Dr. Sakin ÖNER TEVDAK Liseleri Derneği Genel Sekreteri
Toplumumuzda okul ve dershanenin işlevleri arasındaki fark, bir türlü anlaşılamadı. Toplumdaki genel kanı, dershanelerin okullardaki eğitim-öğretimin yetersizliğinden doğduğu yönünde. Şimdi dershaneler kapanınca millette ve hatta eğitim kurumlarında bir telaş aldı yürüdü: Şimdi ne yapacağız? Bunun üzerine hemen birkaç alternatif üretildi. Ya dershaneler okullara taşınıyor, ya da öğrenciler dershanelerden dönüşen Temel Liselere yöneliyor. Yüksek puanla öğrenci alan okullar da öğrenci kaçışını önlemek için okullarında boş zamanlarda öğrencilerine sınavlara hazırlama kursları açıyorlar. Bu durum bir defa daha şu gerçeği kanıtladı.Demek ki, dershaneler, okulların yetersizliğinden değil, bir ihtiyaçtan doğmuştur.
*Okullar, öğrencisini üst eğitim basamaklarına ve hayata hazırlar, dershaneler ise, sınavlara hazırlar.Okul uzun vadede, dershane kısa sürede başarıyı hedefler.
*Okul, kitlesel başarıyı hedef alır, dershane ise öncelikle tanıtımını güçlendirecek bireysel başarıları hedef alır, öğrencinin başarısını en üst düzeye çekmek için özel çaba harcar.
*Okul, hem eğitim, hem de öğretim kurumudur, dershanede ise daha çok öğretim yapılır.
*Okulun öğrenciden ekonomik bir beklentisi yoktur, dershane ise öğrencisine verdiği öğretimin maddi karşılığını bekler.
*Dershanelerin ülke ekonomisine de önemli katkıları vardır. Şöyle ki; devlete başta gelir vergisi olmak üzere birçok alanda vergi öder, onbinlerce öğretmene, bir o kadar personele iş ve istihdam imkânı sağlar, eğitimle ilgili tüm sektörlere önemli katkılarda bulunur.
Görüldüğü gibi, okul ve dershane, birbirinden farklı işlevlere sahip, eğitim sistemimizin ihtiyaçlarına göre oluşmuş eğitim kurumlarıdır. Bütün okulların aynı standartta eğitim-öğretim hizmeti verdiğini kabul etsek bile, siz 1,5 milyon lise mezununun 500 binini merkezi sınavla üniversitelere yerleştiriyor ve 1 milyonunu açıkta bırakıyorsanız, elemede fark yaratmak için mutlaka dershane işlevini yerine getirecek mekanizmalara ihtiyaç vardır. Şimdi eğitim camiasında, öğrencilerde ve velilerde -günah keçisi haline getirilerek siyasi nedenlerle- kapatılan dershanelerin boşluğunun nasıl telafi edileceğinin telaşı başlamıştır.
Bilindiği gibi dershanelerin bir kısmı 2015-2016 öğretim yılından itibaren Temel Liselere dönüştürülüyor. Bu liselerin diğer liselerden farkı, okul öğretiminin yanısıra hafta içi ve hafta sonu boş zamanlarında öğrencilerini üniversite sınavlarına hazırlamaktır. Şu anda resmi liselerin 11. Ve 12. sınıflarından bu liselere bir öğrenci kaçışı var. Temel Liseler de başarılarını yükseltmek için, yüksek puanla öğrenci alan okulların 11. ve 12. sınıf öğrenci ve velilerini çeşitli promosyonlarla ikna ederek okullarına çekmeye çalışıyorlar. Kimse Temel Liselerin 9. ve 10. sınıfına gitmek istemiyor. Özellikle tarihi ve üniversite başarısı yüksek olan okullar da, bu yüzden bir panik içindeler ve bu kaçışa çözüm bulmaya çalışıyorlar. Ya seneye öğrencilerine boş zamanlarında okullarında sınavlara hazırlama kursu açmayı planlıyorlar, ya da varsa eğitim vakıflarının veya mezun derneklerinin öğrencilerine bu konuda destek olmalarını istiyorlar. Çünkü bu kaçışın akademik başarılarını düşüreceğini düşünüyorlar.
Özel okullar ise bu problemi daha kolay çözüyorlar. Bir kısmı dershane öğretmenlerini okullarının kadrosuna alarak, öğrencilerini etüt adı altında sınavlara hazırlıyorlar. Yani dershaneyi okula taşıyorlar. Bir kısmı ise eski dershanelerin şirketleriyle anlaşarak hizmet satın alma yoluyla öğrencilerini oralarda sınavlara hazırlıyorlar. Zengin aileler bu sorunu daha kolay çözüyorlar, özel öğretmenler tutarak çocuklarını sınavlara hazırlıyorlar. Sorun, okullarda okuyan orta ve alt gelir gruplarının (işçi, memur, emekli, serbest meslek, küçük esnaf vb.) çocuklarının üniversite sınavlarına nasıl hazırlanacağıdır. Bu arada “Merdivenaltı” tabir edilen kaçak dershaneler de bu boşlukta aktif rol almaya hazırlanıyorlar.
Burada şunu da belirtmek gerekir. Dershane öğretmeni ile okul öğretmeni arasında da fark vardır. Okul öğretmeni bilgiyi, dersin tüm müfredatına göre bütün boyutlarıyla öğretir. Dershane öğretmeni ise, müfredatın sınavda soru çıkan ünitelerini öğretir, çıkmayan ünitelerini öğretmez. Öğretirken bilgileri özetleyerek komprime biçimde öğretir. Zamanla yarışılan sınavlarda test tekniklerini bilmek çok önemlidir. Bunlar da okullarda değil, dershanelerde bol uygulama ile öğrenilir. Fakat dershane öğretmenleri de, yılların verdiği test tekniğine yönelik çalışma alışkanlığıyla, okul öğretmeni kadar verimli olmayabilir. Bir başka sorun da, yarın iş hayatına atılmak isteyen mezunların özgeçmişlerinde Temel Lise mezunu olmak, Açık Öğretim Lisesi veya Açık Öğretim Fakültesi mezunu olmak gibi bir dezavantaj oluşturabilir.
Görüldüğü gibi, dershanelerin kapatılması önümüzdeki öğretim yılı için ciddi bir karmaşaya yol açacak gibi görünüyor. Çünkü bir taraftan dershaneler özel okullara taşınırken, bir taraftan da resmi liselerin öğrencileri Temel Liselere kaçıyorlar. Öğrencileri kaçmaya çalışan başarılı liseler de, öğrencilerini tutmaya çalışıyorlar. Şu anda okul yönetimlerinin bir numaralı gündem maddesi bu. Sizin anlayacağınız tam bir kaos yaşanıyor.Bu yüzden Milli Eğitim Bakanlığının,özellikle resmi liseler için,bu soruna bir an önce çözüm bulması gerekiyor.