Albay Reşat Bey Büyük Taarruz sırasında çok stratejik öneme sahip Çiğiltepe’deki birliklerimizin komutanıydı.
“Mustafa Kemal Paşa Albay Reşat’ı Anafartalar muharebelerinden tanıyordu. Keza Kafkas Cephesinde düşman işgalinde görev almış, 1918 yılında Yıldırım Ordularında grup komutanlığına atanmıştı.”
26 Ağustos’ta görevi Çiğiltepe’yi Yunan askerinden temizlemekti. 27 Ağustos’ta Mustafa Kemal Paşa cepheden telefonla bilgi alır. Albay Reşat Bey tepeyi düşmandan yarım saatte temizleyeceğini söyler. Ama düşman beklediğinin üstünde mukavemet gösterdiğinden sözünü tam vaktinde yerine getiremez.
Albay Reşat Bey için, Çiğiltepe’yi almak bir onur meselesiydi. Reşat Bey, Çiğiltepe’yi söz verdiği saatte alamayınca “Yarım saat zarfında o mevkiyi almaya size söz verdiğim halde, sözümü yapamamış olduğumdan dolayı yaşayamam” notunu bırakarak intihar eder.
Çiğiltepe düşmandan temizlenmiştir ama Mustafa Kemal Paşa bu ahlaki sorumluluğu yüksek kahraman subay için çok üzülür.
Albay Reşat Bey, vefatının ardından Kırmızı Şeritli İstiklâl Madalyası ile onurlandırıldı. Atatürk, Albay Reşat Bey’in ailesine “Çiğiltepe” soyadını verdi.
****
Peki 6 Şubat 2023 depremlerinin 2. Yılında neden Çiğiltepe kahramanı Albay Reşat Bey’i hatırladım?
Çünkü O, devlet adamlarının verdikleri sözü tutmasının önemini anlatan muhteşem bir örnektir. Çok önemli ve büyük işler başarmış olsa bile sözünü zamanında yerine getirememiş olmanın ahlaki sorumluluğunu taşıyan örnek bir abide şahsiyettir.
**********************************
Depremde Ne Söz Verildi Ne Kadarı Yapıldı?
6 Şubat 2023 Depremleri olduktan bir süre sonra 680 bin konut ve 170 bin işyerinin (850 bin bağımsız bölümün) yeniden inşa edilmesi gerektiği belirlenmişti. Seçim öncesiydi, başta CB Erdoğan ve Çevre Şehircilik Bakanı olmak üzere yetkililer “inşaatların yapımına Mart ayının ortasında başlanacağı ve en geç bir yıl içinde tamamlanacağına” söz verdi. Bölge halkı da bu sözlere inanıp AKP ve Erdoğan’a oyları yağdırdılar.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın sitesinde verilen ve CB Erdoğan’ın konut teslim töreninde de açıkladığı son rakamlara göre; “deprem bölgesinde teslim edilen konut ve iş yeri sayısı 155 bin 124’e yükseldi.” Yani iki yılda, bir yılda teslim edeceğiz denilen sayının yüzde 18’i kadar yapılabilmiş.
Önümüzdeki bir sene içinde yapılıp teslim edilmesi planlanan konut ve işyerleri de dahil edilecek olursa, toplamı yaklaşık 453 bin olacak. Yani 3 yılda teslim edilecek olan sayı “bir yılda teslim edeceğiz” diye söz verilen sayının yüzde 53’ü kadar olacak.
Yapılan işleri küçümsemiyorum. Ama verilen sözler bir seçim vaadi olarak kalmamalı ve yapılamayacak sözler verilerek yüzbinlerce insanımız umutlandırılmamalıydı.
Deprem sonrası benim de yazdığım gibi, bir yıl içinde 850 bin konut ve işyerinin yapılmasının, imkansız olduğu belliydi. Çünkü teknik altyapımız yani malzeme ve insan gücü kapasitemiz buna yeterli değildi. Bunu konunun uzmanları açıklamıştı.
Buna rağmen verilen sözlerle mağdur vatandaşlarımızın oylarını aldılar ama umutlarını çalmış oldular.
Albay Reşat Bey, öngöremediği bir düşman direnci ile hedefe söz verdiği zamanda erişemediği için intihar etmişti. İktidarın söz verdiği hedefe ulaşılamayışının sebebi ise öngörülemeyen zorluklar değildi. Bile isteye seçim kazanmak için gerçeğe aykırı sözler verildi.
Bunun yaptırımı olarak yöneticilerimizin intihar etmesini falan istememiz elbette mümkün değil. Ama demokrasilerde verilen sözler tutulmadığında istifa etmek gibi, halktan özür dilemek gibi yaptırımları olduğunu hatırlayarak üzülmekten başkası elimizden gelmiyor.
*****************************
Sorumsuz Sorumlular
Albay Reşat Bey’in benzeri sorumluluk anlayışının bir örneğini 2015’te yaşadık. Osmangazi Köprüsü yapım sürecinde geçici yürüme yolu halatlarının kopması sebebiyle kendini sorumlu tutan Japon Mühendis Kishi Ryoichi intihar etti. Bıraktığı notta “Bu iş benim ve ülkemin gururuydu. İnsanlar büyük emek harcadı. Kopmanın sorumluluğu bana ait” notunu bırakmıştı.
Japonlarda başka “onur intiharı” örnekleri de var: “Japonya’nın Kobe şehrinde 1995’te meydana gelen 7,2 büyüklüğündeki depremden sonra kurtarma ve yardım çalışmalarında yaşanan aksaklıklar nedeniyle, kentin su işleri müdürü Takaşi Nakanişi intihar etti. Kentin yeniden imarından sorumlu Belediye Başkan Yardımcısı Tagumi Ogava açıkta kalan halka ev yetiştiremediği için kendini yaktı.”
Biz de yöneticilerin kendilerini sorumlu tutması gereken bir çok felaketler yaşadık. En son, 78 can kaybının yaşandığı, Bolu Kartalkaya’daki yangın felaketinin sorumluluğunu üstüne alan bir kişi bile çıkmadı.
En büyük orman yangınları, maden faciaları, sel afetleri, askeri mühimmatın patlaması gibi facialarda büyük acılar yaşadık. En büyük felaket olan 6 Şubat depremlerinde, resmi rakamlara göre, 53 bin 537 canımızı kaybettik. 107 bin vatandaşımız yaralandı. Kayıpların bu kadar büyük olmasında idari, siyasi hata ve eksiklikler olduğu inkar edilemez bir gerçek.
Ama bütün bu felaketlerde bir tek sorumluluğu üstlenen olmadı. “Fay hatlarını imara açtık, hatalı ve kaçak binalara imar affı getirdik, denetim yap(a)madık, gerekli teçhizatı sağlayamadık, hata yaptık” diyerek özür dileyen bir kişi bile çıkmadı. Hepsine “kader” deyip, sorumluluğu yüce Allah’a yıkıverdiler.
****
AK Parti hükümetinin 12 Haziran 2011 seçimleri öncesinde 2023 yılı için açıklamış olduğu hedeflerinin başlıcaları şöyleydi:
Milli Gelir (GSYH): 2 trilyon dolar, Kişi Başına Milli Gelir: 25 bin dolar, İhracat: 500 milyar dolar.
2023’te bu hedeflerin yarısına anca ulaşılabildi. Enflasyon: Tek hane (maksimum yüzde 9) hedeflenmişti, yüzde 61,5 oldu.
Bu kadar büyük ve fahiş hatalar yapan iktidardan hiç kimse bu başarısızlığın sorumluluğunu üstlenmedi. “Rabbim bizi affetsin” bile demediler.
İktidarın bütün bu başarısızlıklara rağmen, “Türkiye’nin uçtuğuna, Almanya’nın bizi kıskandığına” inanan kitlelerin lügatinde AHLAKİ SORUMLULUK diye bir kavram yok galiba.