Her yıl Ağustos ayı yaklaştığında depremi hatırlamaya başlarız. Depremi unutturmamak adına eski acıları hatırlatırız. İnsanların yaralarını kaşır dururuz. Duygulu konuşmalar yaparız. Deprem felaketinin bir daha olmaması için temennilerde bulunuruz.
Aslına bakarsanız deprem bir nimettir. Depremi felakete dönüştüren biz insanların ihmali ve ya sahtekârlığıdır.
Verimli ovaların nerde ise tamamı deprem bölgelerindedir. İzmit körfezinin dibindeki çamuru temizlemek için çok uzun yıllar gerekliydi. Deprem ise yarım dakikada temizleyiverdi. Biz yine kirletmeye devam ediyoruz.
Aslında yaratıcımız bizi uyarıyor. Biz ise hala uyarılara kulaklarımızı tıkıyoruz. Sözlerimizle kendimizi kandırıyoruz.
Sorarım size Vilayete ait sivil savunma depolarında, Büyükşehir Belediyesine ait depolarda ne kadar çadır, ne kadar battaniye, ne kadar ısınma aracı, ne kadar mutfak malzemesi, temizlik ve sağlık malzemesi var?
Ve ya böyle bir depoları var mı?
Ben bilmiyorum. Siz biliyor musunuz?
En azından Kızılay’ın İzmit te böyle bir deposu yok. Olası bir felakette İzmit’e yaklaşık 50 klm mesafedeki Maltepe depolarından ikmal yapılacak.
Son zamanlarda ilişikli veya ilişiksiz bir araya gelen bazı sivil toplum örgütleri 17 Ağustosu anma etkinliği yapıyor. Düzenlenen mevlit programları hariç diğerlerinin hiçbir yararı yok. Aksine psikolojik zararları bile var.
17 Ağustosu kullanarak gündeme çıkmayı hesap edenlerde var. Samimi olanların haricinde bu tip istismarcılarda program peşindeler.
Sormamız gereken soru şudur?
Birkaç gün önce 3.9 ile kendini hatırlatan deprem 7 civarında olsa idi ne olurdu?
Eminim ki Kızılay gerekeni yapardı. Marmara deposundan ihtiyaç kadar malzemeyi Kocaeli ye yığardı. Kilitlenen telefon sistemlerine aldırmadan kendi haberleşme sistemlerini kurar, Şehrin komşuları ve Dünya ile haberleşme bağlantısını sağlardı. Kimse çadır, battaniye ve mevsimlik yaşam gereksinimi sıkıntısı çekmezdi. Kızılay geçmişte aldığı yarayı telafi ederdi. Böylece prestiji Kocaeli de tavan yapardı. Bunları Kızılay’ın MAFOM (Marmara Afet Operasyon Merkezi) ne güvenerek söylüyorum.
Şayet Komşumuzda olacak bir depremde Mafom bize malzeme veremezse neler olur diye düşünüyorum. Düşündükçe de İlimizde bir depoya ihtiyacımızın nedenli önemli olduğunu sürekli anlatmaya çalışıyorum.
Bu nedenle AKOM projesini hızlandırmalıyız. AKOM projesi Kızılay’ın projesi değildir. AKOM projesi açılımı ile (Afet Koordinasyon Merkezi) dir. Kocaeli Valiliğinin ve Kocaeli Büyükşehir Belediyesinin müşterek katkıları ile tüm Kocaeli halkının projesidir. Bu proje içinde Kızılay a da bir depo tahsis edildiğinde Kızılay da içini gerektiği şekilde donatacaktır. Gazetelerde zaman zaman yanlış haberler çıktığından bu sütunda yeri gelmişken bu yanlışı düzeltiyorum. Ben bu projenin önemine yürekten inandığımdan inatla kovalıyorum. Bu proje ye milletvekili ile bakanı ile tüm Kocaeli’deki etkin kişiler ve kurumlar sahip çıkmalıdır. Yeni seçilen temsilcilerimizin el atması gereken konuların en mühimidir. Daha henüz arsa meselesi halledilememiştir. Önümüzde çok yolumuz var.
Deprem konusunda hassasiyetlerimiz vardır. Sık sık gündeme gelen bir İstanbul depreminde 17 Ağustos sıkıntılarını yaşamamak için elimizi çabuk tutmalıyız.
17 Ağustosu bir daha yaşatmamak sözlerle değil, icraatla olur. Doğru yerde doğru yapılar yaparak, donanımlı müesseselerle duruma hızlı müdahale ederek olur. Eğitimle olur. Teorik ve pratik yaparak olur. Afete müdahale edebilecek kurumlarla birlikte tatbikatlar yaparak olur. Bu konularda da çok eksiklerimiz var. Sadece AKOM projesinin gerçekleşmesini beklemek konuyu çözmüyor. Bu proje gerçekleşene kadar yapmamız gerekenler var. Sözlerimin hepsinin altını bir kez daha çiziyorum. Bir an önce eksiklerimizi tamamlamalıyız.
İstemediğimiz an geldiğinde her zamanki gibi günah keçisi aramaya başlarız.
Şuna eminim ki Kızılay günah keçisi olmaz.
Çünkü biz elimizden geleni yapıyoruz. Elimizden gelemeyecek olanları da söylüyoruz. Çözümü için yarışıyoruz. Herkesi uyarıyoruz. Daha fazlası elimizden gelmiyor. Herkesi bu projeye destek olmaya çağırıyorum.