0.8 C
Kocaeli
Perşembe, Aralık 18, 2025
Ana SayfaGüncelDenetimsiz Güç, Cezasızlık ve Ahlaki Çözülme

Denetimsiz Güç, Cezasızlık ve Ahlaki Çözülme

AKP kadrolarına en yakın gazeteci/ televizyonculardan biri olan Mehmet Akif Ersoy üzerinden başlatılan soruşturma çok dikkat çekti. Aslında bu vaka bir tane değildi.

Bu örnek, dindar aile ortamlarında ve eğitim kurumlarında yetişmiş, iktidara yaslanmanın sağladığı imkânlarla şöhrete, paraya ve dokunulmazlığa kavuşmuş kişilerde ahlaki bozulmanın sistemik bir hal aldığını gösteriyor.

Levent Gültekin “Şatafatlı Mağlubiyet: İslamcıların İktidarla İmtihanı” kitabında anlatmıştı. Abdurrahman Dilipak, içeriden biri olarak özeleştiri niteliğinde, İslamcı kesimde gösteriş, şatafat düşkünlüğüne; İslami ritüellerin, kavramların nasıl içlerinin boşaltılıp bayağılaştığına dair yazdıklarını da okumuştuk.

Dilipak “masa, kasa, nisa” olarak tanımladığı makam, zenginlik ve kadın alanında nefsleri sınanan (imtihan edilen) İslamcılar içinde sınavı geçen pek az kimse olduğunu söylüyordu.

Ancak biz yine de sosyete umreleri, tahtlı- sandallı düğünler, after umre partileri, İslami baby showerlar, alkolsüz şampanyalar, 40 günlük bebeğe mevlitte tek taş pırlanta takmak gibi görgüsüzlükleri, İslamcı papatyalar olmaya hevesli, dar bir kesimin özentisi zannediyorduk.

Daha sonra gördük ki bunlar ve daha beteri yozlaşma AKP’ye yaslanan zümrelerde oldukça yaygın hale gelmiş. İhale kapmak için ihrama bürünüp umreye giden ama dönüşte free shop’ta viski alırken yakalananlar… Kokain çeken, fuhuş yapan bürokratlar, TV spikeri kızlar…

İmam Hatip kökenli, İlahiyat mezunu, kimi tarikat ehli, kimi İran tipi İslamcılar; alnı secdeye değen, Hac ve umre seyahatleri yapanlar içinde de büyük günahlar yaygınlaşmış: Rüşvet, iltimas, kamu malını, kul hakkını yeme gibi günahların yanında uyuşturucu kullanan, grup seks yapan, kadınları kullanarak iş bitiren tipler çoğalmış.

Dilipak, “Başörtüsü aksesuara dönüştü. Haram para cüzdanda durduğu gibi durmuyor” diyor.

Eskiden günah diye kadın elini sıkmayanlar, emrinde çalışan kadınları cariye sayıp istediğiyle kucaklaşıp, bunların içinden seçtikleriyle ilişkiye girer olmuşlar. (Sabahattin Önkibar’ın İhlas Holding kurucusu Enver Ören hakkında anlattıkları içinde daha ilginç olanları da var.)

Casinolarda rulet masasında kumar oynarken yakalanan muhafazakar bakan çocuğunu gördüğümüzde bireysel bir günah saydık. AKP genel merkezinde çalışan, lüks otomobili içinde kokain çekenler de bizi ürpertmedi. Bu ahlaki çözülmenin sebebini ve sonuçlarını düşünmedik.

Şeffaf bir hukuk devleti ve liyakat sisteminden uzaklaşma ile bağını göremedik.

************************************

Ahlaki Çöküş Yapısal Bir Meseledir

Toplumlarda ahlaki çözülme çoğu zaman “kişisel zaaflar” üzerinden açıklanır. Oysa insan davranışı, içinde bulunduğu sistemin ödül–ceza dengesiyle yakından ilişkilidir.

İktidar gücünü kullanarak makamlara gelen, kısa sürede şöhret kazanan ya da zenginleşen kesimlerde gözlenen ahlaki bozulmayı bu çerçevede okumak gerekir.

Sorun, tek tek insanların “iyi” ya da “kötü” olması değil; denetimsiz güçle temas eden bireyin nasıl dönüştüğüdür.

Uzun süreli iktidar, çevresinde “bizden olanlar” için doğal bir koruma alanı oluşturur. Bu sosyal korumacılık, zamanla denetimi zayıflatır. Denetim zayıfladığında ise ahlak, içsel bir sınır olmaktan çıkar; sonuçlarına bakılarak ölçülen bir davranışa dönüşür.

****

Bu dönüşümü anlamak için sosyal psikolojide sıkça aktarılan bir deney öğreticidir.

İsrail’de bir kreşte, çocuklarını almaya geç kalan ebeveynler olmaktadır. Ebeveynler geciktiklerinde mahcup olurlar ve görevlilerden özür dilerler. Ancak kreş yönetimi sorunu kökten çözmek ister.  Geç gelenlere küçük bir para cezası uygular.

Beklenenin aksine, geç kalmalar artar. Çünkü ebeveynler artık yaptıkları davranışı ahlaki bir sorumluluk ihlali olarak değil, bedeli ödenmiş bir hizmet olarak görmeye başlar.

Daha çarpıcı olan ise ceza kaldırıldığında eski davranışın geri gelmemesidir. Mahcubiyet ve özür dilemek kalkmıştır. Çünkü ahlaki norm bir kez kırılmıştır. Ahlak, fiyatlandırılmış ve yerine hesap gelmiştir.

Toplumda da benzer bir süreç yaşanır. Yolsuzluk, kayırmacılık ya da güç istismarı ciddi yaptırımlarla karşılaşmazsa, yanlış davranış “ayıp” olmaktan çıkar. “Riskli ama denenebilir bir seçenek” haline gelir. Risk azsa, ceza küçükse ya da uygulanmıyorsa ahlaki sınır silinir.

Bu durumda kişi bir süre sonra yaptığı davranışın yanlış olup olmadığını değil, “başına bir şey gelip gelmeyeceğini” düşünmeye başlar.

Uzun süreli iktidarların en büyük zaaflarından biri, kendi kadroları ve sempatizanları etrafında görünmez bir sosyal koruma alanı oluşturmalarıdır. “Bizden” olanlar hata yapsa da görmezden gelinir, yanlış yapsa da mazur görülür.

Bu yüzden iktidar yandaşlarında ahlakın, iç denetim unsuru olmaktan çıkması tesadüf değildir. Risk hesabı yapıp, riski göze alınabilir ahlaksızlıkları yapmakta sakınca görmediklerini söyleyebiliriz.

************************************

FARE DENEYİ VE UZUN SÜRELİ İKTİDARLAR

1960’larda Amerikalı bilim insanı John Calhoun, çok sarsıcı bir deney yaptı. Bu deneyde farelere sınırsız yiyecek, güvenlik, cezasızlık ve konfor sağlanır. Açlık yoktur, tehdit yoktur, ceza yoktur, mücadele yoktur. Yani bir anlamda fareler iktidar nimetleriyle donatılmış bir cennettedir.

Deneyde başlangıçta her şey yolunda göründü. Ancak zamanla sosyal roller bozuldu. Sorumluluk duygusu zayıfladı. Anne fareler yavrularını terk etti. Erkekler sorumluluk almadı. Anlamsız şiddet ve sapmalar arttı.

Ve deneyin sonunda ortaya şu grup çıktı: “Güzel fareler.” Temizlerdi. Sağlıklıydılar. Kavga etmiyorlardı. Ama hiçbir şey üretmiyorlardı. Yavru yapmıyorlar, toplum kurmuyorlardı.

Uzun süre sınırsız güç ve imkânlara sahip olmak, denetlenmeyen konfor, sorumsuzluk ve ahlaki çürüme yaratıyordu. Toplum, dış bir tehdit olmaksızın kendi içinden çöküyordu.

Fare cennetinde nasıl “güzel ama sorumsuz” bireyler ortaya çıktıysa, bizde de “dindar ama ahlaksız,” “Güçlü ama vicdansız”, “temiz yüzlü ama çürümüş” tipler çoğaldı.

Gücü kullanan ama sınır tanımayan, imkânlardan yararlanan ama sorumluluk taşımayan, gösterişi değer, konforu hak sanan bir yapı ortaya çıktı.

Bu durum bireylerin niyetlerinden bağımsız olarak sistemin doğal sonucudur.

Deney bize, şartlar iyileşse bile, “güzel farelerin” karakter ve davranışlarının değişmeyeceğini ve nesillerinin sona ereceğini gösteriyor.

Yani bir dava veya ideoloji, kendileri için yarattığı konforun ürettiği sorumsuzluk ve ahlaki çöküntü içinde boğulacak.

Ruhittin sönmez
Ruhittin sönmez
Ruhittin Sönmez 1956 Bucak/ Burdur doğumludur. 1980’den itibaren Kocaeli’de yaşamaktadır. EĞİTİM: İlkokul, orta okul ve lise eğitimlerini Bucak’ta yaptı. 1973’te İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi - Kimya Yüksek Mühendisliğinden ve 1995 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldu. İŞ HAYATI: 1978-1980 Akyazı/Sakarya Yonca Süt Fabrikası İşletme ve Laboratuvar Şefi 1980-1995 Petkim A.Ş. Yarımca Kompleksi (İşletme Mühendisi, İşletme Şefi, Başmühendis.) 1995-2001 Satış Müdür Muavini 2001’de 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı Kauçuk Ürünleri Sanayii Özel İhtisas Komisyonu Başkanlığı yaptı. 2001-2004 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdür Yrd. 2004 - 01.02.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdürü. 01.02.2007 - 30.09.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi İnsan Kaynakları Müdürü. 01.01.2008 - 30.10.2008 Yantaş Yavuzlar Plastik A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı. 03.03.2010’den itibaren Serbest Avukat 2018’den itibaren Arabulucu Sosyal Faaliyetler: Yaklaşık 16 yıl Türk Sanat Müziği korolarında korist olarak çalıştı. (İstanbul Üniversitesi Korosu, Kubbealtı Musiki Cemiyeti ve Tüpraş Türk Sanat Müziği Grubu) 250 Mühendis üyesi bulunan Petkim Mühendisler Derneği'nde 4 yıl başkanlık yaptı. Kocaeli Aydınlar Ocağı'nda Başkan Yardımcısı, Yönetim Kurulu Üyesi ve 7 yıl Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev yaptı. 2001-2002 yıllarında Kocaeli TV' de "Geniş Açı" adlı siyasi, sosyal, kültürel tartışmaların yapıldığı programın yapımcılığı ve sunuculuğunu yaptı. Ocak 2023’ten itibaren aynı programı noktaTV’de devam ettirmektedir. Halen Kocaeli Gazetesinde haftada 2 gün köşe yazısı yayınlanmaktadır. Bu yazıların tamamı kocaeliaydinlarocagi.org.tr sitesinde yer almaktadır.
Önceki İçerik

Seçtiklerimiz

spot_img