Demokratikleştik Artık Biz, Sevinçliyiz Hepimiz!

85

Önce bir gerçeği belirtmekte yarar var. Muhalif düşüncelerin ideoloji hâline getirilmesi kimseye fayda sağlamaz. Çünkü bu tür ideolojilerin ürünü olan söz ve yazıların hiçbir tesiri yoktur. Bozuk saatler bile günde iki defa doğru zamanı gösterirlerken, millete hizmet edeceğim iddiasıyla iktidar olan siyasî parti kadrolarının yaptığı bütün işlerin gereksiz ve hatta zararlı olduğunu iddia edenlere kimse inanmaz.

‘Doğruya doğru, eğriye eğri’ dedikten sonra, ‘Müjdeler olsun! Paketimiz açıldı.’ Diyelim ve içindekilere bakalım:

Paketin en çok konuşulan bölümü; X, W ve Q harfleri…

İktidara muhalefeti ideoloji hâline getirenler bu harflerin, Kürtçe yazı ve konuşmalarda kullanılması için konulduğunu söylüyorlar. Karşı görüşte olanlar ise, söz konusu işâretlerin çağdaş ülkelerin alfabelerinde bulunduğunu, bizim alfabemizin de bu harflere şiddetle ihtiyacı olduğunu belirtiyorlar.

Eğri otursak bile doğru konuşalım: Alfabemizin ihtiyacı sâdece bu üç harf mi?

İnsan öldüren kişi‘ anlamında, a harfi uzatılarak telaffuz edilen ‘katil‘ kelimesi ile ‘insan öldürme fiili‘ anlamında kullanılan a harfi uzatılmaksızın söylenen ‘katil‘ kelimelerini ayırt etmek için farklı bir ‘a’ harfine ihtiyacımız yok muydu? Veya baştaki ‘k’ harflerinin farklı olması gerekmez miydi?

İnsan ismi olarak kullanılan ‘Kasım‘ kelimesi ile Aralık ayından önceki ayın adı olan ‘Kasım‘ ı aynı a harfiyle yazmanın sakilliğini önlemek için farklı bir ‘a’ harfine ihtiyacımız olmadığını hangi câhil iddia edebilir?

Azerbaycanlı kardeşlerimiz yıllarca; ‘Siz tek alfabe diyorsunuz… Sizde açıkeharfi yok. Biz açık ‘e’siz yapamayız. Birlik istiyorsanız, önce alfabenize açık ‘e’ harfi koyunuz.’ Diyorlar. Söylediklerini anlamayan eblehler mi var aramızda?

Deniliyor ki onlar ‘Âzeri‘. Onun için istekleri nazar-ı dikkate alınmıyor. Olabilir. Belki de Ermeni komşularımızı gücendirmemek içindir.

Diğer taraftan Azerbaycanlı soydaşlarımız, asırlar boyunca Azeri değil, Türk olduklarını Ruslara anlatmaya çalışmışlardı. Şimdi de bir o kadar bizdeki gabîlere anlatmaya çalışmak için devam edebilirler.

Peki! Öz be öz Türk-Türkmen olduklarını küp kafalıların, sinek zekâların bile bildiği Yörük vatandaşlarımızın ihtiyacı olan ‘nazal n‘ harfi neden 32 harfin dışında bırakılıyor?

Bir alfabede, ağızdaki diş sayısından fazla harf olmayacağına dair bir kaide mi var?

Hangi marjinal fanatik koymuş bu kuralı?

Belki de Çarşı Grubu koymuştur.  Eğer öyle ise, Çarşı grubunun kökünü kurutmaya kararlı olan huzurlu ortam bânilerimizin icraatlarının sonuçlanmasını bekleyebiliriz.

Algılama özürlü olanlar, topluma sosyal barış getirecek olan bir paketin açıklanması merâsimine, bir kısım basının neden alınmadığını soruyorlar. Bunun ayrıştırmacılık olduğunu ileri sürüyorlar…

Efendim! Açılan bu paket, ilk olmadığı gibi son da olmayacak. Onlar da ‘uslu çocuk’ olsunlar, sonraki paket şölenine onlar da kırmızı mumlu mektupla dâvet edileceklerdir. Lütfen sabırlı olunuz. Biz zenginiz. Bizde paketler bitmez.

İlköğretim okullarında okunan ‘and’ metninin kaldırılmasından huzursuz olanlar var.

Efendim! “Ben Türk değilim ki, nedenvarlığım Türk varlığına armağan olsun‘  diyerekten yemin edeyim?” diyen insanımız var. Onları yalan yere yemin etmekten kurtarmak, huzura (?!) kavuşturmak, 77.000.000’un boynunun borcu değil mi?

Hem bu işler birden bire olmaz. Alıştıra alıştıra…  Üç yıl mı desem, üç ay mı desem, üç gün mü desem… en iyisi ‘üç zaman‘ sonra diyeyim, yeni bir and metni çıkartılır, eski metnin kaldırılmasından rahatsız olanlar, o yeni metinle idare ederler. Yeni metin şöyle bitebilir: ‘Ülqüm, maxadım watanı bölmektir. Warlığım Türkiyelilerin warlığına armağan oluversin

Bir de partilere yardım meselesi var:

İnsaflı olalım… 77.000.000 Türkiyeliye hiçbir ayırım yapmaksızın kömür yardımı yapılırken, partilerin bir kısmına; ‘Sen % 7’den az oy aldın, yardım alamazsın‘ diyerekten ayrımcılık yapmak olur mu? Parti kuran herkese bol kepçe… (pardon!) bol kese yardım yapılmalı ki eşitlik sağlansın. En iyisi % 3 barajı da kaldırmak…

İşte böyle aziz okuyucu!

Sizlere; yandaşlık yapmadan, muhalefet etmeyi ideoloji haline getirmeden, fincancı katırlarını ürkütmeden nasıl yazı yazılacağına dair bir örnek sunmuş bulunuyorum.

Paqetiniz xayırlı olsun wesselam…

Önceki İçerikPaket!
Sonraki İçerikEn İyi Çözüm Yolu Demokrasi mi?
Avatar photo
28 Kasım 1938 tarihinde Bafra’da doğdu. İlk ve ortaokulu doğduğu şehirde bitirdikten sonra Ankara Ticaret Lisesi ve Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nde okudu. İş hayatına Ankara’da muhasebeci olarak başladı. Ankara ve Karabük’te; muhasebeci, mali müşavir ve profesyonel yönetici olarak devam etti. İstanbul’da, demir ticareti ile meşgul oldu. SSCB’nin dağılmasından sonra Türk Cumhuriyetlerinde sanayi yatırımları gerçekleştirmek üzere çok ortaklı şirket kurdu. Şirketin murahhas azası olarak Azerbaycan’da ve Kırım’da tesis kurup çalıştırdı. 2000 yılında işlerini tasfiye etti. İş hayatı ile birlikte yazı hayatı da devam etti. İlk yazısı 1954 yılında Bafra’da yayımlanmakta olan Bafra Haber Gazetesi’nde başmakale olarak yer aldı. Sonraki yıllarda İlhan Egemen Darendelioğlu’nun Toprak Dergisi’nde, Son Havadis ve Tercüman gazetelerinde yazıları yayımlandı. Türk Ocakları Genel Merkezinin yayımladığı Türk Yurdu dergisinde yazdı. İslâm, Kadın ve Aile, Yörünge, Ufuk, Emelimiz Kırım, Papatya, Tarih ve Düşünce, Yeni Düşünce, Yeni Hafta, Sağduyu, Orkun, Kalgay, Bahçesaray, Türk Dünyâsı Târih ve Kültür, Antalya’da yayımlanan Nevzuhur, Kayseri’de yayımlanan Erciyes ve Yeniden Diriliş, Tokat’ta yayımlanan Kümbet, Kahramanmaraş’ta yayımlanan Alkış dergilerinde, Dünyâ ve Kırım’da yayımlanan Kırım Sadâsı gibi gazetelerde de imzasına rastlanmaktadır. Akra FM radyosunda haftanın olayları üzerine yorumları oldu. 1990 – 2000 yılları arasında (haftada bir gün) Zaman Gazetesi’nde köşe yazıları yazdı. Hâlen; Önce Vatan Gazetesi’nde, yazmaktadır. Oğuz Çetinoğlu; Türk Ocağı, Aydınlar Ocağı, ESKADER / Edebiyat, Sanat ve Kültür Araştırmacıları Derneği ve İLESAM / Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sâhipleri Meslek Birliği Üyesidir. Yayımlanmış Kitapları: 1- Kültür Zenginliklerimiz: (2006) 2- Dört ciltte 4.000 sayfalık Kronolojik Tarih Ansiklopedisi: (2008 ve 2012), 3- Tarih Sözlüğü: (2009), 4- Okyanusa Açılan Kapılar / Tefekkür Mayası Röportajlar: (2009). 5- Altaylardan Hira’ya Türk-İslâm Dostluğu: (2012 ve 2013), 6- Bilenlerin Dilinden Irak Türkleri: (2012), 7- Türkler Nasıl ve Niçin Müslüman Oldu: (2013), 8- Türkmennâme / Irak Türkleri Hakkında Bilmek İstediğiniz Her Şey: (2013). 9- Türklerin Muhteşem Tarihi: (Nisan 2014 ve Nisan 2015) 10- 115 Soruda Türk İslâm-Âlimi Mâtüridî (Röportaj): 2015) 11- Cihad – Gazi – Şehid: Kasım 2015. 12-Yavuz Bülent Bâkiler Kitabı (2016 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 13-Her Yönüyle Kâzım Karabekir (2017 Mehmet Şadi Polat ile birlikte) 14-Dil ve Edebiyat Dergisi / İlk 100 Sayı Bibliygorafyası (2017 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 15-Büyük Türk İslâm Âlimi Serahsî (2018), 16-Âyetler ve Hadisler Rehberliğinde Kutadgu Bilig’den Seçmeler (2018), 17-Edib Ahmet Yüknekî ve Atebetü’l-Hakayık (2018), 18- Büyük Türk İslâm Âlimi Mâtürîdî (2019), 19-Kâşgarlı Mahmud ve Dîvânu Lugati’t-Türk (2019). 20-Duâ / Huzura Açılan Kapılar. (2019) 10-Yesevi Yayıncılık, 12-Yakın Plan Yayınları, 13-Boğaziçi Yayınları, 14-Dil ve Edebiyat Dergisi, diğer kitaplar Bilgeoğuz Yayınları tarafından yayımlanmıştır.