Asra yabancılığın, bilgisizliğin ve düşmanlığın olduğu yerde dün Meşrutiyet’in yer edinemediği gibi, bugün de Demokrasi yer edinemez. Yurt tutunamaz. Varlığını gösteremez.
Çünkü bunlar karanlığı, Demokrasi ise ışığı temsil eder. Malumdur ki, iki zıt bir arada bulunamaz. Biri varsa öteki yoktur. Öteki varsa beriki yoktur. Işık varsa karanlık yoktur. Karanlık varsa ışık yoktur. Demokrasi ise ışık gibidir.
Karanlık hükmünde olan bilgisizlik ve düşmanlık hislerinin bulunduğu yerde Demokrasi barınamaz. Çünkü bizim cehlimiz, bilgisizliğimiz, başımızdakileri bize müstebit yapar, tahakküm edici ve hükmedici kılar.
Kimi resmi zevat, hükümet adamları veya memurlar, vatandaşın bilgisizliğinden faydalanır. Tembelliğini fırsat ve ganimet bilir. İşi yavaştan alır. Görevini aksatır. İşi sonraya atar.
Hak ve hukukunu bilmeyen vatandaş ise, bu sun’i ve yapay engele itiraz edemez. Karşı koyamaz. Çünkü kanunu bilmiyor. Bu yüzden hukukunu savunamıyor. İşte bu hal sistem değil, kişilik konusudur. Adeta güneşi örten bulut misali, bazı şahsiyetsiz ve çıkarcı kimseler, o güzel ortamı, böyle karartarak gölge düşürürler. Dün kabahati Meşrutiyet’te buldukları gibi, bugün de Demokrasi’de ararlar.
Öyleyse Demokrasi’nin icaplarını yerine getirmeye çalışalım. Nedir bu icaplar derseniz aziz okur! Bunlar, Demokrasi’nin sağladığı hürriyet imkanlarından yararlanmaktır.
Demokrasi’nin temin ettiği özgürlük havasından istifade etmektir. Demokrasi ortamının sağladığı imkanları, maddi manevi gelişmeler için bir fırsat bilmektir. Özellikle ilmen, fennen ve irfanen gelişmektir.
Medeniyet ortamına iyi hazırlanmaktır. Hür, girişimci birer şahsiyet olarak Türkiye’de layık olunan yeri almaya bakmaktır. Akla dayanmaktır. Akıl ise millet fertlerinin birbirlerini sevmelerini ister. Aralarında sevgi tomurcuklarının oluşmasını arzular.
Demokrasi hisler ile hareket edilmezliği yeğliyor. Hissiyatları fikrin emrine vermenin gerektiğini hatırlatıyor. Ve ancak bu şekilde maddeten ve manen gelişmenin mümkün olduğunu belirtiyor.
Ama bütün bunlar ancak aynı vatanda yaşayarak, aynı vatanı paylaşarak; aynı devleti tanıyarak, aynı devleti paylaşarak; aynı bayrak altında kalarak, aynı bayrağı paylaşarak; aynı marşı söyleyerek, aynı marşı paylaşarak gerçekleşir.
Ancak bu şekilde Demokrasi’nin icapları yerine gelir. Aksi takdirde başarı asla olası değildir. Aksi takdirde birlik beraberlik yara alır.
Dış düşmanların isteği doğrultusunda hareket edilmiş olunur ki, işte bu Hakk’ın gücüne gider. Bundan yer gök titrer.
Bu tavır, yurt içindeki bu menfi kalkınış; ülke içindeki bu olumsuz hareketleniş Hakk’ın sillesinin inmesine de sebep olur.
1135 – 1136