Demokrat Parti döneminin Maliye Bakanlarından Hasan Polatkan ve aynı dönemin Dışişleri Bakanlarından Fatin Rüştü Zorlu, 16 Eylül 1961’de, Başbakan Adnan Menderes, 17 Eylül 1961’de İmralı Adası’nda idam edildi.
İdam kararları, 27 Mayıs 1960 ihtilâlinden sonra kurulan Yassıada Mahkemesi’nde verilmişti.
Hasan Polatkan, 1915 yılında Eskişehir’de doğdu. İlk ve orta öğrenimini doğduğu şehirde yaptı. 1936 yılında Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni bitirip Ziraat Bankası’nda Müfettiş Yardımcısı olarak göreve başladı. 1939’da müfettiş oldu. 21 Temmuz 1946’da Demokrat Parti’den Eskişehir milletvekili seçilerek Meclis’e girdi. 14 Mayıs 1950’de ikinci defa milletvekili seçildi. 22 Mayıs 1950 tarihinde kurulun hükümette Çalışma Bakanı olarak görev yaptı. 14 Aralık 1950’de Maliye Bakanlığı’na getirildi. 27 Mayıs 1960 İhtilâli’ne kadar 10 yıl süre ile Maliye Bakanı olarak hükümette yer aldı.
27 Mayıs 1960 ihtilâlinde Kütahya’da tutuklandı. Cumhurbaşkanı Celâl Bayar, Başbakan Adnan Menderes ve Demokrat Parti’nin diğer bakan ve milletvekilleriyle birlikte yargılandı, Yassıada Adalêt Divanı, idamına karar verdi. Karar, 16 Eylül 1961 tarihinde İmralı Adası’nda infaz edildi.
Fatin Rüştü Zorlu: 20 Nisan 1910 tarihinde İstanbul’da doğdu. Galatasaray Lisesi’ni, Paris Üniversitesi’ne bağlı Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni ve Cenevre Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdikten sonra Türkiye Dışişleri Bakanlığı’na intisap etti. 1951’de Ekonomik İşbirliği Teşkilâtı Genel Sekreteri oldu. 1952’da Büyükelçi unvânı ile Kuzey Atlantik Paktı (NATO) Teşkilâtında Türkiye Dâimî Temsilciliği’ne tâyin edildi. 1954 yılında siyâsî hayata atılarak Demokrat Parti’den Çanakkale Milletvekili seçildi. Hükümette Başbakan Yardımcısı olarak görev aldı. 1957’de tekrar milletvekili seçildi. Bu defa Devlet Bakanı olarak hükümette yer aldı. Kasım 1957’den, 27 Mayıs 1960 İhtilâline kadar Dışişleri Bakanı olarak görev yaptı.
Türkiye Cumhuriyeti başbakanlarından Adnan Menderes’in, sağlık sebebiyle ertelenen idam cezası, tanzim edilen doktor raporu ile 17 Eylül 1961 tarihinde İmralı Adası’nda infaz edildi. Doğumu: Aydın, 1899.
İzmirli Kâtip-zâde İbrâhim Edhem Bey ile Aydınlı Hacı Ali Paşa-zâde Tevfika Hanım’ın oğludur. Her iki aile de on sekizinci asırda Rumeli’den gelip Anadolu’ya yerleşmişlerdir.
Adnan Menderes, İzmir Amerikan Koleji’ni bitirdi. 1916 – 1922 yılları arasında yedek subay olarak Birinci Dünya Savaşı’na ve Kurtuluş Savaşı’na katıldı. Kırmızı şeritli İstiklâl Madalyası’na hak kazandı.
Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın Aydın il başkanı olarak siyasete girdi. Parti kendini feshedince, Cumhuriyet Halk Partisi’ne geçti. Bu partide 1931’den 1945’e kadar 3 dönem Aydın milletvekili olarak görev yaptı. 7 Ocak 1946’da Demokrat Parti’nin kurucusu oldu. 1946’da partisinden Kütahya milletvekili seçildi. Milletvekili iken Ankara Hukuk Fakültesi’ne devam edip diploma aldı.
16 Mayıs 1945 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) kürsüsünde uzun konuşmasındaki hitâbet kabiliyeti ile dikkatleri üzerine çekti. Celâl Bayar, Fuat Köprülü ve Refik Koraltan ile birlikte, siyâsî tarihimize Dörtlü Takrir adı ile geçen önergeyi hazırlayıp Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Meclis Grubu’na sundu. Takrir, 12 Haziran 1945 tarihinde Grup’ta reddedildi. Dört milletvekili CHP’den ihraç edildiler. Demokrat Parti (DP), 7 Ocak 1946 tarihinde bu ihraç olayı üzerine kuruldu. Celal Bayar partinin genel başkanı oldu. 1946 yılında yapılan seçimleri DP kazandığı halde iktidar, bu partinin 62 milletvekili çıkarabildiğini iddia etti. DP mensupları bu haksızlığı, TBMM’den çekilmekle protesto etmeyi düşündülerse de, Meclis’te kalıp dört yıl sabretmeyi uygun gördüler. Dört yıl boyunca bütün yurdu adım adım dolaştılar, basının da desteğini aldılar, 14 Mayıs 1950 seçimlerinde tek başına iktidar oldular. Celal Bayar Cumhurbaşkanı seçilince, Adnan Menderes DP’nin genel başkanı ve Başbakan oldu. Demokrat Parti’nin 10 yıl, 6 gün süren iktidarı süresince 22 Mayıs 1950’den 27 Mayıs 1960 tarihine kadar partinin genel başkanı ve başbakan olarak görev yaptı. Gerçekleştirdiği büyük hizmetlerle Türkiye Cumhuriyeti tarihine damgasını vurdu.
Dış politikada Amerika Birleşik Devletleri (ABD)’nin belirgin hâkimiyeti 1945’te başlamıştı. Ankara, ABD yardımı ile Rus isteklerine karşı koyabilmekten memnundu. Birleşmiş Milletler Teşkilâtı (BMT)’nin isteği üzerine 20 Temmuz 1950 tarihinde Kore Savaşı’na bir tugay ile katıldık. Bu katılım sebebiyle Türkiye, döneminin en güçlü askerî organizasyonu olan Kuzey Atlantik Paktı ( NATO)’ya, 18 Ocak 1952 tarihinde kabul edildi. Türkiye’nin önderliğinde Bağdat Paktı ve CENTO kuruldu. Türkiye, bölgesinde saygın bir konuma yükseldi. Yunanistan ile dostluk ilişkileri kurulmasına çalışıldı ise de, Yunanistan’ın uzlaşmaz tutumu sebebiyle sonuç alınamadı. Müslüman halkların devletleri yeni yeni bağımsızlıklarını elde ediyorlardı. Pakistan, bu devletlerden biriydi. Dostluk ilişkileri Adnan Menderes döneminde kuruldu, hâlâ devam ediyor.
Yine Adnan Menderes döneminde, 11 Şubat 1959 tarihinde Londra ve 19 Şubat 1959 tarihinde Londra ve Zürich Antlaşmaları imzalandı. Kıbrıs Türklüğü bu antlaşmalarla yok olmaktan kurtuldu.
Adnan Menderes, iki büyük tarihî misyonu daha gerçekleştirdi. Türkiye’de demokrasiyi sınırlı da olsa yerleştirdi. Milleti yönetime, şeklî olarak değil, gerçek anlamda iştirak ettirdi. Türkiye coğrafyasında, çağ değiştirircesine iktisadî kalkınma hamlesi başlattı. Refahı, köylere kadar ulaştırdı. Bütün bu vasıflarıyla, Türkiye’nin unutulmaz liderleri arasında yer aldı.
Bu işler yapılırken CHP, iktidardan düşmüş olmanın burukluğu ve bir daha iktidar olamayacağını anlamış olmanın sinirliliği içerisinde ‘hırçın muhalefet‘ yaptı. Türkiye’de gergin bir siyasî ortam oluşturdu. Adnan Menderes bu gergin ortamı yumuşatmaya çalıştı ise de DP’nin diğer yöneticileri ile milletvekilleri, kendinden emin tavırlarıyla yumuşama eylemlerine katkıda bulunmadılar. Bu gerginlik içerisinde, farklı yorumlar sebebiyle doğruluğu tartışılır uygulamalar oldu. Bu uygulamalar ülkeyi 27 Mayıs 1960 ihtilâlinin eşiğine getirdi.
27 Mayıs 1960 ihtilâlinden sonra kurulan Yassıada Mahkemesi’nde idam cezasına çarptırıldı. İdam cezası, 17 Eylül 1961 tarihinde İmralı Adası’nda uygulandı. İdam edildiği adada toprağa verildi.
Demokrasimizin üç şehidinin naaşları, 17 Eylül 1990 tarihinde, Devlet Töreni ile İmralı’dan alınarak İstanbul Topkapı’da yaptırılan Anıt Mezar’a nakledildi.
ÜÇ ŞEHİT DESTANI
Yassıada’nın kuşları,
Uçarlar, eğik başları.
Analar içine döker,
Sessiz sessiz, gözyaşları.
Kol kola gider üç yiğit.
Göğsünde yazılı kâğıt.
Gidişleri ağıt ağıt…
Rüzgârda uçar saçları.
Seferber oldu ordular;
Can evlerinden vurdular.
Kara toprağa girdiler,
Daha genç iken yaşları.
Derya’ya bakıp İmralı,
Bağrına basar kartalı.
Yere düşmüş defne dalı,
Toprağa girmiş uçları.
Darağacına asmışlar;
Bağrına yafta basmışlar.
Öyle kin…nefret kusmuşlar
Ki, yere dökülmüş dişleri.
Yapan ilahi kudret mi?
Şu külçe kemik mi et mi?
Acep vatana hizmet mi,
Kabahatleri, suçları?
İlmikte sallanan ceset,
Ne kan, ne kemik, ne de et.
Asılan sâde Adalet,
Ve günahsız göz yaşları.
Hizmetlerin bile bile,
Çektirdiler büyük çile.
Ölüm karşısında bile,
Kazandılar savaşları.
Çetin, yapılanlar çetin,
Gidenler, kalandan metin.
Hani şu koca milletin,
Göğe çıkan alkışları?
Saçları ak, yüzleri ak.
Tarihe oldular yaprak.
Kefenleri kara toprak,
Gönüller mezar taşları.
Şu yağan yağmur mu, kar mı?
Üstünde örtüsü var mı?
Yazın sıcakta yanar mı?
Acep üşür mü kışları?
Yatan altında şu taşın,
Galibi bin bir savaşın.
Dün vecd ile gülen başın,
Bu gün çatılmış kaşları.
Eğil yüce başım eğil;
Kanım akar seğil seğil.
Bu ordunun işi değil,
Münafıkların işleri
Kalpler gönüller içinde,
Daim kalacaklar zinde.
Yürüyecekler izinde
Bacıları, kardaşları.
Bağrımızı yere verip,
Ağlayalım garip garip.
Onlarsa tarihe girip
Oldular köşe taşları.
Yassıada’nın kuşları;
Ne hazindir uçuşları.
Üç şehit yatar toprakta
Gönüller mezar taşları.
Cevdet Akçalı – 17 Eylül 1961
(Adalet Partisinden 2, Anavatan Partisinden 2 ve Refah Partisinden 1 dönem Adana milletvekili)
(MERHUM)