Magazinsever halkımızın heyecanlanarak bu satırların yazarının da magazin gevişine katıldığı zannıyla başlığa merak kesildiğini görür gibiyim. Öyleyse yavaş yavaş konuya gireyim.
Bir kere olay mahalli İstanbul Caddebostan değil, Kayseri Kocasinan, Buğdaylı Mahallesi. Kişi başına buğday ortalaması demek; birine bir ambar dolusu, yekdiğerine dane yarısı.
Ev Kerem Altan‘ın değil Bahri T.‘nin (42) evi. 2 ve 11 yaşlarında 2 çocuk sahibi Ayten T. (37) üçüncü çocuğuna hamiledir. Hastaneye gidemez zira 2. çocuktan borç olarak kalan 300 liralık senet onları beklemektedir.
Kocası topladığı çöpleri ayrıştırarak kazandığı ekmek parasıyla tek göz odalı gecekondusunun camlarına çektiği naylonla Kayseri ayazına rağmen varolmaya çalışmaktadır. Ve çocukların biri astım hastasıdır. Yeşil karta başvurmuştur ama onaylanmamıştır.
Baba Bahri‘nin çöp ayıklamak için 5 gün uzatılması akabinde sancıları artan Ayten Kadın evde hazırladığı leğenle kendi başına doğuma hazırlanıyor. Sonuç; kan kaybından ölüm. Hem anne, hem bebek..
Bizim ‘Deli Başkan‘ Ali İhsan olmasa kimsenin bileceği duyacağı da yok. O ki yereli, ulusalı takip eden haliyle haberi ajansa geçirtemiyor, varın gerisini siz düşünün. ‘Yok Böyle Bir Dans‘; yok ‘Wipeout‘..
Akşam ratinginin en koyu saatinde böyle mide bozucu haberlere ihtiyaç yok. Nitekim Padişahımız Efendimiz de bu tip haberlerden hiç hazzetmez. Hemi de her şey âlâ ve dirlik düzen vâlâ iken.
Cumhurbaşkanımızın ve TOBB Başkanımızın şehrini, Erciyes‘in devasa şirketlerini ve pek hayırsever işadamlarını, pek bol dinî teşekküllerini saygıyla selâmlıyor, şapkamı tribünlerdeki tüm milliyetçi – muhafazakâr taraftarlarımıza sallıyorum.
İtirafımdır; ben komşusu açken tok yatan bir camışım. Ve Müslümanlığı camideki yat – kalkla sınırlamışım.
Evrensel Peygamberimizin izinin tozunu bulamayan sandık sandık Müslüman. Oy, oy, yüzdelik dilimlerde yandık Müslüman.
“Taş taş değildir / Bağrındır taş senin.” Ben böyle kişi başına düşen gelirin..
Hayri Kırbaşoğlu ne der: ‘Bir ülkede asgari vere 640 liraysa o ülkede Müslim yok demektir‘
“Gesi bağlarında dolanıyorum
Yitirdim insanlığımı utanıyorum”