Davutoğlu’nun, “Osmanlı Milletler Topluluğu” Hayali

97

Büyük devletlerin büyük idealleri ile uzun zamana yayılmış stratejik hedefleri ve planları olur.

Ancak devlet adamları bu stratejik hedeflere ulaşmak için yerinde, zamanında, gerçekçi politikalar uygulamak yerine, romantik duyguların hâkimiyetinde “fincancı katırlarını ürkütecek” çıkışlar yaparlarsa, ülkelerine fayda yerine felaketlere sebep olurlar. Hitler’in Almanya‘sı, 1. Dünya Savaşının Japonya‘sı ve İttihat-Terakki’nin Osmanlı‘sı bu tür romantik devlet adamlarının ağır bedelini ödemiş ülkelerden sadece bir kaçı.

Demek ki,  büyük devlet olmak için hem milletçe büyük ideallere/ ülkülere sahip olmak lâzım, hem de bu ideallerin gerçekleşmesi için idealist ama akıllı, basiretli, ülke ve dünya gerçeklerini bilen usta devlet adamlarına ihtiyaç var.

Türk Cihan Hâkimiyeti Mefkûresi“, rahmetli Prof. Dr. Osman Turan‘ın büyük eserinin adı. Aynı zamanda mevcut Türk devletinin dünyadaki diğer devlet ve milletleri hâkimiyeti altına alarak yönetmesi fikridir. Sözlü edebiyattan sonra ilk defa “Oğuzname” ile yazılı kaynaklara geçmiştir. Oğuz Destanı ve Göktürk Kitabeleri’nde de değinilen Kut geleneği gereği, Türk Kağanının sadece Türklerin değil, bütün dünyanın Kağanı olduğuna, Tanrı’nın cihan hâkimiyetini Türklere emanet ettiğine inanırlardı.

Türk’ün çağlardan süzülüp gelen bu inancı, Osmanlı Devletini de dünyanın bir numaralı devleti yapan ülkünün ifadesidir. Osmanlı, bu ülküye bir İslami libas giydirmiş. Kendisinin, “İlay-ı Kelimetullah için nizam-ı âlemi tesis etmek” ile (yani Allah’ın adını bütün dünyaya yaymak için, dünyaya düzen vermekle) görevlendirilmiş olduğuna inanmıştır.

20. yy. da Osmanlı Devleti yıkılırken, Türk vatan toprakları Sakarya’nın doğusuna sıkıştırıldı. Savaşlarla kırılmış yaşlı ve yorgun nüfus, muhacirler dâhil on milyona düştü. Ekonomik açıdan şartlar tam bir facia idi. Yaşanan bu büyük travmadan sonra, cihan hâkimiyeti fikrinin yerine, sadece varolma kaygısının geçmesi yadırganacak bir gelişme değildi. Hele hele Osmanlı Devletinin son dönemlerinde İttihat Terakki yöneticilerinin mevcut gücünü ve dünya dengelerini hesap etmeden yaptıkları romantik tercihlerin çöküşü hızlandıran rolünü gördükten sonra.

Yaşadığımız bu travmadan yüzyıl bile geçmeden, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı’nın, bir ABD’li gazeteciye verdiği beyanatta  “Osmanlı Milletler Topluluğuhayalini ortaya koyması bizi de en az yabancılar kadar heyecanlandırdı.

Ahmet Davutoğlu, demecinde şu cümleyi kurmuş: “İngiltere eski sömürgeleriyle bir milletler topluluğu halinde, neden Türkiye eski Osmanlı topraklarında, Balkanlarda, Ortadoğu ve Orta Asya’da yeniden liderlik kurmasın?”

Heyecanımızı bastırıp, olabildiğince salim bir düşünce tarzıyla böyle bir hayali deşifre etmenin ne kadar doğru olacağını değerlendirmeye çalışalım.

  • 1- ABD‘nin “dünyayı yönetme”, Yunanistan‘ın “megalo ideası”, Rusya‘nın “sıcak denizlere inme” ve ulaşım yollarını, dünyanın stratejik kaynaklarını kontrol etme”, Ermenistan‘ın Anadolu topraklarının önemli bir kesimini de içine alan “Büyük Ermenistan” hayali, çok bilinen büyük hayallerden bazıları. Diğer devletlerin ve bu arada kışkırtılan etnisitelerin de (mesela Barzani‘nin, PKK‘nın da) kendilerine göre büyük hayalleri var. Türkiye’nin de böyle büyük hayallerinin olması normaldir, hatta olmalıdır. 
  • 2- Bir millete mal olmuş büyük ülküler, genelde siyasetçi ve devlet adamları tarafından değil, düşünür ve bilim adamları tarafından dile getirilir. Milletin ortak vicdanındaki telleri titreştiren bu fikir cereyanları, sokaktaki adamdan, devlet yöneticilerine kadar herkesi etkiler. Ancak basiretli devlet adamları bir yandan bu idealleri canlı tutarken, diğer taraftan başka devletlerin düşmanlığına sebep olacak çıkışlar yapmadan, mevcut dünya dengelerini gözeterek fırsatları değerlendirmeye çalışır. 
  • 3- Devlet adamı, Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş Hocanın 3T formülünü uygulamak, yani Temkin- Tedbir – Teenni ile hareket etmek zorundadır. Çünkü söz konusu olan şahsi ikbali değil, bir milletin kaderidir.
  • 4- Osmanlı İmparatorluğu’nun hâkimiyeti altındaki topraklarda bugün 45 ülke bulunmaktadır. Bu ülkelerle sosyal- kültürel bağlarımızın, ekonomik ve siyasi alanda da kuvvetli bağlara sebep olması için çalışmalar yapılması elzemdir. Ancak rakiplerimiz, geçmişte aynı devlet çatısı altında bulunduğumuz devletlerin yöneticileri ve halkların bir kısmında, Türkiye ve Türklere sempati ile bakılmamasını sağlayıcı ciddi çalışmalar yapmıştır. Bu konuda epeyce başarılı da olmuşlardır.  

“Topluluk” aşamasından önce, bu devletlerle ikili münasebetlerin geliştirilmesi daha gerçekçidir. Ayrıca bu metot, fincancı katırlarını ürkütmez. 

  • 5- Osmanlı Devleti ile Türkiye Cumhuriyetinin Devlet yapısı da, rejimi de farklıdır. İngilizlerin sömürgeleri olan devletleri kontrol ediş yöntemi ve sömürgelerini terk edişi ile Osmanlı Devletinin çekilmek zorunda kaldığı topraklarda sağladığı hâkimiyet ve kurulan devletlerin oluşumu birbirine benzemez. İngiliz’in hedefi sömürmek, Nizam-ı âlem fikrinin temeli ise adaletle hükmetmektir. İngiliz Milletler Topluluğu (Commonwealth of Nations) bir benzerinin, Osmanlı Milletler Topluluğu olarak kurulmasının şartları çok farklıdır.  
  • 6- Türkiye’nin güneyinde ve doğusunda bulunan devletlerle ilişkilerin geliştirilmesinin önünde en önemli engel “Büyük Kürdistan” projesidir. Nitekim Irak’ın kuzeyinde palazlandırılan Barzani, daha geçen hafta şunları söyledi: “Kerkük Kürdistanındır, bunu tartışmaya dahi açmıyoruz. Birleşik Kürdistan‘ı oluşturmak istiyoruz. Kürtler parça parça olamazlar artık. Kürtler tek vücuttur ve dil ekseninde bölünemezler. Çok farklı lehçeler olsa bile, Kürtçe tek dildir” dedi.  

Bu sözlerin sahibi Barzani’ye, Kürtçe “kak Mesut / Mesut Abi” diye hitap eden Davutoğlu’nun “Osmanlı Milletler Topluluğu” kurup, bu milletlere liderlik etmek istemesi gerçekçi olmamaktadır. 

  • 7- ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında, bölgemizdeki çok sayıda devletin sınırlarının ve rejimlerinin değiştirileceğini bizzat ABD Dışişleri Bakanı açıklamıştı. ABD’nin Irak’ın kuzeyinde devletleştirdiği Barzani yönetimine ilaveten, PKK/ BDP marifetiyle Türkiye’de benzeri bir oluşumu gerçekleştirmeye çalıştığı aşikâr. ABD’nin, su ve enerji kaynaklarımızın yoğunlaştığı bölgemizde, kendisine çok daha muhtaç ve bağımlı bir devletçik olmasını tercih ettiği anlaşılıyor. 

Devletimizi yönetenlerden beklentimiz, Arapları Osmanlı’ya isyan ettiren Lawrence’in, “Bir Kürt devleti kurabilseydim, Türkler’i tarihten silecektim, başaramadım” sözünü hatırlaması, Kürt Devleti kurulmasına yol açacak açılımlar konusunda dikkatli olmalarıdır. 

  • 8- “ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi Pearson, Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğusu dâhil, Bağdat’a kadar uzanan toprakların tek bir ekonomik bölge olması gerektiğini söylemişti.” “Mezopotamya Havzası projesini” sadece ABD’li yetkililerin değil, Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Barzani ve İmralı’daki teröristin de ifade etmesi tesadüf olmasa gerek. 
  • 9- PKK/ BDP’liler Kürt halkından önemli bir kısmının zihninde ayrışma fikrini yeterince geliştirdiklerini düşünerek, bu ayrışma sonucunda oluşacak devletin alt yapısını teşkil edecek kurumları inşa ediyorlar. Bu kapsamda kendi paralel devlet yapısını kurmaya çalıştıkları ve nihayet ayrıştırmayı tamamlamak için “iki dilli hayat” çıkışlarının olduğu bir ortamda, “Osmanlı Milletler Topluluğuna liderlik” iddiası, milletimizin çoğunluğunu acı acı gülümsetmiştir. 
  • 10- Yeniçağ Gazetesinde Arslan Bulut, “Yeni Osmanlıcılık, Büyük İsrail’dir” tezini işleyen yazılar yazıyor. Acaba ABD, Büyük Ortadoğu Projesinde varmaya çalıştığı hedefleri için, “yeni Osmanlı haritaları” veya “Osmanlı Milletler Topluluğu” hayalleri ile Türk Milletini kandırmaya mı çalışıyor? 
  • 11- Yenişafak yazarı Akif Emre, “Ismarlama Osmanlı Haritası” başlıklı yazısında, “Daha düne kadar Türkiye’yi parça parça gösteren haritalar yayımlayan Amerikalılar, bugün ‘Yeni Osmanlı haritası’ diye büyük imparatorluk haritalarını niçin gündeme getirsin?” tespitinden sonra AKP tabanı hakkındaki şu yorumda bulunuyor: “Özellikle muhafazakâr ve İslâmcı geçmişiyle bilinen kesimin, bu sahte gerçekliğe ram olma riski çok yüksek!”  
  • 12- Ben bir Türk olarak, “Türk cihan hâkimiyeti fikrine” hizmet edecek bir “Osmanlı Milletler Topluluğu” hayalimiz olmasını istiyorum. Ancak yöneticilerimizin bu hayallerimizi kullanıp, -bilerek veya bilmeyerek- bu ideale varacak politikaların tersini yaparak, başkalarının projelerine hizmet etmelerinden endişe ediyorum.

 

Önceki İçerikTürküm
Sonraki İçerikBir Tek Devlet Bahçeli
Avatar photo
Doğum 20.07.1956 BUCAK-BURDUR Eğitim Cumhuriyet İlk Okulu, Bucak Lisesi (Mezuniyet 1973) İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi - Kimya Yüksek Mühendisliği (Mezuniyet 1978) İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi (Mezuniyet 1995) Çok sayıda şirket içi ve şirket dışı eğitim programlarına iştirak. (ISO 9000, Toplam Kalite Yönetimi, Verimlilik, İş İdaresi, Pazarlama, İstatistiksel Proses Kontrol, Kişisel Gelişim, Kişisel İmaj ve diğer konularda onlarca eğitim programı) 1978-1980 Akyazı/Sakarya Yonca Süt Fabrikası İşletme ve Laboratuar Şefi 1980-1995 Petkim A.Ş. Yarımca Kompleksi (İşletme Mühendisi, İşletme Şefi, Başmühendis.) 1995-2001 Satış Müdür Muavini 2001-2004 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdür Yrd. 2004 - 01.02.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdürü. 01.02.2007 - 30.09.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi İnsan Kaynakları Müdürü. 01.01.2008 - 30.10.2008 Yantaş Yavuzlar Plastik A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı. 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı Kauçuk Ürünleri Sanayii Özel İhtisas Komisyonu Başkanlığı yaptı. (2001) 03.03.2010- Serbest Avukat Medeni Hal :Evli ve İki Çocuklu Lisan : İngilizce (İntermedite level) Sosyal Faaliyetler :İstanbul Üniversitesi Korosu, Kubbealtı Musiki Cemiyeti ve halen Tüpraş Türk Sanat Müziği Grubunda korist. 250 mühendis üyesi bulunan Petkim Mühendisler Derneği'nde 4 yıl başkanlık yaptı. Kocaeli Aydınlar Ocağı'nda Başkan Yardımcısı, Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yaptı. Halen Yönetim Kurulu Başkanı. 2001-2002 yıllarında Kocaeli TV' de, "Geniş Açı" adlı siyasi, sosyal, kültürel tartışmaların yapıldığı programın yapımcılığı ve sunuculuğunu yaptı. Halen Kocaeli Gazetesinde haftada bir köşe yazısı yayınlanmaktadır. Bu yazıların tamamı kocaeliaydinlarocagi.org.tr sitesinde yer almaktadır.