Dalkavuklar ve Yalakalar

94

Dalkavukluk elbette yalakalık değildir. Yalakalar, kişisel çıkar umdukları insanlara yerli yersiz övgüler yağdıran, kendilerine güven duyulmayan, çirkin insanlardır.

Dalkavukluk ise Osmanlı İmparatorluğu’nun esnaf sınıfları arasında yer alırdı. Dalkavukların kendilerini yöneten kâhyaları, uymak zorunda oldukları tüzükleri, töreleri, usulleri ve ücret tarifeleri vardı.

Dalkavuklar ruhsat ve ehliyet sahibi olup belli bir ücret karşılığı hizmet vererek işlerini yaparlardı.

Görev yerinde oturacakları ve duracakları yer belli idi. Genelde merdiven kenarındaki küçük minderde otururlar veya trabzan yanında dururlardı.

Konuşmaları bulundukları ortamı neşelendirmek, kötü, çirkin sözlerden ve küfürlerden kesin olarak kaçınmak düzenindeydi.

Dalkavukların ev veya toplantı sahibinin sözlerine candan onay ve destek vermek görevleri idi.

Ancak dalkavukluk tehlikeli bir meslekti. Bunu ücret tarifelerindeki başlıklardan anlıyoruz. Bazı örnekler şöyledir;

Çıplak başına tokat yeme……………………………………..45 para

Sakalına boya sürülmesi……………………………………… 60 para

Altından minder çekilip düşürülmesi…………………………30 para

Sakalının kesilmesi……………………………………………90 kuruş

Bu örnekler çoğaltılabilinir.

Konu ile ilgili belgeler halen Topkapı Sarayı arşivlerinde muhafaza edilmektedir*

Konuyu hoş bir fıkra ile bitirmeye çalışalım.

Üçüncü Murad’ın huzurunda görevini tamamlayan dalkavuk ücretini alacağı zaman başını öne eğer “_ Bugün para istemem! Yerine bana yüz değnek vurmanızı isterim.” der. Padişah şaşırır ama işin içinde bir iş olduğunu hisseder ve sebebini sorar. Dalkavuk “_ Hele önce değneği vurdurun yalnız sayı elliye ulaşınca durdurun yanıtı o zaman veririm.” der, Padişah “_ Yatırın.” der, falakaya yatırıp elli sopa vururlar sayı elli olunca dururlar, dalkavuk der ki “_ Benim bir ortağım var geri kalan elli değnek O’nun hakkıdır. Ortağım beni size getiren Bostancı Başı’dır. Çünkü işim bitip giderken, seni ben çağırdım, paranın yarısı benimdir diye ihsanınızın yarısını benden zorla alır. Şimdi bugünkü kazancımın da yarısı olan elli değnek O’nun payı ve hakkıdır.”

Huzurda bulunanlar ve Padişah bu açıklamaya çok gülerler, Padişah bu cesur ve akıllı dalkavuğun hakkını birkaç misli fazlası ile öder. Bostancı Başı ise falakaya yatırılarak elli değnek hakkını alır**

* R. Ekrem Koçu, Tarihte Garip Vakalar

** Kadınlar Saltanatı, İşbankası Yayınları, sy. 66.