Cumhuriyetimiz Ne Durumda?

96

 

1Osmanlı Devleti 625 yıl hüküm sürdü. İçten ve dıştan yonta yonta Osmanlıyı çökerttik, yıktık, parçaladık, yok ettik. Mondros Mütarekesi ile bugünkü topraklarımız da işgal edildi.

O sefalet ve yokluk yıllarında Mustafa Kemal önderliğinde çetin mücadeleler sonucu Emperyalist güçlere karşı galip gelerek, ülkemizi düşmanlardan kurtardık.

29 Ekim 1923 yılında Cumhuriyete karşı olan onca muhalefete karşı, çetin mücadeleler sonucunda Cumhuriyet ilan edildi. Ancak Türkiye Cumhuriyetine karşı, iç ve dış tehdit hiç eksik olmadı. Bazen karşında, bazen senin gibi görünerek, bazen sinsice, bu tehditler ve yıkım devam ederek bugünlere geldik. Bu yıkım mücadelesi, Kurtuluş Savaşındaki mücadelenin daha kapalı ve kalleşi, yani Türkiye Cumhuriyetini yok etme; Türk Devletini ortadan kaldırma, Türkleri geldikleri yerlere, Orta Asya’ya sürme ideali sinsice, daha planlı devam ediyor.

Cumhuriyet kurulurken, Cumhuriyete karşı çıkan güruh bugün daha güçlü ve planlı olarak Türkiye Cumhuriyetini yıkmak için var güçleri ile çalışıyorlar. Zaman zaman iktidarların bir kenarına tutunup, bazen iktidarı çok iyi kullanarak, yıkıma zemin hazırlıyorlar.

Atatürk ileri görüşlü olmasından dolayı bunu tahmin edebilmiş ki, Gençliğe Hitabe de bunu izah etmiştir: ”İktidarı elinde bulunduranlar ihanet ve hıyanet içinde olabilirler, Ey Türk Gençliği birinci vazifen Türk İstiklalini ve Cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.” demekle ne kadar haklı olduğunu bugün yaşayarak çok iyi anlıyoruz.

O günkü Atıf Hocalar, Said-i Kürdilerden bugün binlercesi sinsice yıkım için çalışıyorlar. Cumhuriyet: Basit tabirle, halkın kendi kendini(seçtiği kişilerle ) yönetmesi demektir. Yani demokratik bir sistemdir. İyi çalışmayanı, memnun olunmayanı değiştirme ve daha iyisini halkın seçme şansı vardır.

Bu şans sosyalizmin ileri adımı olan komünizmde, ayrıca faşizmde, teokratik sistemlerde yoktur. Böyle bir sistemi Atatürk’ün bu ülkede kurmasından dolayı, o yüce insana her vesile ile minnet ve şükran duygularımızı ifade etme zorunluluğumuz vardır.

89 yıldır uygulanmakta olan Cumhuriyetimiz, iktidarların kafa yapısına göre uygulamalarla farklılıklar göstermekte, halk çoğu zaman ezilmektedir. Cumhuriyet zamanla yöneticilerin şahsi inisiyatiflerini kötüye kullanmaları sonucu, inişler çıkışlar yaşamaktadır. Bazen bile bile öyle uygulamalar yapılıyor ki, Türk Milleti bu nasıl Cumhuriyet idaresi demekten kendini alamıyor.

Solun istediği Cumhuriyeti sosyalizme çevirme istekleri, diğer taraftan din adına teokratik düzen kurma heveslileri, sürekli cumhuriyetin tökezlemesini, ortadan kaldırılma isteğindeki, çalışmaları ortaya koymaktadırlar.

Artık cumhuriyet düşmanları açıkça bu sistemin yıkılması için her konumda boy göstermektedirler. Osmanlı Devletinin hüküm sürdüğü süre ile Cumhuriyeti karşılaştırdığımızda, Cumhuriyetin çok erken yıpratıldığı gözden kaçmamaktadır. Hatta şu günlerde öyle bir duruma gelindi ki çoğu yerlerde Cumhuriyet Bayramı bile resmi olarak kutlanmamaktadır. Halk kendisi bir araya gelerek bu milli bayramları kutlamaktadır.

Önceki yıllarda küçücük köylerde bile bu bayramlar coşku ile kutlanırken, bugün belediyesi kaldırılan, nüfusu yirmibinlere ulaşan yerleşim yerlerinde dahi bu bayramlar artık resmi değil de, halkın sahiplenmesi ile kutlanıyor. Federasyon isteklerinin hız kazandığı şu sıralar Cumhuriyet sürekli sol kanat tarafından istismar ediliyor, dindarlık adına da birileri her fırsatı kullanarak Cumhuriyeti ortadan kaldırmak için, var güçleriyle ellerinden geleni yapıyorlar.

Cumhuriyeti dilinden düşürmeyen Atatürk’ün kurduğu partinin bugünkü temsilcileri, Diyarbakır Belediye Başkanı ile aynı tutum ve davranışlar içine girebiliyor. Atatürk ayağa kalksa ne der acaba?

Son yıllarda devleti idare edenler uygulamaları ile tamamen cumhuriyeti görmeme, kaldırma, Cumhuriyet Bayramlarını ve diğer Milli Bayramları alelacele, baştan savma biçiminde, kutladık işte gibisinden yapmaktadırlar. Görünen o ki, Atatürk ve Cumhuriyetle ilgili herşey, ne zaman kaldırılacak diye resmen bir açıklama yapılacak hissi, herkesin kafasında yer etmiş durumdadır. Ancak bu gibi bir davranış kimden gelirse gelsin Türkiye’yi kaosa ve isyana sürükler, Allah korusun!

Bugün Arap Baharı denen isyanlar yaşanırken, binlerce insan öldürülürken, muhalefetteki bir partinin bazı yıkıcı ve bölücü örgütlerin desteğinde alternatif davranışlar içine girerek, ayrı bir Cumhuriyet kutlaması yapması da doğru değildir. Doğru olan resmi yapılacak olan Cumhuriyet kutlamalarına halk olarak coşku ile katılmak, milli bayramlara sahip çıkmak, bayramların yeni nesillere vereceği mesajları iyi yorumlamak olmalıdır. Bayramları yıkıcı ve bölücü örgütlerin kullanacağı alanlar haline getirtmemek, herkesin sorumluluk duyacağı bir görev olmalıdır.

Tüm bu yıkıcı, bölücü, Cumhuriyeti ortadan kaldırma isteklerinin gölgesinde, Türk Milliyetçileri ne yapıyor?

Görünen o ki birşey yapacak durumda değiller. Birbirleri ile uğraşmayı ne zaman bitirecekler diye bekliyoruz. Yarın söylenilen kötü sözlerle birbirlerinin yüzüne bakamama konumuna gelinmez inşallah. Bu milletin güveneceği, şu an biraz angaje olsa da tek yer, mekan, kurum Türk Milliyetçileri ve onların temsil ettiği fikir sistemidir. Eksik ve yanlışlar uygulamalar vardır. Akil adamların tez elden bir araya gelerek, bu kırgınlıkları, yanlışları düzeltme tamir etme yolunu açmaları lazımdır.

CUMHURİYET FAZİLETTİR!