Cumhurbaşkanımızın Çin Gezisinde Yaptığı Bir Ziyaretin Yol Açtığı Düşünceler

122

29 Haziran Pazartesi akşamı televizyon haberlerinde Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül’ün Çin gezisinin son gününde Şincan Uygur Özerk Bölgesi ( tarihi adıyla Doğu Türkistan ) ni ziyaretiyle ilgili görüntüleri izleyince çok duygulandım ve gözlerim yaşardı. Yıllardır neler yaşadıklarını ve çektiklerini duyarak hüzünlendiğimiz oradaki soydaş ve dindaşlarımızın Türkiye’den giden ilk devlet başkanına hangi düşünce ve hislerle yaklaştıklarını ve sarıldıklarını görünce gerçekten çok duygulandım. O ne güzel bir kavuşma ve buluşmaydı öyle.

Biraz sakinleştikten sonra, düşünmeye başladım o kardeşlerimizin geleceği ne olabilir diye. Elbette bunun cevabı geniş analizlerle bulunabilir. Ancak, uluslar arası sistem içinde Çin’in yakın geleceği nasıl bir şekil alacaksa, o insanların da istikbali ona göre şekillenir diye düşündüm.

Son yıllarda sürekli ve yüksek büyümesiyle dikkatleri üzerinde toplayan Çin’in yakın gelecekte önemli bir küresel güç olacağı beklentisi yaygındır. Ancak, Çin’in çeşitli nedenlerle bu sürekli yüksek büyümeyi sürdürebilmesi pek mümkün görülmemektedir. Ekonomik büyümede ortaya çıkacak bu düşüşler ülkeyi zor durumda bırakacaktır. Geniş coğrafyadaki farklı unsurları sağlam bir yapı içinde tutabilmek zorlaşacaktır. Bu da ülkeyi yönetenleri iki seçenekle karşı karşıya bırakacaktır. Birincisi tekrar kapalı ve katı düzene dönmek ve ikincisi ise daha gevşek bir yapıya geçmektir.

Dışa açılarak ve ihracata dayalı olarak gelişebilen bu ülke için tekrar dünyadan tecrit olmak pek akıl işi gibi görülmemektedir. Dolayısıyla ülkedeki çeşitli unsurların kimliklerini ve haklarını dikkate alan daha gevşek bir yapı bütünlüğü sürdürebilmenin daha akılcı bir yolu olarak görülüyor.

İşte bu beklentiler, yıllardır katı merkeziyetçi yapı içinde çeşitli korkularla ezilen oradaki kardeşlerimizi rahatlatabilir düşüncesine sevk ediyor ve umutlandırıyor beni.