“Yürütmespor’un” kaptanı, Yargıspor’un sağdan ve ortadan ataklarından sonra bu defa da sol kanattan gelen atağı karşısında bunaldı.
Başbakan Erdoğan, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu‘na kızdı. Danıştay’ın kuruluş yıldönümünde yaptığı konuşmasına çok öfkelenen Erdoğan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile birlikte oturduğu yerden “edepsizlik yapma” diye çıkıştı.
“Yalan söylüyorsun” dediği Feyzioğlu’nun konuşmasının bitmesini beklemeden salonu terk etti. İlginç olan Cumhurbaşkanı’nın Başbakanı teskin etme çabalarının netice vermemesi üzerine Başbakan önde, Cumhurbaşkanı arkada salonu terk ettiler.
“Tamamen siyasi bir konuşma yapılıyor ya böyle bir şey olabilir mi?” diye çıkıştığı konuşmanın içeriğinin Başbakan’ı kızdırması sürpriz değil. Çünkü daha iki hafta önce Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç‘ın AYM 52. Kuruluş yıldönümü törenlerinde yaptığı “hukuk manifestosu” niteliğindeki konuşmaya da çok kızmış ve konuşma biter bitmez salonu terk etmişti.
Başbakan Haşim Kılıç’a da, Metin Feyzioğlu’na da “çıkar cübbeni sen de, siyaseti çok seviyorsan, çık bu siyaset meydanına” çağrısı yapıyor.
Aynı çağrıyı Fethullah Gülen’e de yaptığını hatırlıyoruz.
Demek ki Başbakan Erdoğan’ın siyaset yapmasından rahatsız olmadığı tek cübbe giyen üst düzey kamu görevlisi kaldı, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez.
Tabii Diyanet İşlerinde görevli çok sayıda müftü, imam ve müezzinin cübbelerini çıkarmadıkları halde AKP görevlisi gibi çalışmasından da rahatsız olmadığını söyleyebiliriz.
*****
HUKUK DEVLETİ TALEBİ SİYASET MİDİR?
AYM Başkanı Haşim Kılıç‘ın, Başbakan tarafından “siyaset yapıyor” diye eleştirilen konuşmasında dile getirilen hususlar hukukun üstünlüğü, kişi hak ve özgürlüklerinin geliştirilmesi gibi hususlardı. AYM’nin bu ölçütlerde verdiği HSYK’yı Adalet Bakanı’na bağlayan bazı maddelerin değiştirilmesinin ve Twitter yasağının Anayasaya aykırı bulunmasına karşı AKP cenahından yapılan sert eleştirilere verdiği cevaptı.
“Bir eylemin işlemin, siyasi bir belge olan anayasaya göre denetlenmesi nedeniyle ortaya çıkan AYM kararının siyasi sonuçlar doğurması doğaldır. Anayasa Mahkemesi’nin siyasi amaçlarla hareket olduğunu söylemek ya da milli olmamakla suçlamak sığ eleştirilerdir.”
***
Bu arada Haşim Kılıç gibi AKP cenahının çok itibar ettiği Eski Yargıtay Başkanı Sami Selçuk‘un Başbakan’a yazdığı açık mektupları ve hukuk devleti içinde çözümün nasıl olacağına dair uyarıları basında yer aldı:
“Özel konuşmaları dinlemek elbette hem suçtur, hem de ahlaksızlıktır. Bunun için o denli bağırıp çağırmaya hiç gerek yok. Bunu önlemenin biricik yolu yargıya başvurmaktır. Başarırsanız, hukuku arkanıza alır, daha da güçlü olursunuz.” “Ama yargıdan kaçarsanız, hakkınızdaki iddiaları yaşam boyu sırtınızda bir kambur gibi taşır; tarihe de öyle geçersiniz.”
“Cübbeyi giyen yargıçlar, yargılarken inançlarını, dünya görüşlerini duruşma salonunun dışında tutarlar. Bu yüzden hiçbir makama, özellikle de yargı organlarına size yakın olanları seçmeyi hiç denemeyin.”
“Tutacağınız yol bellidir: Yansızlıklarından kuşkulandığınız yargıçları, somut kanıtlar göstererek reddetmek. (CMK m. 24 vd) Ama ‘bunlar paralel yapı bağımlıları’ vb. gibi varsayımlara, gülünüp geçilesi yollara lütfen tenezzül etmeyin. Hukukta olaylar, varsayılmaz, kanıtlanır. Hukuk, varsayımlar, zanlar, masallar üzerine hüküm kurmaz, kuramaz. Hukuk, olaylara dayanır.” “Sayın Başbakan, ‘paralel yapı’ şeytanını taşlayarak hiçbir yere varamazsınız.”
***
Barolar Birliği Başkanı Feyzioğlu’nun, “gezi olaylarında polisin orantısız güç kullandığına, olaylarda ölen gençlere, kumpasa, rüşvet ve yolsuzluk soruşturmalarına, polis teşkilatının hallaç pamuğu gibi atılmasına, savcı ve yargıçların görevden alınmasına, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nda yapılan değişikliklere, basın özgürlüğüne, sosyal medyaya getirilen kısıtlamalara ve nihayet Van depremzedelerinin durumuna ilişkin eleştirileri” bardağı taşıran damla oldu.
*****
PROTOKOL KURALLARINA AYKIRILIKLAR
- TBB Başkanının kendisine ayrılan süreyi aşması sadece Başbakan Erdoğan değil, CHP kanadından da saygısızlık olarak değerlendirildi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu “Böyle ortamlarda size ne kadar zaman verildiyse o kadar süre konuşup o sınıra saygı göstermek zorundasınız. Bunu az değil çok ama çok aşarak saygısızlık etti” dedi. Oysa Feyzioğlu “sürenin 45 dakika olduğunu, bunu 5 dakika aştığını ve bunun normal olduğunu” ifade ediyor.
- Cumhurbaşkanı’nın olduğu ortamda, Başbakan dâhil herhangi bir kişinin konuşmacıya müdahale etmesi de protokol kurallarına uyan bir durum değil.
- Cumhurbaşkanı’nın Başbakan’ın arkasından gitmesi de protokol kurallarına aykırıdır.
*****
VELEV Kİ SİYASET YAPMIŞ OLSUN
Başbakan işine gelmeyince hukukçuların bu uyarılarına karşı “Siyaset yapmak sizin hakkınız değil, milli iradeyi ben temsil ediyorum” anlayışı ile “cübbe ile siyaset yapılmaz,” “siz kimsiniz ki siyasetçilere ayar vermeye çalışıyorsunuz?” demeye başladı.
Bundan sonra da “bunlara yıldönümü vb toplantılarda konuşma hakkı verilmemesi için gerekeni yapacaklarını” ifade etti.
Türkiye Barolar Birliği Başkanı sayıları yüz bine yaklaşan avukatları temsil eden ve seçimle işbaşına gelen biridir. Hâkim ve savcılar gibi karar verme mercii değil, karar verme sürecinde savunma ayağını temsil eden avukatların temsilcisidir. “Barolar ve Türkiye Barolar Birliği, meslek odaları değildir; devletin üç erkinden biri olan yargı erkinin içinde kurucu unsur olan avukatların örgütlü gücüdür.”
- Avukatlar da, barolar da siyasi ve hukuki sonuçları olan her türlü memleket meseleleri ile ilgilenmek ve düşüncelerini ifade etmek hakkına sahiptir. Başbakan bu hakkı engellemek değil, hakkın kullanılmasını sağlamakla görevlidir.
- TBB Başkanının konuşması hakaret ve aşağılamanın olmadığı bir üslup içinde yapıldı. Bir “ayar verme” havası da yoktu.
- Kaldı ki, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne göre, politikacılara karşı “sert, kırıcı, rahatsız eden, şaşırtan veya gücendiren eleştiriler” de ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmektedir.
- Her gün herkese ayar veren, en sert ifadelerle, istediği sıfatlarla eleştiren Başbakan’ın kendisine yapılan eleştirilere biraz daha tahammüllü olması beklenirdi.
*****
BAŞBAKAN BİR DE PKK/BDP/HDP’LİLERE ÖFKELENSE
İmralı’da Öcalan’la görüşme heyetinde yer alan HDP’li Pervin Buldan, ‘Bölgesel Özerk Yönetim Yasası’ ve ‘Demokratik Sivil Toplum Yasası’ konusunda hükümetle uzlaşmaya varıldığını açıkladı.
Milliyet’e değerlendirme yapan Pervin Buldan, Öcalan’ın devlet heyetiyle yaptığı görüşmelerde mutabakatın sağlandığını söyledi. “Öcalan’ı hiç bu kadar morali yüksek görmemiştim. Bu iki yasa çıkarsa Kürt sorunu bu çerçevede çözüme kavuşacak” dedi.
Bu haber kesinlikle yalandır(!) Başbakan’a ve hükümetimize ayar vermek için bu açıklamalar yapılmıştır.
Herhalde “PKK’nın son 6 ayda 331 çocuğu dağa kaldırdığı” haberleri de yalandır.
Ümit ederim Başbakanımız bu densizlere çok kısa zamanda haddini bildirecektir.
Yoksa Başbakanın kızması için İmralı’daki mahkûm ile HDP’lilere cübbe mi giydirsek?