Çözüm mü, Çözülme mi?

11

Türk Ocağı’nın 114 yaşındaki Türk Yurdu dergisi, Ağustos sayısında soruyor: Çözüm mü Çözülme mi? Önde gelen üniversitelerimizden bilim adamları cevap vermiş:

Prof. Dr. Mehmet Akif Okur, sürecin şu andaki vahim yansımalarını bilim insanı yetkinliğiyle özetliyor:

“Bu atmosferde, terör örgütüne karşı devletin yanında duran, kendisini Türk milletinin parçası sayan Kürt kökenli vatandaşlar, PKK liderinin kahramanlaştırılmasıyla kimlik tasavvurlarında çözülmeye yol açacak bir ontolojik güvensizlik girdabına itilmektedir. Eş zamanlı olarak, PKK ve siyasi uzantılarının Kürtlerin meşru temsilcisi sayıldığı izleniminin yayılması, Türk toplumunun geniş kesimlerinde terör örgütüne duyulan öfkenin, kategorik olarak tüm etnik gruba yönelmesi tehlikesine kapı aralamaktadır. Sürecin, Kürt etnisitesine anayasal statü kazandırarak egemenliği paylaştıracağı iddiaları, Türkiye’nin rakip etnisitelerin çatışma alanına dönüşme riskini arttırmaktadır. … Daha farklı bir şeyin, etnik kimlik esaslı bir egemenlik paylaşımının konuşulduğunu görmekteyiz.”

Türk-Kürt-Arap deyince

“Devleti temsil konumundakilerin “Türk-Kürt Barışı” ifadesini kullanması, PKK elebaşları tarafından kendi tezlerinin doğrulanması gibi görülüp memnuniyetle karşılanmıştır. Bu ifade, devletin Kürt kökenli vatandaşlarını da şemsiyesi altına alan ‘Türk milleti’ tanımından vazgeçişi ve son kırk beş yılda yaşadığımız çatışmanın bölücü terör örgütüne karşı güvenlik güçlerince yürütülen bir mücadele değil, Türklerle Kürtler arasında bir savaş/iç savaş olduğunun kabulü şeklinde yorumlanmıştır. Örgüt böylece, Kürtler adına savaştığını hasmına tescil ettirmiş; Kürt kökenli vatandaşları dışarıda bırakarak yalnızca Türkleri temsil ettiğini bu söz oyunuyla kabul eder hâle gelmiş devlet temsilcilerinin barış istemesi sayesinde, taleplerine ulusal ve uluslararası platformlarda statü kazandırabilecek bir konuma yaklaşmış olmaktadır.” 

Uluslararası İlişkiler Uzmanı Emre Kartal, “‘Türk- Kürt- Arap’ Dediğimizde Sorun Çözülecek mi?” diye soruyor ve millet devleti olmayıp çok kimlikli yapılara dayanan üç örneği, Lübnan’ı, Irak’ı ve Belçika’yı inceliyor. Sonuç şöyle:

“…[Bu] üç ülkenin yaşadıklarını aklımıza getirelim. Emperyalizmin planları ya da tarihsel zorlamalar sonrasında suni bir şekilde çok kimlikliliğe dayalı siyasal sistemler ve devlet kimlikleri inşa edilmeye çalışılmıştır. Ancak bunların hiçbiri başarılı olamamıştır. Ne Avrupa’nın göbeğinde ne de Orta Doğu’nun karmaşasında… Kusurlu hafızanın, kısa vadeli siyasi hesapların ve emperyalizmin yeni yüz yıllık planlarının başarılı olması bizi en iyi ihtimalle Belçika yapar. Lübnan ve Irak olmak ise çok uzak olmayacaktır.” 

Ders almak veya almamak

Dergide, “Süreç”le birlikte paketlenmeye çalışılan “yeni anayasa”, “sivil anayasa” ve benzeri sıfatlara sahip anayasaya da dokunuluyor. Prof. Dr. Ender Ethem Atay, propaganda bulutunu kolayca dağıtıyor:

“… Dolayısıyla kurumsal yapılara ‘vesayetçi’ demek, demokrasiyi baştan reddetmek anlamına gelir… anayasa literatüründe ‘sivil anayasa- askerî anayasa’ diye bir kavram tanımlaması söz konusu olamaz. Olsa olsa ‘anayasanın demokratikliği ve antidemokratikliği, demokrasiyle bağdaşmayan bünyesi ve hükümleri’nden söz edilebilir. Bu kapsamda askerî darbe sonrasında yapılan anayasaya askerî anayasa; bu tür bir yönetimin olmadığı fakat içeriği itibarıyla demokrasiyle bağdaşmayan, demokrasinin temel ilkeleri ve kurumsal yapısıyla taban tabana zıtlık taşıyan düzenlemeler barındıran anayasaya da sivil anayasa kavramını atfetmek büyük bir yanılgıdır. Dolayısıyla ‘sivil anayasa eşittir demokratik anayasa’ varsayımı temelsizdir.“

Siyasî maksatlı uydurma hukuk da siyasî maksatlı uydurma tarih de uzmanlarınca kolayca çürütülüyor. Tarih hocası Prof. Dr. Tufan Gündüz’ün “Malazgirt’i Yeniden Düşünmek” yazısı bu açıdan okunası bir çalışma.

Birlikte Türk milletiyiz

Türk Ocakları Genel Başkanı tarihçi Prof. Dr. Mehmet Öz’ün başyazısının başlığı bir özet: “Milletimizin Kimliğini Yoğuran Tarih, Adını da Koymuştur: Türk”. Gerek başyazıda gerek Genel Yayın Müdürü Ayşegül Büşra Paksoy’un takdim yazısında da “Biz hep birlikte Türk milletiyiz” deniyor. Yıllar önce, birinci çözüm sürecinde Millî Düşünce Merkezi ve birlikte hareket ettiği kişi ve kuruluşlar da kamuoyunun “300 Aydın Bildirisi” diye tanıdığı 26 Mart 2013 tarihli bildirinin ardından internet üzerinden imza toplamaya devam etmek ve iktidarın “Akil Adamlar”ına karşı halkı bilgilendirmek için “BTM” (Birlikte Türk Milletiyiz) hareketi başlatmıştı. O günlerin hatırası bağlantıdaki  sitesinde ve aynı isimli Facebook sayfasında duruyor. Müşterek fikir ve duygular müşterek ifadeleri doğurur.

Türk Yurdu’nu Türk Ocağı şubelerinden ve turkyurdu.com.tr sitesinde gösterilen yollardan satın alabilir, abone olabilirsiniz.

Önceki İçerikMHP’liler de Türk Değil mi?
İskender Öksüz
İskender Öksüz 14 Eylül 1945 tarihinde İzmir'de dünyaya gelmiştir. 1966 yılında Ege Üniversitesi Kimya-Fizik Bölümü'nde lisans eğitimini tamamlamıştır. Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumunun yurtdışı bursuyla ABD'de Yale Üniversitesi'ne kabul edilmiş, burada, Oktay Sinanoğlu'nun danışmanlığında, 1968'de yüksek lisansını 1969'da da doktora derecesini almıştır. İskender Öksüz 1968-1979 yılları arasında; Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde bölüm başkanlığı, rektör yardımcılığı ve rektör vekilliği görevlerinde bulunmuştur. Yine aynı yıllarda senato üyeliği (ADMMA), Türkiye Atom Enerji Komisyonu 7. Dönem üyeliği, Atom enerjisi konusunda bakan danışmanlığı ve Töre-Devlet Yayınevi yöneticiliği yapmıştır. Öksüz, 1981-1987 yılları arasında, Suudi Arabistan'da bulunan University of Petroleum and Minerals'da akademik ve idari görevler, bilgisayar destekli öğretim koordinatörü, yeni öğretim üyesi seçimi ve terfi komitesi üyeliği yapmıştır. 1987 yılından itibaren sağlık, bilişim ve eğitim sektörlerinde çeşitli firmalarda üst düzey yöneticilik yapan Öksüz, çeşitli şirketlerde yönetim kurulu üyeliği, genel müdürlük ve holding genel koordinatörlüğü yaptı. İskender Öksüz 2012 yılında Gazi Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümünden emekli oldu. Otuzun üstünde bilimsel yayını yedi yüzün üzerinde atıfı bulunan Öksüz, KÜBİTEM (Kültür, Bilim ve Teknik Merkezi) kuruculuğu, Türk Ocağı Hars Heyeti ve Yönetim Kurulu üyeliği, Millî Düşünce Merkezi Yönetim Kurulu üyeliği; Töre, Devlet, Bozkurt, Türk Yurdu dergilerinde makale ve başka yazıları yayımladı. Üniversiteler de dâhil olmak üzere çeşitli platformlarda konferans, söyleşi ve röportajlarda bulundu.[5][6] Ayrıca Son Havadis, Yeni Ufuk ve Ayyıldız gazetelerinde köşe yazarlığı yaptı. Karar gazetesinde köşe yazarlığına devam etmektedir. İskender Öksüz, 5 Mayıs 2021 tarihinde vefat eden ünlü romancı Emine Işınsu ile evliydi. Eserleri[7] Millet ve Milliyetçilik Bilim, Din ve Türkçülük Alt Akıl: Aptallar ve Diktatörler Türk Milliyetçiliği Fikir Sistemi Türk'üm Özür Dilerim Niçin Geri Kaldık? Çin Dünyayı Ele Mi Geçiriyor? (Konuralp Ercilasun ile birlikte)