Çorapsız Ayaklar

162

Bir çift çıplak ayak karşıladı beni şehrin bilinmez bir köşesinde, o
soğuk ayazlı günde, küçük ayaklar direniyordu yaşamaya inat ede ede
açlığa sefalete. Yaşıyordu, yaşamaya devam ediyordu.

Çoraplar onun hayatının hangi köşesindeydi kimbilir?

Yaşantılarımızın
alışılagelmiş giysisi bu minik ayakların, hayatının hangi köşesinde
kalmıştı? Alıp sarıp sarmalamak geliyor içimden, korumak, bebekler,
oyuncaklar, şekerler, çoraplarrr…

Para ile ilgili kurulan
cümleler geliyor aklıma paran varsa her şey var, para para para, ye
kürküm ye dememiş mi Nasrettin hoca, çocuklarımız aç, ocaklarımız
boşken yiyen kürkler…

Bugün çok çalışıp ellerinin nasır
tutmasının bedeli 480 Ytl olduğu başını sokacak bir fareli köyün
evlerinin, harabelerinin en az 250 Ytl olduğu, ölümle yaşam arasında
gelip gitmenin farz olduğu yaşamlara mahkum edilenler, şans mı desek
kader mi?

İş bulup çalışsın, okuyup adam olsun, kötülüklerin
göbeğinde iyi kalsın, kötü alışkanlıkları olmasın, varoşlarda büyüyüp
yine büyük adam oldu hikayesinin içinde yer alsın.

Altmış
yaşında karşımda ağlayan adam, her şeyini kaybeden, onurunu gururunu
görüyorum gözyaşlarında, imkansızlığın esaretine zincirlenmiş
yaşlılığında güven olmak istiyorum, minik çıplak ayaklarına çorap olmak
istiyorum.

Bu yaşantıların sokağından ayrılırken, her
adımda karanlıkta geride kalanlar, kazandıklarımı, gönlümü, her şeyimi
orda bırakıyorum, kalabalıklarla dönmek üzere…!