CHP ve İYİ Parti Üzerine

90

İyi Partiyle yollarını ayırmış birisi olan bana, “kardeşim sana ne İYİ Partiden, kendi işine baksana” denilebilir.

Ama ben kendimi, aktif siyasetten emekli ettim, artık hiçbir parti üyesi değilim ve bu eleştiriyi sade bir vatandaş olarak yapmaya hakkım olduğunu düşünüyorum.

Daha kuruluş aşamalarında, İYİ Partiye gönül ve düşünsel emek vermiş birisi olarak, çevreme şunları diyordum.

“Akşener’i derinliğine hiç tanımıyorum. Sosyal ve tarih bilinci ne düzeydedir, hiç bilmiyorum. Türkiye’mizin kaderi buna bağlı olacak.”

Belki de yaşının etkisiyle, gelinen noktada sağladığı konfor düzeyini sarsmamak için, artık sert mücadelelere girmek istemiyor da olabilir. Ancak ben, gelinen noktada, yapılan vahim yanlış işlere baktığımda, ister istemez, Akşener’in, bir siyasi parti lideri olarak, Türkiye’mizi düze çıkarabilecek düzeyde, bir sosyal ve tarih bilinci olamayabileceğini de, bir ihtimal olarak düşünmüyor değilim.

Ayrıca “bariz olarak görüldüğü gibi”, Akşener’ in matematiğinin de zayıf olması, yukarıda değindiğim konfor tercihini desteklemektedir. Yukarıda matematik konusunda, “bariz olarak görüldüğü gibi” ifademi açmak istiyorum.

* CHP nin içinden geliyorum. CHP üyelerinin, seçmenlerinin kahir çoğunluğu, partinin tepe dikta yönetiminin, oldu bitti dayattığı, kūrtçūlūk ve HDP (PKK) siyasetinden nefret ermekte ve kötü kaderin bir oyunu olarak, çaresiz bir şekilde, bu gidişata boyun eğmektedir.

Hâlbuki 24 Haziran seçimlerindeki modern, aydınlık seçim bildirgesi ile donanmış İYİ Parti, HDP ye karşı sürdüreceği kesin ve sapmaz bir siyaset ile bu kitlenin bariz desteğini alabilir ve kendi seçmeni yapabilirdi.

* Yine gelinen noktada, millet ittifakını koruma çabası, millet ittifakının gizli üyesi HDP ile zorunlu sempatik ilişkiler (organik değil) nedeniyle mevcut milliyetçi seçmenin, İYİ Partiden uzaklaşmasına neden olacağı da aşikardır..

” Belki ‘de Millet İttifakının İBB adayı olarak seçimi büyük bir farkla kazanan İmamoğlu’nun başarısı, Millet İttifakının bir başarısı olarak kafaları karıştırmış ve İYİ Parti de bundan nasibini almış olabilir.

Tarihsel determinizm ve diyalektiğin temel yasalarına, sonradan, istisnai bir durum-koşul daha eklenmiştir.

“Tarihte kişilerin rolü”

İBB Başkanlığı seçimi, İmamoğlu’nun orijinal kişiliği, siyasi iktidardan illallah demiş tüm İstanbul halkı ve siyasi iktidar arasında, bence partisiz yapılmış bir seçimdir.

Yoksa bütün istatistikleri altüst eden bu seçim sonucu, başka türlü izah edilemez.

İYİ Parti de, bu koyundan bir santim bile post çıkaramaz ve bana göre İYİ Parti yokuş aşağı inişe geçmiştir.

Önerilerime gelince;

İYİ Parti, artık çok uzun vadede bir seçim olamayacağına göre, gereksiz bir işlevi olan Millet İttifakından ve CHP nin MHP si olmaktan artık kurtulmalı ve rüştünü ispatlamaya doğru özgürleşmelidir.

Türkiye’mizin onlarca, yüzlerce hayati gündem maddelerine, en aydınlanmacı bir tavırla el koymalıdır.

Mesela PKK nın legal uzantısı olan ve güneydoğumuzda görev yapan Mehmetçiği, işgal gücü askeri olarak gören ve şehit edildiğinde de “olur böyle vakalar” hatta bence “oh olsun” diyen (bunu biliyorum) ve hiçbir taziyede bulunmayan HDP ile arasına, su bile sızmaz, aşılmaz bir duvar örüp, sonra da ona dokunur, buna dokunur demeden HDP yi alabildiğinde teşhir etmelidir. Çünkü HDP (PKK) ya hoş görü ile bakılmaya devam ettikçe, bunların dötü kalkmakta, bu savaş uzamakta ve Mehmetçiklerimiz kalleş pusularda katledilmeye devam edilmektedir.

Hâlbuki bu savaş, biran önce PKK nın imhasıyla bitmeli ve artık neredeyse birinci sayfa haberi bile olmayan Mehmetçiklerimizin ölümleri artık son bulmalıdır.

Çünkü Mehmetçiklerimizi de analar doğurmuş olup, onlar taş yarığından çıkmamışlardır.

Ben de 5.5 yaşında babasını yitirmiş bir yetim olduğum için mi nedir, bu bana fena dokunmaktadır.

Çünkü ölen sadece bir Mehmetçik değildir.

Onun, büyük anneleri ve dedeleri de, ana babaları da, eşi ve çocukları da, kardeşleri de, nişanlısı da,

ya da belki henüz elini tutmaya bile fırsat bulamadığı yavuklusu da, amca, dayı, hala, teyzeleri ve onların çocukları da, köyündeki ırmak ta birlikte çimlediği, çelikçomak, birdir bir, uzun eşek, meşe oynadığı çocukluk arkadaşları da, mahalle kahvesinde oyun oynadığı yetişkin arkadaşları da, evinin damında beslediği güvercinler de ve onların en taklacısı da, yolunu gözlediği köpeği Karabaş’ta, sedire oturur oturmaz kucağına atlayan Sarman da, hepsi ölmektedir. Bir ocak değil, birçok ocak sönmektedir.

Ben İYİ Partinin yerinde olsam; Anadolu’daki bütün şehit cenazelerimize, en az iki GİK üyesini gönderir ve yöredeki bütün İYİ Partililerin cenazeye katılımını sağlardım.

Akşener’in yerinde olsam, Ankara ve ilçelerindeki bütün şehit cenazelerimize en az bir GİK üyesi ile birlikte katılırdım. Bu çok mu zor, değil bence, sekreterine şu talimatı versin yeter.

Bir şehidimiz toprağa düştüğünde, kulağı haberlerde olduğu için hemen herkesten önce haberi olacak, arkasından şehidimizin nereli olduğu, cenazesinin nereden kalkacağı gerektiğinde Milli Savunma Bakanlığı iletişimiyle, hemen öğrenilecek ve otomatiğe bağlanmış bir şekilde, önceden hazırlanmış titiz bir organizasyon işlemeye başlayacak.

Yeter ki Mehmetçik hep dert edilsin, unutulmasın, unutturulmasın.

Sevgilerimle.