Cenâb-ı Hakk, büyük lütuf ve ihsanı olan cennete girmek için belli bir emek ve çaba gerektiğini bildirmektedir: “Yoksa siz; Allah içinizden cihad edenleri (sınayıp) belli etmeden ve yine sabredenleri (sınayıp) ayırt etmeden cennete gireceğinizi mi sandınız?”(Âl-i İmrân, 3/142)
Kur’an-ı Kerim’de, Allah’ın mü’minlere cennet vaad ettiği bildirilmiştir:“Allah, mü’min erkeklere ve mü’min kadınlara, ebedî olarak kalacakları, içinden ırmaklar akan cennetler ve Adn cennetlerinde güzel köşkler va’detti…”(Tevbe, 9/72) Allah’ın kendilerine cennetini vaad ettiği mü’minlerin belli başlı özellikleri de ayet-i kerimelerde şöyle belirtilmiştir:
Onlar, iman edip, salih amellerde bulunanlardır:
“İman edip salih ameller işleyenlere, kendileri için; içinden ırmaklar akan cennetler olduğunu müjdele. Cennetlerin meyvelerinden kendilerine her rızık verilişinde, “Bu (tıpkı) daha önce (dünyada iken) bize verilen rızık!” diyecekler. Halbuki bu rızık onlara (dünyadakine) benzer olarak verilmiştir. Onlar için orada tertemiz eşler de vardır. Onlar orada ebedi kalacaklardır.”(Bakara, 2/25)
Cennet ehli takva sahibidirler:
“Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlar Rablerinin, kendilerine verdiği şeylerle zevk ve mutluluk duyarak cennetlerde ve nimetler içinde bulunurlar. Rableri onları cehennem azabından korumuştur.”(Tûr, 52/17-18)
Onlar Allah’a ve Resûlüne itaat edenlerdir:
“İşte bu (hükümler) Allah’ın koyduğu sınırlarıdır. Kim Allah’a ve Peygamberine itaat ederse, Allah onu, içinden ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetlere koyar. İşte bu, büyük kurtuluştur.” (Nisâ, 4/13)
Cennetlik kulların diğer özellikleri de şu ayet-i kerimelerde açıklanmıştır:“Mü’minler gerçekten kurtuluşa ermişlerdir. Onlar ki, namazlarında derin saygı içindedirler.Onlar ki, faydasız işlerden ve boş sözlerden yüz çevirirler.Onlar ki, zekâtı öderler. Onlar ki, ırzlarını korurlar. Ancak eşleri ve ellerinin altında bulunan cariyeleri bunun dışındadır. Onlarla ilişkilerinden dolayı kınanmazlar. Kim bunun ötesine geçmek isterse, işte onlar haddi aşanlardır. Yine onlar ki, emanetlerine ve verdikleri sözlere riâyet ederler.Onlar ki, namazlarını kılmağa devam ederler.İşte bunlar varis olanların ta kendileridir.Onlar Firdevs cennetlerine varis olurlar. Onlar orada ebedî kalacaklardır.”(Mü’minûn, 23/1-11)
“Onlar, Allah’a verdikleri sözü yerine getiren ve sözleşmeyi bozmayanlardır. Onlar, Allah’ın riâyet edilmesini emrettiği haklara riayet eden, Rablerine saygı besleyen ve kötü hesaptan korkanlardır. Onlar, Rablerinin rızasına ermek için sabreden, namazı dosdoğru kılan, kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli olarak ve açıktan Allah için harcayan ve kötülüğü iyilikle ortadan kaldıranlardır. İşte bunlar için dünya yurdunun iyi sonucu vardır. Bu sonuç da Adn cennetleridir. Atalarından, eşlerinden ve çocuklarından iyi olanlarla beraber oraya girerler. Melekler de her bir kapıdan yanlarına girerler (ve şöyle derler): Sabretmenize karşılık selam sizlere. Dünya yurdunun sonucu (olan cennet) ne güzeldir!”(Ra’d, 13/20-24)
Cennette mü’minlere verilecek nimetlerin en büyüğü hiç şüphe yok ki, Allah’ın hoşnutluğu ve O’nun görülmesidir. Bu konuda Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyruluyor:“…Allah’ın rızası ise, bunların hepsinden daha büyüktür. İşte bu, büyük kurtuluştur.”(Tevbe, 9/72), “Yüzler vardır ki, o gün ışıl ışıl parıldayacaktır. Rablerine bakacaklardır. (O’nu göreceklerdir.)”(Kıyâme, 75/22-23) Peygamberimiz (s.a.s.) de şöyle buyurmuştur:“Muhakkak ki siz, ayı gördüğünüz gibi Rabbinizi de göreceksiniz ve o sırada izdihamdan dolayı birbirinize zarar da vermeyeceksiniz.”(Tirmizî, Cennet, 15)
Yüce Mevlâmız, kendisinden hakkıyla sakınıp, ibadet eden kullarını cennetine davet ediyor: “(Allah şöyle der:) “Ey huzur içinde olan nefis!Sen O’ndan razı, O da senden razı olarak Rabbine dön!(İyi) kullarımın arasına gir.Cennetime gir.”(Fecr, 89/27-30)“Rabbinizin bağışına ve takvâ sahipleri için hazırlanmış olup genişliği gökler ve yer kadar olan cennete koşun!”(Al-i İmran, 3/133)
Öyleyse; imtihan için gönderildiğimiz şu geçici dünya hayatını çok iyi değerlendirelim, Yüce Rabbimizin bizlere vadettiği cennete koşanlardan ve ona kavuşanlardan olalım.