Casus Belli

75

Türkiye, bir türlü kendi başına bırakılmıyor! İçten dıştan daima kafası meşgul ediliyor! Dikkati dağıtılıyor! Kendisi, kendisinden uzak tutulmaya çalışılıyor!

Kıbrıs 1974’de sulh ve sükuna kavuştuğu halde, hala mes’ele edilmesi.

Ege’de Türkiye, denize açılamayacak bir duruma sokulmak istenmesi.

Kurulmak istenen Avrupa Güvenlik ve Savunma Kimliği (AGSK)’nin karar safhasından NATO mensubu olduğumuz halde – dışlanmamız. Yani (AGSK)’nin ihtiyaç anında NATO’dan faydalanması mes’elesinde, adeta davul Türkiye’nin omuzlarında, tokmak AB elinde olacak şekilde düzenlemekte ısrar ve baskı yapılması.

En tabii haklarını savunmakta ciddi ve şahsiyetli bir kararlılık politikası güden Türkiye’yi -akıllarınca –  dolaylı yoldan yola getirmek için bir anda ekonomik gidişatını alt üst etmeleri.     Sonra da suret-i haktan görünerek, zor duruma soktukları Türkiye’ye  – taahhüt edilen THY ve Telekom’un özelleştirme suretini başlatmak gibi, hayati tavizler sonunda –  güya el uzatmış olmaları.

Bu kadarı yetmezmiş gibi, vatanseverliğinden zerrece şüphe etmediğimiz, kahraman polislerimizi en yaralı bir anından istifade ederek sokaklara dökmeleri çok düşündürücü.

Bütün bunlar beni yıllarca önce, Ahmet Sağırlı’nın Türkiye gazetesinde “Hayatın İçinden” başlıklı sütununda “Öz vatanında ‘garip’ kalanlar!” serlevhası / başlığı altında yazdığı bir makaleyi tekrar hatırlamama vesile oldu.

Evet, olayların bir dış, bir de görünmeyen iç sebepleri var. Menfaat ve çıkarlarının devamı uğrunda, Batı’nın Ortadoğu ve Batı Asya’da  – daha doğrusu dünyanın her yerinde –  nasıl tezgahlar kurduğunu ve bugün de kurmayı sürdürdüğünü ibretle okuyalım:

“1920 yılında Topal Molla lakabıyla tanınan bir zat, Afganistan’da bir tekke kurmuş.

“Topal Molla’nın müridleri 3 yıl içinde 200 bine ulaşmış. Müridlerinin sayısı 1925 yılında 300 bini aşan Topal Molla, devlete karşı ayaklanma hareketini başlatmış. Bir yıl boyunca Afganistan’da kan gövdeyi götürmüş.

“O yıllarda Afgan Emiri olan Emanullah Han, memleketini terk etmek zorunda kalmış. Ülkesinden ayrılan Emanullah Han, Afgan sınırına geldiğinde yanına bir ‘adam’ sokulmuş ve çok güzel konuştuğu Urduca’sıyla sormuş: ‘Beni tanıdın mı, demiş Emir’e. Ben meşhur Topal Molla’yım…Afganistan’daki görevim bitti, İngiltere’ye dönüyorum.’

” ‘Seni tanıdım, demiş Emir. Ben senin bir İngiliz casusu olduğunu biliyordum. Fakat halkıma o kadar çok tesir etmiştin ki, senin casus olduğuna onları inandırmanın çok zor olacağını düşündüm.’

“Sarıklı, sakallı Topal Molla, sakalını kesmiş, sarığını atmış, İngiliz kıyafetini giymiş, başına silindir şapkasını oturtmuş ve İngiltere yoluna koyulmuş.

……

“Mes’ele budur, gerisi bahane.”

 

 

 

517 – 519

Önceki İçerikProf. Dr. Orhan Kavuncu ile Türk Dünyası’nın Çevre Problemleri üzerine sohbet
Sonraki İçerikKaradeniz’in Kurtuluşu ve Şehitlere Vefa
Avatar photo
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.