“Hindi gönlüm hindi gönlüm
Aşağılara indi gönlüm,
Değme suyu içmez iken
Değirmen suyuna indi gönlüm“
Gırtlak kırk boğum, on düşünüp bir konuşacaksın. Yok, bunlar önceden konuşup sonradan düşünmeğe başladılar. Hadi konuşan bir tane olsa, aldatıldı boş bulundu konuştu dersin, hepsi birden koro halinde televizyon, basın, medya ellerinde. Bütün imkânlarını kullanarak sürekli konuştular.
-Efendim devlet çiftçilik mi yapacak diyerek devlete ait çiftlikleri ve demirbaşlarını yok pahasına eşe dosta yandaşa pazarladılar.
-Efendim koskoca devlet manavcılık mı yapacak dediler tanzim satış mağazalarını kapadılar.
-Devlet şoför’cülük mü yapacak deyip belediyelerdeki bütün araçları hurdaya çıkarıp, millete avuç içi kadar minibüsleri reva gördüler.
Bu işler saymakla bitmez.
O yapılmaz bu yapılmaz diyerek, elimizde ne çimento, ne seramik, ne pancar, ne rafineri, ne Petro kimya, ne dokuma, ne de kâğıt fabrikaları kaldı. En son ordumuzun ihtiyacını karşılayan Tank-Palet fabrikası elden çıkarıldı.
O tank-palet fabrikası ki, aynı Türk-Telekom’un devir şartlarıyla yabancı ortaklı özel şirkete devrediliyor.
Güya Türk-Telekom, 25 yıllığına yabancı şirkete devredilecekti ve o şirket, ülkeye 50 milyar dolarlık yatırım yapacaktı. Şirkete ait taşınır taşınmaz mallar aynen devlete kalacaktı, peki kaldı mı diyecek olursak maalesef hepimizin malumu olduğu üzere, şirketi almak için Türk bankalarından aldıkları kredilerin borcunu dahi ödemeden, yer altı bakır kablolarına varıncaya kadar satıp kaçtılar. Yani tam bir fiyasko, kârlar yurt dışına, borçlar Türkiye’ye.
Tank-palet fabrikasının aynı akıbete uğramayacağı ne malum? Cumhur Başkanı diyor ki: “Devlet yönetemiyorsa…(11 02 2019 seçim konuşmasından)” El insaf sormazlar mı insana devletin yönetemediğini Ethem Sancak nasıl yönetir?
Eee ne yapardı devlet; devlet yol yapardı, köprü yapardı yani özel müteşebbisin yapamadığını devlet yapardı, İyi kabul.
Nitekim yaptı da, Allah razı olsun bu güne kadar dürüstçe yapılanlardan, ama devletin ayakları her zaman yere basar, çılgın projeler peşinde koşmaz, devlet makamı yazboz tahtası değildir. Harcanılan her kuruşta tüyü bitmedik yetim hakkı vardır.
Şimdi öyle bir noktaya geldik ki, devlet, artık yol ve köprü de yapmaz oldu. YAP-İŞLET modeliyle Yabancı ortaklı şirketlere yaptırılıyor bizim yollarımız. Hem de ne işletme ama… tam bir Deli Dumrul hesabı… geçenden bir, geçmeyenden on akçe.
Devlet manavlık yapar mı diye alay edilirken, şimdi öyle bir noktaya gelindi ki, Devlet, gerçekten manavlık yapmaya başladı. Hem de alın teriyle rızkını kazanan manav ve pazarcı esnafını dağdaki teröristle aynı kefeye koyarak. “gıda terörü estirenlerin dağdaki teröristten farkları yoktur. 11 02 2019 seçim konuşması”
Peki, ama sen 3 kuruş ucuza sattığın sebzeyi satış mahalline ne ile taşıyorsun, çalıştırdığın elemanlar maaşlarını nereden alıyor, yer kirası veriyor musun? Bütün bunları koyalım bakalım üst üste senin sattığın domatesin kilosu kaç liraya gelecek?
Sözün esası, gerçekten ucuzluk isteniyorsa önce milli ekonomiye döneceksin, üreticiyi üretime teşvik edici tedbirler alacaksın, daha yerli tohum kullananlara yasaklama koyuluyorken, dışa dönük bir ekonomi sistemiyle gıda terörü nasıl engellenir izahını yapacak buyursun yapsın…