Oğuz Çetinoğlu yazdığı tarih sözlüğünde Bulgar Türklerini şöyle tanımlıyor : “İslamiyeti ilk kabul eden Türk kavmidir. Hunlar ile Oğuz Türklerinin karışımından oluşmuştur. İlk Bulgar – Türk Devleti, 630 yılında Göktürk İmparatorluğu’nun dağılması üzerine kuruldu. Bulgar Türkleri, Hazar Türklerinin baskıları sebebi ile 665 yılında Balkanlara geçtiler. Orada Hıristiyanlığı kabul ettiler ve Slavlaştılar.”
Türk Milletinin bir boyunun tarih içerisinde meydana gelen olaylar sebebiyle başkalaştığına, ayrıştığına ve ötekileştiğine en iyi örneklerden biri “Bulgar Türkleri”dir.
Bugün Bulgaristan’a baktığımızda ortada kendini Bulgar olarak niteleyen bir halkın yanında ayrıca Bulgaristan Türkleri’de yaşamaktadır.
Ancak yukarıda bahsettiğimiz Bulgarlar ile Bulgaristan Türkleri arasında benim “Bulgar Türkleri” olarak gördüğüm yeni bir insan kütlesi oluşmuştur.
Bu “Bulgar Türkleri” Bulgaristan Türkleri arasından zuhur etmiştir. Bunların, ana ve babaları Türk ve dinleri İslam olmasına rağmen çeşitli nedenlerle Bulgar olmaya ya da Bulgarlaşmaya meyil ettiklerini görmekteyiz.
Bunlar arasında Bulgar gibi düşünüp Bulgar gibi yaşamak ve Bulgarca konuşmak son derece moda haline gelmiştir.
1989 Göçü ile Türkiye’ye göç eden Bulgaristan Türkleri arasında tarif ettiğimiz “Bulgar Türkleri” ne dahil olma çabası azımsanmayacak boyutlara ulaşmıştır.
Bulgaristan Cumhurbaşkanı Parvanov’un, göreve geldiği 2006 seçimlerinde ülkemizde yayınlanan Amerikancı Cemaatin gazetesinde konuyla ilgili habere “Bulgarlar Bursa’da sandığa koştu” başlığını atması ne tür bir sorunla karşı karşıya olduğumuzun çok güzel bir kanıtıdır.
Türkiye’ye 1989 zorunlu göçü ile gelmiş Bulgaristan Türkleri arasında, halen Bulgar isimlerini değiştirmeyen, Bulgar isimli pasaportlarını kullanan, düğünlerine ve dernek gecelerine Bulgar sanatçıları getirerek Bulgarca şarkılarla eğlenen, Bulgar müziğini Türk müziğine tercih eden, Bulgar isimli restoran kafeterya ve barlarda eğlenen, Bulgar yemeklerini yemekten zevk alan ve Bulgar kültürünü yaşayan ve yaşatan çok sayıda insan vardır.
Oysa bunlar Türk oğlu Türktür. Ancak bugün bir sürü nedenle Türklükten ziyade Bulgarlığa yaklaşmaktadırlar. Ben bunlara kimse kızmasın ama “Bulgar Türkleri” demekteyim.
Elbette günümüzde Bulgaristan’da ve Türkiye’de Türklerin “Bulgar Türklüğü” ne geçişte; sosyal, ekonomik ve siyasal nedenler ile menfaatlerin göz önünde bulundurulması gibi sebepler vardır ama böyle bir olgunun varlığıda bir gerçek olarak hepimizin önündedir .
Bulgar Türklüğü’nün tespitinde yazdığım şeyler aynen “Kürt Türkleri” içinde geçerlidir.
Kanaatimce; bu gün “Kürt” olarak tanımladığımız kardeşlerimiz Turani bir kavim olup, Türk Milletinin ayrılmaz bir parçasıdır.
Onları ayrıştırmak, ötekileştirmek ve başkalaştırmak için, Batı’nın ve Haçlı zihniyetinin yaklaşık 1768’den bu yana bilinçli bir çaba içinde olduğunu Bilal Şimşir’in Kürtçülük I ve II adlı kitapları başta olmak üzere bir çok kaynaktan biliyoruz.
Kürt dediğimiz insanlarımız arasında bu gün farklı düşünen ve kendini farklı gören insanlarımız var. Oysa ki hepimiz Büyük Türk Milleti ailesinin, onurlu ve vazgeçilmez bir ferdiyiz.
Türk Milleti’ni ayrıştırmak ve içinden başka halklar türetme mücadelesini artık hepimiz anladık. Bunları kimin yaptığı da biliyoruz.
Şimdi önümüzde aynı milletin çocukları olmalarına rağmen Türk ve Kürt diye iki olgu var.
Ancak bir de bunların arasında ana ve baba Türk olmasına rağmen Kürtlere yaklaşan (ancak burada kast ettiğim PKK yanlısı terörist ve bölücü kitleler) onlar gibi hareket eden, provakasyonu körükleyen, bölücübaşını öven, haksız isnadlarla Türk Milletini ve Türk Devletini suçlayan, ülkeyi yakıp yıkanları alkışlayan ve Türk Milleti aleyhine aklınıza gelen her türlü rezilliği yapan “Kürt Türkleri” türemiştir.
Bunlar aynen Bulgar Türklerinde olduğu gibi ana baba Türk olmasına rağmen türlü nedenlerle kendilerini bölücülere yakın gören “Kürt Türkleri”dir.
Eğer bunlar bir başkalaşıma uğramasalar bugün yapmış oldukları rezillikleri yapmaz, aksine Türk Milletine mensup olmanın gurur ve sorumluluğu ile hareket ederlerdi.
Bu yazıyı yazmamın nedeni Türk olmalarına rağmen Bulgar ya da bölücü Kürt gibi hareket edenlerin varlığını ortaya koymak, bu tip insanlara karşı uyanık olmayı teşvik etmek ve her şeyin farkında olduğumuzu da bu şekilde davrananlara bildirmektir.
Bahsettiğimizin kişilerin kraldan fazla kralcı olmasını anlayamıyor ve böyle davranmaları için de haklı ve mantıklı bir neden de göremiyorum.
Peki sadece bu konumda “Bulgar Türkleri” ya da “Kürt Türkleri” olarak tanımladıklarımız mı var? Cevabımız tabii ki; hayır…
Sayalım isterseniz Türk olmalarına rağmen, Amerikan Türkleri, Arap Türkleri, Gürcü Türkleri, Arnavut Türkleri, Alman Türkleri, İngiliz Türkleri var.
Bunlar maalesef Türk olmalarına rağmen özellikle menfaatleri başta olmak üzere sosyal, ekonomik ve siyasal nedenlerle kendilerini başkalaştırmaya gönüllü olarak talip olmakta, Türk kimliğinden sıyrılarak asimilasyona uğramaktadırlar.
Günlük düşünme hastalığı ve milli şuur noksanlığı bizi bu insanlarımızı kaybetme olasılığı ile karşı karşıya bırakmaktadır.
Başkalaşıma uğrayan bu insanlarımız bilmelidir ki; sürüden ayrılanı kurt kapar. Günü kurtardıklarını sanırlar ama yarınlarını kaybederler.
Bulgarlaşma, Kürtleşme, Araplaşma, Gürcüleşme, Arnavutlaşma, Amerikanlaşma, Almanlaşma projeleri Batı’da ortaya konan tezgahlardır. Bu projeler Türkiye’de buna hazır işbirlikçiler eliyle uygulamaya konmaktadır.
Dış güçlerin kontrolüne girmiş Cemaat ve Tarikatların içinde olan vatandaşlarıma seslenerek bir hususu hatırlatmak istiyorum.
Cemaat ve Tarikat yuvalarında; Türk Milleti kavramı özellikle red edilmekte yerine ümmet kavramı üzerinde durulmaktadır. Buna karşılık “insan ne ise odur” denmek sureti ile herkesin kürt, çerkez, gürcü, arnavut, arap, patriot, pomak vs. olabileceği ve bunların açıkça ifade edilmesinin mahsuru olmadığı belirtilir . Bu ne perhiz bu ne lahana turşusudur: Türk kimliğini red ettirerek başka kimlikleri deklare ettirmek. Hem de Allah korkusu, Peygamber ve Kuran sevgisi yolu ile yapılan Türk Milletine karşı bu bir oyun değil de nedir?
Onun için gelişen olaylar karşısında Bulgar’dan fazla Bulgarcı ve Kürt’ten fazla Kürtçü olan “Bulgar Türkleri” ve “Kürt Türkleri” üzerinde düşünmemiz gereken iki önemli örnek teşkil eden konulardır.