Aralık
ayına göre bir veya birkaç misli artan elektrik faturaları müthiş bir deprem
etkisi yarattı. Aylık kira bedeli kadar gelen elektrik faturaları hane halkının
temel gıdasından kesilerek ödenmeye çalışılıyor. Ticarethane ve sanayide
elektrik faturaları işyeri kapattırıyor.
Elektrik
faturaları depreminin artçı sarsıntıları ile her türlü üretim ve tüketim maddesinin
fiyat artışları durdurulamıyor. Enflasyon artık aylık çift haneli
rakamlarda.
2002
yılında AKP geldiğinde 1 çeyrek altın alabildiğimiz 27 TL’ye şimdi ancak
bir kg hıyar alınabiliyor.
Peki
bu faturalara yansıyan fiyat artışları bizim kaderimiz mi? Yani bizim
dışımızdaki faktörlerin yarattığı kaçınılmaz bir sonuç mu?
Petrol
ve doğalgaz kaynaklı elektrik üretimlerinin maliyetlerinde, bu
ürünlerin fiyatlarındaki artış sebebiyle bir yükselme olduğu doğrudur.
Eylül
ayından bu yana Brent Petrol fiyatı 72 dolardan 94 dolara çıktı. Yani
yüzde 30 fiyat arttı. Doğalgaz birim fiyatları aynı dönemde yüzde
55-60 arasında arttı. Ama diğer elektrik girdilerinde bu oranda artış yok.
Mesela hidroelektrik, rüzgâr ve güneş enerjisinde yatırım yapıldıktan sonra hammaddeden
kaynaklanan bir maliyet artışı olmaz. Doğalgaz kaynaklı üretim toplam elektrik
üretiminin yüzde 22,5’i kadar.
Dolayısıyla
üretilen toplam elektriğin hammaddeden kaynaklanan dolar bazında
maliyet artışı ortalama yüzde 15 mertebesinde olabilir.
Peki,
bizde bir yıl içinde ortalama elektrik fiyat artışı neden yüzde
115 oldu?
Temmuz
2008’de Brent Petrolün fiyatı 145 doları geçmişti. Şimdi 94 dolar. Yani
yüzde 35 düşmüş.
Ancak
Temmuz 2008’de 1 Kwh elektrik fiyatı 0,23 TL iken neden şu anda 2,06 TL.
Yani Temmuz 2008’den bu yana elektrik TL fiyatı 9 katına çıktı. Neden?
Yarısını
devletten 32 kuruşa, diğer yarısını şirketlerden 108 kuruşa aldıkları
ve ortalama 70 kuruşa mal ettikleri elektriği bu şirketler 2 liradan satıyor.
Neden?
************************************
Dağıtım
Şirketlerinin Özelleşme Hikayesi
Türkiye
Elektrik Dağıtım AŞ (TEDAŞ), 2004 tarihinde özelleştirme programına alındı. TEDAŞ’a
bağlı dağıtım bölgeleri 21 bölgesel tekele dönüştürüldü. 2009-2013
yılları arasında bunların tamamı 14 şirkete verilerek özelleştirildi.
Bu
şirketlerin özelleştirilmesiyle toplamda 12,7 milyar dolar gelir elde edildi.
Devlet düzenli yumurta veren tavuğunu sattı, bir defalık gelir elde etti. Fakat
almak zorunda kaldığı yumurtaların bedeli birkaç tavuk fiyatı kadar oldu.
Zamanın
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in açıklamasına göre, özel sektör bu sistemi belirli
bir süre işletip tekrar devlete devredecekti. “Kayıp kaçak azalacak,
tüketicilerin maliyeti düşecek; verimlilik ve hizmet kalitesi artacaktı.”
Söylendiği
gibi olmadığını çok acı bir şekilde öğrendik.
Tüketicilerin
maliyeti düşmek şöyle dursun, roket gibi yükseldi.
Hizmet
kalitesi artmadı, elektrik kesintileri ve arızalar çoğaldı.
Isparta
tecrübesi ile gördük ki bu dağıtım şirketleri hiç yatırım
yapmamış. Yer altına alınması gereken kablolar ilkel direkler üzerinden geçmeye
devam ediyor. Bir kar yağışında 3-8 gün elektrik verilemedi bu şehrimize.
Buna
rağmen dağıtım şirketleri borç batağı içindeler.
Çünkü
bunlar kendi kaynakları olmadan sıfır öz sermayeleri ile bu işe giriştiler.
Özelleştirme için gereken parayı Londra’daki finans çevrelerinden (siz
bunu “faiz lobisi ve dış güçler” diye de okuyabilirsiniz) kredi aldılar.
Londra
banka ve bankerlerinin istediği şartlarda Enerji Bakanlığı ile sözleşme
yaptılar. Bir bakıma Hazine garantisi verilmiş oldu. Sözleşmeler için yargı
yetkisi İngiliz tahkimine verildi. Yani ödeme sıkıntısı olursa “adamlar
söke söke alır.”
Şimdi
içeride kur artışları patlayınca dağıtım şirketlerinin geliri dolar bazında
düştü.
Bu
gelirle dış borçlarını ödeyemeyecek hale geldikleri için devlet bunları kurtarmaya
çalışıyor. Tabii ki bütün yükü vatandaşın sırtına yükleyerek.
Yani
bizim ödediğimiz elektrik fatura bedelinin büyük kısmı, elektrik
maliyeti için değil, dağıtım şirketlerinin borcunu ödemek içindir.
Eğer
bu özelleştirmeler yapılmasaydı elektik fiyatlarına gelen bu fahiş zamlar
olmayacaktı.
************************************
Elektrik
İletimde De Aynı Yanlış Yapılacak
Geçen
sene Türkiye Elektrik İletim AŞ (TEİAŞ) de özelleştirme kapsamına
alındı. Üstelik bu karar alındığında TEİAŞ kârını bir yılda üçe katlamıştı.
En
kârlı KİT’lerden biri olan “TEİAŞ’ın özelleştirilmesiyle tek kalemlik bir
gelir elde edilmesi amaçlanırken düzenli olarak kâr eden bir kuruluştan
vazgeçilmiş olacak.”
TEİAŞ
Genel Müdürlüğü, “5’li çete” diye adlandırılan şirketlerden en çok Kolin
Holding ve bağlı şirketi Armin Elektrik şirketine ihaleler veriyor. 2021’de
açıklandığına göre TEİAŞ, bu şirketlerle son beş yılda 203 milyon TL’lik ihale
imzaladı.
Dağıtım
şirketlerinde olduğu gibi yine Kolin ve diğerlerinin aslan payını
alacağı bir özelleştirme planlanıyor olmalı. Ancak muhtemelen dağıtım
şirketlerinin zor durumda oluşu veya kredi bulma sorunu yüzünden henüz mesafe
alamadılar.
Hele
yandaş dağıtım şirketlerini bir kurtaralım. TEİAŞ’ı da bunlara vereceklerdir.
Dayan
ey halkım. Daha sırtına yüklenecek çok yük var!
****
Elektrik
Kamu Eliyle Yönetilmeli
Elektrik
Mühendisleri Odası’na (EMO) göre, “TEİAŞ’ın özelleştirilmesi de tüketiciye
elektrik fiyatlarında artış olarak yansıyacak.”
“Şebeke
verimliliği, planlaması, ikili anlaşmalar, altyapı sistemi üzerindeki
sorumluluğu dolayısıyla elektriğin kalbi ve aklı konumunda olan TEİAŞ,
elektriğin kamuda kalan son kısmı.”
TEİAŞ’ın
kamuda kalması ve “diğer üretim ile dağıtımın kamulaştırılması
gerekiyor. Halkın ucuz elektriğe ulaşabilmesi için elektriğin (üretimi,
iletimi ve dağıtımının bir bütün olarak) kamu eliyle işletilmesi ve yönetilmesi
şart.”