Bizi Hayata Hazırlayanlar

54

 

Ailemden, anamdan, babamdan çok önemli gerçekler öğrendim.

Kul Hakkı yeme, yalan söyleme, teraziye hile katma dediler. “Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir” hadisini devamlı hatırlattılar. Büyüklere saygı, küçüklere sevgiyi öğrettiler. Türklüğümü, Türk Milleti’nin dünya milletlerine adaleti öğrettiğini bana hatırlattılar. Yunus’u, Mevlana’yı, Şeyh Edebali’yi, Ak Şemseddin’i, Evliya Çelebi’yi, İbn-i Sina’yı öğrettiler.

Biz vatan, millet aşkıyla Türkiye bölünmesin, bayrak inmesin, ezanlar susmasın diye, hiçbir şekilde makam ve mevki düşünmeden Türkiye üzerinde oynanmak istenen oyunlara karşı, uyanık olmaya çalışırken bir de baktık ki, etrafımızda ulaşılmaz, vazgeçilmez, kendisini hayranlıkla seyreden insanların olduğuna inanan ve insanlara tepeden bakanlar doluvermiş. Birileri nutuk atmış, “Kalk Ey Ehli Vatan” diye biz de inanmış kalkmışız, yerimize oturmuşlar. Son zamanlarda medyada bazı sözler duyuyoruz; hortumcu, komisyoncu, pastadan pay alma, bal tutan parmağını yalar. Bu kelimeleri duyunca, manalarını bilmediğimden okuyup geçiyordum. Sonra merak sardı, bunların manalarını öğrenmeye çalıştım. Meğer neler varmış neler!

Hortumcuyu ben tarlayı sulayan bir kişi, hortumu da onun için kullanılan bir alet olarak biliyordum. Meğer bankaların içini boşaltan, çok önemli bir aleti kullanan kişiye hortumcu denirmiş.

Komisyoncu, hiç işi gücü olmayan, devlet yöneticileri ile arası iyi olan, aldığı yüzdelerin paylaşımını iyi bilen, muhterem kişilermiş.

Pastadan pay almayı da düğünlerdeki pasta kesilirken paylaşma olarak biliyordum. Meğer devletin malları satılırken elde edilen paradan payına düşeni alan uyanıklar için kullanılan bir deyimmiş.

Bal tutan parmağını yalar sözünü, birisinin bal yediğinde, bal yerken kaşık yerine elini kullandığı için, eline sürülen balın ziyan olmaması için parmağını yaladığını zannederdim. Meğer adamlar, sihirbazlar gibi bir yere tutuyorlar, ellerini yalıyorlar, memleketin önemli yerlerinde apartmanlar, araziler, villalar satın alıyorlar. Bu ne sihirdir ne keramet, el çabukluğu marifet.

Bunları öğrenince bana öğretilenlerden pişman mı oldum. Asla Hayır! Öğretilenlerden, beni yetiştirenlerden Allah Razı Olsun!

Geçerliliği olmayan ama insanı insan yapan bu gerçeklerle onurlu bir şekilde yaşamaya devam edeceğiz. Zor da olsa…