Amerika çok büyük bir ülke ve birbirinden çok farklı hayatların yaşandığı bölgelere sahip.
Büyüklük
ölçüsünü anlamak için Indianapolis’ten Las Vegas’a uçakla 4 saatlik
bir yolculuk yaparak gidebildiğimizi ve bu iki şehir arasında 3 saat
fark olduğu anlatmam yeterli olur sanıyorum. Yani bu iki şehir arası
İstanbul’dan İngiltere’ye olan mesafede kadar. Mesafeleri daha uzun olan ve
ancak 10-12 saatlik uçak yolculuğu ile ulaşılabilen ABD şehirleri de var.
Haliyle
tek bir Amerika tasviri yapmak yanlış olur. Bu geniş coğrafyada (biraz abartılı
bir deyişle) “sincapların ağaçlardan inmeden ülkenin doğusundan batısına
gidebileceği” 3 bin km uzunluğa yakın ormanlık bölgeler olduğu gibi çöl
olan bölgeler de var. Karasal iklimin hâkim olduğu bölgeler de Hawaii ve
Meksika Körfezine bakan güney kesim gibi her mevsim ılıman tropikal iklimli
eyaletler de.
****
ABD’de
gezebildiğim eyaletlerde “galiba cennet böyle bir yer olmalı” dediğim
yerler çok oldu.
Amerika’nın
orta kuzey bölgesinde yer alan Indiana, Ohio, Kentucy, İllinois gibi
eyaletler zengin yeşil bitki örtüsü ile kaplı. Şehirler bir kareli defteri
andıran imar düzeni, yatay mimarinin en güzel örneklerinin yer aldığı yerleşim
yerleri ile dikkat çekiyor. Yerleşim yerlerinin içinde oluşturulan göletler ve
sitelerin çevresini kuşatan doğal bitki örtüsü orman içinde yaşadığınız hissini
veriyor.
Eyalet
içinde rastgele saptığınız her yol sizi muhteşem ağaçlar ve arasına
serpiştirilmiş güzel ve bakımlı evlerin arasından geçiriyor. Her yer orman
olduğu halde, bölgedeki çimler sürekli biçildiği ve kuru otlar yetişmesine izin
verilmediği için orman yangını yaşanmadığını öğrendik.
Buralarda
huzur ve dinginlik hâkim.
Orta ve
orta altı gelirli insanlar, bizde ancak çok zenginlerin yaşayabildiği, bağımsız,
bahçeli, garajlı evlerde ve sitelerde yaşıyor. Üstelik bu yerleşim yerleri korunaklı
duvarlar ve güvenlik tedbirlerine ihtiyaç duyulmayan güvenli alanlar. Tabii ki sağlık,
eğitim ve her çeşit tüketim ihtiyaçlarının karşılandığı merkezler de var. Yani
buralar “tam da yaşanılacak yerler.”
Bu
muhteşem güzellikler içinde geçim sıkıntısı hissetmeden, refah ve güvenlik
içinde yaşayanları görünce güzel ülkemin insanları adına üzülüyoruz. Ve “bizler
neden böyle yaşayamıyoruz?” diye hayıflanıyoruz.
Bu
sakin hayatı canlandıran kültür- sanat faaliyetleri yanında, meraklılarına kumardan
at ve araba yarışlarına kadar çeşitli eğlence sektörü de hizmet veriyor.
************************************
Las Vegas
ABD’de New
York, Chicago ve Las Vegas gibi metropollerde hayat küçük şehirlerden çok
farklı. Modern mimarinin göklere uzanan kudretli elini hissettiğimiz, paranın
ve teknolojinin göz boyayan ışıltılı yapılarının yer aldığı metropollerde hayat
hızlı ve hareketli.
Mesela Las
Vegas bir çöl üzerine kurulmuş kumarhaneleri ve eğlence merkezleri ile
meşhur bir kent. Buraya Amerikalılar ülkenin dört bir yanından genellikle kumar
oynamak ve eğlenmek için geliyor. Bu sektörü canlı tutmak için, diğer
metropollere göre, uçak biletleri ve otel fiyatları daha uygun tutuluyor.
Burada büyük
otellerin oda sayıları 2 binli, 4 binli rakamlarla ifade ediliyor. Her
otelin zemin katında binlerce kumar makinesi çalışıyor. Bu makinelerde dönen
parayı tasavvur etmek bile güç. Her otelin içinde ücreti 100 dolardan başlayan
çok nitelikli konser, tiyatro vd gösterilerin yapıldığı salonlar mevcut.
Las
Vegas’ın da içinde bulunduğu Nevada eyaleti Amerika Birleşik
Devletleri’nde kumarın ve fuhuşun yasal olduğu tek eyalet imiş. Caddelerde
revü kızları kıyafetindeki yarı çıplak genç kadınlar ve sık sık duyduğumuz esrar
kokusu bu hayatın birer parçası gibi.
Las
Vegas’ın, bizim gibi, böyle bir hayata
uzak insanları kendine çekebilen
özellikleri de var. Burada oteller ve eğlence merkezleri genellikle
dünyanın ünlü mimari eserlerinden ilham alınarak tasarlanmış. Şehirde Venedik,
Paris, New York, Roma gibi kentlerin sembol binalarının, sokak ve
meydanlarının benzerlerini yapmışlar. Eyfel Kulesi, Venedik su kanalları,
Paris sokakları, Roma’daki Panteon, New York gökdelenleri karşınıza
çıkıyor. İtalya’daki Aşk Çeşmesinin, ünlü heykellerin, New York’taki
Özgürlük Anıtı’nın benzerlerini de görebiliyorsunuz.
Şehrin, özellikle de
otellerin sıralandığı The Strip/
Şerit denilen caddenin, gece manzarası ışıl ışıl ve gündüzden daha da
etkileyici. Geceleri caddeler çok hareketli hale geliyor. Caddede giderken bir
otelin önündeki dev bir havuzda su fıskiyeleri ve ışıkla yapılan muhteşem bir
gösteriye, biraz ilerleyince yanardağ patlaması temalı başka bir gösteriye
şahit oluyorsunuz.
Fakat bu
gibi metropollerde daha fazla görünen, diğer şehirlerin merkezlerinde de gördüğümüz
sokaklarda yaşayan evsizler yaman bir çelişki. Bu evsizler (homeless)
için bir çözüm üretilememiş olmasına şaşıyoruz.
ABD’de
yaşayan dostlarımız, “ülkede bir işsizlik sorunu olmadığını, isteyen
herkesin çalışma imkânı bulunduğunu, evsizlerin böyle yaşamasının kendi
tercihlerinin sonucu olduğunu” söylüyorlar.
************************************
ABD’nin Zenginliği
ABD yüzölçümü Türkiye’nin 12 katı kadar. Fakat ABD nüfusu yaklaşık 330 milyon. Yani Türkiye
nüfusunun sadece 3,95 katı. Bu bakımdan nüfus yoğunluğu düşük.
(Kilometrekare başına ABD’de 33,6 kişi, Türkiye’de 110 kişi yaşıyor.)
Dünya nüfusunun yüzde 4,16’sını teşkil eden Amerikalılar dünyanın toplam
servetinin yaklaşık yüzde 30’una sahipler. Bu müthiş zenginliğin kaynağı sadece kendi üretim gücü değil, emperyal
bir devlet olan ABD’nin dünya kaynaklarını da sömürmesidir.
Ancak kendi
ülkelerinde, zenginliğin yanında, uygarlık
adına ortaya koyduklarına imrenmemek
mümkün değil.
Amerikalılar
çevre ve tabiata saygılılar, güvenli ve medeni şehirler yaratmışlar, güvenilir
bir devlet mekanizması oluşturmuşlar. Çok farklı milletlerden gelmiş insanların
bir arada huzur içinde yaşamasını sağlayacak bir sistem kurmuşlar.
Elbette
ABD’de her şey mükemmel değil, her sistem gibi eleştirilecek ve aksayan birçok
yönleri vardır. Ancak kendi ülkelerinden çeşitli sebeplerle kaçan insanların en
çok yaşamak istediği ülkelerden biri olmuşlar.
Çünkü
iyi işleyen bir adalet mekanizması var. Dünyanın en iyi
üniversitelerine sahipler. Büyük sanatçıları, en büyük bilim insanlarını
yetiştirebiliyorlar. En yüksek teknolojileri üreten şirketleri var.
ABD’nin
kendi içinde zaafları var. Fakat askeri gücü bir yana sadece bu özellikleri
bile daha uzunca bir süre dünyanın bir numarası olabilmelerini sağlayabilir.