Bir Türk Aydınının Ardından

94

Türk kendi özyurdunda bile garip olduğu için ölümü de bir garibin ölümü gibi oluyor.

Bilmem tanıyormusunuz ama bütün ömrünü Türklüğe hizmet ederek geçirmiş bir Türk aydını olan Necdet Sevinç sonsuzluğa göç etti. Niçin “bilmem tanıyormusunuz” diye sordun derseniz, çünkü birçoğunuzun onu tanımadığını biliyorum.

Arkasından çok anlamlı yazılar yazıldı ve sözler söylendi. Ben Necdet Sevinç’i kaybedişimize başka bir açıdan bakmak istiyorum.

Necdet Sevinç; fikrini ve kalemini satmamış gerçek bir Türk aydını idi.

Türkiye’de bu tip bir aydın olunca; hayatınız çile içinde ve büyük ihtimalle hapis yüzü görmüş bir şekilde; maddi ve manevi mağduriyetlerle geçiyor demektir.

Hadi bunlara katlandık diyelim. Göreceğiniz en büyük ceza ise fikirlerinizin milletinizle buluşmasının engellenmesi olacaktır. Zaten yaşadığınız dönemde üç beş tane mücadeleci Türk aydını olur. Buna bir de sesinizin toplumca duyulması engellenince, karalar bağlamış gibi olursunuz. İşte Necdet Sevinç’in başına da bu gelmiştir. Çok değerli çalışmaları yeterince Türk milleti ile buluşamamıştır.

Halbuki Necdet Sevinç; misyonerlik, Osmanlı – Türk Devletinin yükselişi ve çöküşü, milli mücadele ve o dönemdeki etnik ihanet ve daha bir çok konu ile aklımızı ve gözümüzü açmayı başarmış bir Türk aydınıdır. Ama malum odaklar ve Türkiye’li bile olamayan medya; ne kadar kürtçü, bölücü, ermenici, AB’ci, ABD’ci, rusçu, almancı, yahudici, çinçi, arapçı bir çok haysiyetsiz adamı cilalarken, Necdet Sevinç gibi bir adamı hem de Türk milleti ve devleti  sırat köprüsünden geçerken, perde arkasında bırakmayı başarmıştır.

Necdet Sevinç ve onun gibilerinin hak ettiği değeri bulamadıkları ikinci taraf ise Türk milliyetçiliği cenahıdır. Necdet Sevinç’in; cenazesine katılmak veya arkasından methiyeler düzmek ona ve onun gibilere sahip çıkıldığı anlamına gelmez.

Maalesef Türk milliyetçileri; ne yapıp ne yapmadığının farkında değildir. Ne yazık ki; Türk Milletinin, ruhsal genetiğindeki iflah olmaz hastalıklar günümüzün Türk milliyetçilerini sarıp sarmalamıştır. Şöyle bir aynaya bakma zamanı çoktan gelip de geçmektedir. Organize olamayan ve içinde çıkan aydın vasfını taşıyan değerlerini koruyup kollamayan vefasız bir fikir hareketi; varlığını devam ettiremez.

Bu nedenle Türk milliyetçileri; bir an önce dünyevi ve nefsi arızalardan arınmalı, organize olmalı ve değerlerini sağlıklarında iyi yaşatmalı ve korumalıdır. Sadece çile vaad etmekle bu işler yürümez. Sonra yükü taşıyacak adam kalmaz. Bunu yapamazlarsa tarih onları da diğerlerinde olduğu gibi yargılayacak ve hükmünü verecektir.

Şahsiyetli bir Türk aydını olan Necdet Sevinç’in arkasından bana göre en anlamlı değerlendirmeyi yapanlardan biri de Yeniçağ Gazetesinden Yavuz Selim Demirağ idi. “Sağlığında kadrini, kıymetini bilmeyenlerin tabutu önünde fotoğraf karesine girebilme gayretleri mideme ok gibi saplandı. İmamın çağrısına “Helal Olsun” diye tiz sesleriyle cevap verenlerle aynı safta olmayı yediremedim kendime. Bırakınız hastane ziyaretini, birkaç dakikalık telefonla hatır sormayı, bir bayram tebriğini bile Necdet Sevinç’e çok gören riya yüklü bedenlere omuzlarım değsin istemedim…” diye çok gerçekçi bir tasvirde bulundu. Türk Milleti de zaten bu durumu çok net görüyor. Fikriyatın güçlülüğüne rağmen uygulamadaki samimiyetsizlik, vefasızlık ve ilkesizlik, Türk milliyetçilerinin ülke üzerindeki etkisini her geçen gün azaltıyor. Kızabilirsiniz ama Necdet Sevinç’in ölümü bana bir kez daha bunları düşündürttü.

Eğer Necdet Sevinç, fikirlerini bu toplumun tümüne arzu edilen şekilde nakledebilseydi; Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan ermeni gençliğine “Karabağı biz aldık Ağrı’yı size bıraktık” diye seslenemez veya seslense bile Türk milleti ayağa kalkar, Sarkisyan’a diz çöktürürdü. Neredeyse anamıza küfretseler arkamızı dönüp yürüyecek hale gelmezdik.

Adana’da kendini asarak intihar eden kaynak ustasının merdiven korkuluklarına bağladığı ipte sallanan cesedinin kaldırılışını, plastik sandalye taşıyarak yanlarında getirdikleri kola ve içi soğuk su dolu termoslarla aval aval sanki bir eğlence varmışçasına seyreden halk, Necdet Sevinç ve onun gibi Türk aydınlarının çerçevesini çizdiği Türk halkı asla olamaz. Biliyorum ki; onlar Necdet Sevinç’i ve onun gibi Türk aydınlarını hiç okumadılar ve dinlemediler. Aksi olsaydı bu hal içinde olmazlardı. Onun için Necdet Sevinç ve onun gibilerinin değeri Türk milleti açısından çok büyüktür.

Türk toplumunda Necdet Sevinç ve onun gibiler gerektiği gibi etkili olsaydı veya biz onları etkili hale getirebilseydik bunlar böyle olmazdı. Gidin sorun bakalım her yüz kişiden kaçı Necdet Sevinç’i tanıyor? Bu sorunun cevabı emin olun ki, hepimizi çok üzer.

Necdet Sevinç ve onun gibiler belki millet ve devlet varlığı açısından çok önemli değildir. Ancak, Necdet Sevinç gibi düşünenlerin durumu Türk milleti ile devletinin gittiği nokta açısından çok önemlidir.

Necdet Sevinç’e bu düşüncelerin altında bir kez daha rahmet, ailesine ve onun gibi düşünüp ve yaşayanlara başsağlığı diliyor ve kendini Türk milletine sevdalı olarak görenleri de öz eleştiri yapmaya davet ediyorum.