Bir Nebze İnsan (6)

102

     İnsan, yaşayış
vaziyetince / yaşayış durumu bakımından,

     Bir dağdan kopup
sel içine düşen veya yüksek bir apartmandan düşüp

     Yuvarlanan bir
şahıs gibidir.

     Evet, hayat
apartmanı yıkılıyor. Ömür tayyaresi / uçağı şimşek gibi geçiyor.

     Zaman da sel
dolaplarını sür’atle / hızlıca çalıştırıyor.

     Arz / dünya
sefinesi / gemisi de sür’atle / çabuk bir şekilde giderken

     “Bulutların geçişi gibi geçip
gitmektedirler.” (Neml suresi: 88)

     Meal ve
anlamındaki ayetini okuyor.

     Sefine-i arz /
dünya gemisi sür’atle / hızlı bir şekilde yürürken,

     Dünyanın
gayrimeşru / meşru, dinî ve dinsel olmayan lezzetlerine uzatılan ellere

     Zehirli dikenlerin
batacağı düşünülsün.

     Binaenaleyh /
bundan dolayı, o zehirli dünya oklarına bakıp, el uzatma.

     Firakın /
ayrılığın elemi / maddî-mânevî dert ve üzüntüsü, telâki / kavuşma lezzetinden
ağırdır.

x

     Ey nefs-i emmarem!
/ Ey kötü ve günah işleri yapmamı emreden nefsim!

     Sana tâbi / sana
boyun eğici ve uyucu değilim.

     Sen istediğin şeye
ibadet et. İstediğin şeyin peşine düş.

     Ben, ancak ve
ancak beni yaratıp şems / güneş ve kamer / ay ve arzı / dünyayı

     Bana musahhar eden
/ bana boyun eğdiren;

     Her şeyi bir
maksada uygun, hikmetle yaratan Hakîm, benzersiz bir şekilde yaratan Fâtır

     Ve  sonsuz büyüklük sahibi, yani Zülcelâl olan
Allah’a abd ve kul olurum.

     Ve keza / aynı
şekilde, Cenab-ı Hakkın beni;

     Ezelî ilmi ile,
kâinatta olmuş ve olacak bütün şeylerin varlık ve yokluğunu,

     Geçmiş ve
geleceğini bilmesi demek olan Kader’in;

     Muhit / çevre ve
yöresinde uçan; ömür tayyaresine / uçağına bindiren

     Veya beni; hayat
dağları arasında açılan uhdud / vadi, geçit ve tünellerinden

     Şimşekvari /
şimşek gibi geçen zamanın şimendiferine / trenine bindirerek;

     Ebedülâbâd /
ebedlerin ebedi ve sonsuzluk memleketinin iskelesi hükmünde olan

     Kabir tünelinin
kapısına sevk edip yönelten;

     Dünyanın Rahman’ı,
âhiretin Rahîm’i

     Ve her şeyin
Hâlık’ı / Yaratıcısı olan

     Allah’tan medet ve
yardım istiyorum.

     Ve keza / yine
hiçbir şeyi dualarıma, istigaselerime / yardım istemelerime

     Ve niyazlarıma / yalvarıp
yakarmalarıma hedef ittihaz etmem / hedef edinmem.

     Ancak arz küresini
/ dünyayı harekete getiren, felek çarklarını durdurmaya

     Ve şems / güneş ve
kamerin / ayın yerleştirilmesiyle

     Zamanın hareketini
teskin ettirmeye / sakinleştirmeye, yatıştırmaya

     Ve vücudun
şahikalarından / zirve ve doruklarından yuvarlanıp gelen

     Şu dünyayı sakin
kılmaya kadir olan

     Kudreti nihayetsiz
celâl sahibi Rabbe dualarımı, niyazlarımı arz ve takdim ediyorum.

     Çünkü, her şeyle
alâkadar âmâl / emeller ve makasıdım / maksat ve gayelerim vardır.

     Ve keza / yine,
kalbime vaki / gelmiş olan en ince, en gizli hatıraları işittiği

     Ve kalbimin müyûl
/ meyil, yönelim ve emellerimi tatmin ettiği / karşıladığı gibi,

     Akıl ve hayalimin
de temenni ettikleri / isteyip, arzuladıkları ebedî saadeti ve mutluluğu

     Vermeye kadir /
güç ve kuvvet sahibi olan Zat-ı Akdes’in /

     Her türlü kusur ve
noksandan uzak ve pak olan; en mukaddes, en kutsal zât;

     Yani Allah’tan
maada / Allah’tan başka kimseye

     İbadet ve kulluk
etmiyorum.

Önceki İçerikMazide Kalan Türkiye-5-
Sonraki İçerikKörfez’den Taşınacağız!
Avatar photo
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.