Bir Millet Ahlâkını Toptan Kaybeder mi?

208

Çocuklarımızı yetiştirirken sağlıklı ortam talep ediyoruz. Parazitler olmayacak. Hava ve su temiz olacak. Kendi yaşadığımız ortam için de benzer taleplerimiz var. Fakat çocuklar her zaman daha önemli. Çünkü onları kendimizin devamı, bizi ölümsüzleştirenler diye görürüz. Kötülüğün onların başına gelmesindense bizim başımıza gelmesi evladır.

Şimdi soralım: Çocuklarımızın yetiştiği ahlâk ortamı temiz mi? Sağlıklı mı? Apış arasına sıkıştırılan ahlâktan değil, insan fıtratındaki ahlâk anlayışından bahsediyorum. Özü ile sözü bir olmak. Dürüstlük. Yalan söylememek. Çalmamak. Güvenilir bir insan olmak. Allah’ın bildiğini kuldan gizlememekten, gizlemek zorunda kalacağınız şeylerden kaçınmaktan söz ediyorum.

Çevre temiz mi?

Çevreciler, ne dersiniz? Bizim çocuklarımıza ve gençlerimize sunduğumuz ahlâk çevresi temiz mi? Ahlâk çevresinin temizliği; toprak, su, mekân, ses çevresinin temizliğinden daha mı az önemli? Çevremizdeki maddenin kirliliği tehlikeli ve sakıncalı da ahlâkın kirliliği bunların yanında ikinci derecede midir?

Maddenin kirliliğini temizlersiniz. Sosyal ahlâkın kirliğini de temizleyebilirsiniz. Geri dönülmez noktaya gelene kadar. Nedir geri dönülmez nokta? Toplumun, sosyal ahlâksızlığı artık ahlâksızlık kabul etmediği çürüme düzeyidir. Belki o noktaya kadar ahlâksızlık yapmak tehlikeliydi. O noktadan sonra ahlâksızlığa ahlâksızlık demek tehlikelidir.

Mesela toplum, bütün siyasetçilerin yalan söylediğine, hepsinin yolsuzluk yaptığına inanmaya başlarsa. İnanmanın ötesinde, her gün böyle olduklarını görürse. En vahimi, “Siyaset böyledir. Herkes yapıyor. Çalıyor ama çalışıyor. Yalancı ama bizden.” diye düşünmeye başlarsa… Bizim bir siyasimiz, hâlen televizyon ekranlarında kudret mevkilerinin yakınlarında görmeye devam ettiğimiz bir siyasimiz, “Dünyanın hiçbir yerinde siyasetçinin seçimden önce söylediği ile seçimden sonra söyleyip yaptığı aynı olamaz.” demişti. Ya toplum bu düşünceyi de benimseyip normal sayarsa…

Siyaset ve ticaret

Mesela toplum, ticarette ve iş hayatında yalan söylemenin, hile yapmanın, insanları kandırmanın normal olduğuna; bütün iş insanlarının bu ahlâksızlıkları yaptıklarına, aksi takdirde başarılı olamayacağına inanmaya başlarsa! Bir büyüğümüzün, “Zenginse çaldığındandır. Fakirse çalmayı bilmediğindendir.” vecizesini hatırlıyorum. Kim olduğunu siz arayıp bulun. Bu anlayış yerleşirse… Hırsızların genel savunması, “Ama herkes çalıyor.”dur. İnanmazsanız hırsızlık masasından bir polise veya bir ceza hâkimine, avukatına sorun. Hırsız buna inanır. Ya toplum da buna inanmaya başlarsa!..

Mesela toplum, adaletin haklıdan değil, güçlüden yana olduğuna inanmaya başlarsa. Hatta parayı verenin mahkemede de düdüğünü çaldığına inanmaya başlarsa… Bir ülke için, “Davalar açık arttırmaya dönüştü.” diye yazıldığını hatırlıyorum. Açık rüşvet arttırmasına veya açık siyasi güç bilek güreşine… Ve bu kanıksanırsa.  Artık o mahkeme, mahkeme midir? O hâkim hâkim midir? O devlet, devlet midir?

Okullarda öğrenciler için kopyanın, öğretim üyeleri için intihalin olağanlığına; hatta imrenilecek bir marifet, hayatın normal seyri olduğuna inanılmaya başlanırsa? O diplomalar diploma mıdır? O üniversite, üniversite midir?

Daha önce de sormuştum: Kopya ile mezun olmuş bir doktora ameliyat olmak ister misiniz? İstemezsiniz herhâlde. Peki, intihalle profesör olmuşsa? Eh, profesörse olabilir herhâlde!

Batışın başladığı nokta

On yıllar önceydi, bir ülkede (adı lazım değil) bir mesleğin (adı lazım değil) mensupları arasında en dürüstün seçilip ödüllendirilmesi için bir gazete yarışma açtı. Fakat adayların gerçekten ahlâklı olduklarını garantiye almak için bir de anonim ihbar hattı verdi… Sonunda, yüzlerce adayın hepsinin aslında sosyal ahlâktan yoksun olduğu, sağlam ihbarlarla ortaya çıkmış ve yarışma, açıkça bu gerekçeyle iptal edilmiş.

Makamlara kopyayla, intihalle, torpille gelinebilir. Dünyanın her yerinde olur. Fakat çoğu toplum bunları bulur, basın bunlara işaret eder ve bunlar hızla topluma zarar verebilecekleri yerlerden uzaklaştırılır. Fakat bir nokta vardır ki o nokta geçildiğinde artık hırsızlar, sahtekârlar, kişiliksizler uzaklaştırılamaz. Tam tersine, hırsız olmayanlar, dürüstler, şahsiyet sahipleri ahlâksızların hışmına uğrar. Buna kimse ses çıkarmamaya, bunu kanıksamaya, olağan görmeye başlar.

O noktadan sonra ahlâksız değil, ahlâksıza ahlâksız diyen cezalandırılır.

İşte kritik nokta odur. İşte ülkenin batışı seçtiği nokta o noktadır. İntihar ettiği nokta o noktadır. https://millidusunce.com/bir-millet-ahlakini-toptan-kaybeder-mi/

Önceki İçerikEn Güzel Ücret
Sonraki İçerikKimlik siyaseti ve Bıçak Sırtı Bir Yarış
İskender Öksüz
İskender Öksüz 14 Eylül 1945 tarihinde İzmir'de dünyaya gelmiştir. 1966 yılında Ege Üniversitesi Kimya-Fizik Bölümü'nde lisans eğitimini tamamlamıştır. Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumunun yurtdışı bursuyla ABD'de Yale Üniversitesi'ne kabul edilmiş, burada, Oktay Sinanoğlu'nun danışmanlığında, 1968'de yüksek lisansını 1969'da da doktora derecesini almıştır. İskender Öksüz 1968-1979 yılları arasında; Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde bölüm başkanlığı, rektör yardımcılığı ve rektör vekilliği görevlerinde bulunmuştur. Yine aynı yıllarda senato üyeliği (ADMMA), Türkiye Atom Enerji Komisyonu 7. Dönem üyeliği, Atom enerjisi konusunda bakan danışmanlığı ve Töre-Devlet Yayınevi yöneticiliği yapmıştır. Öksüz, 1981-1987 yılları arasında, Suudi Arabistan'da bulunan University of Petroleum and Minerals'da akademik ve idari görevler, bilgisayar destekli öğretim koordinatörü, yeni öğretim üyesi seçimi ve terfi komitesi üyeliği yapmıştır. 1987 yılından itibaren sağlık, bilişim ve eğitim sektörlerinde çeşitli firmalarda üst düzey yöneticilik yapan Öksüz, çeşitli şirketlerde yönetim kurulu üyeliği, genel müdürlük ve holding genel koordinatörlüğü yaptı. İskender Öksüz 2012 yılında Gazi Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümünden emekli oldu. Otuzun üstünde bilimsel yayını yedi yüzün üzerinde atıfı bulunan Öksüz, KÜBİTEM (Kültür, Bilim ve Teknik Merkezi) kuruculuğu, Türk Ocağı Hars Heyeti ve Yönetim Kurulu üyeliği, Millî Düşünce Merkezi Yönetim Kurulu üyeliği; Töre, Devlet, Bozkurt, Türk Yurdu dergilerinde makale ve başka yazıları yayımladı. Üniversiteler de dâhil olmak üzere çeşitli platformlarda konferans, söyleşi ve röportajlarda bulundu.[5][6] Ayrıca Son Havadis, Yeni Ufuk ve Ayyıldız gazetelerinde köşe yazarlığı yaptı. Karar gazetesinde köşe yazarlığına devam etmektedir. İskender Öksüz, 5 Mayıs 2021 tarihinde vefat eden ünlü romancı Emine Işınsu ile evliydi. Eserleri[7] Millet ve Milliyetçilik Bilim, Din ve Türkçülük Alt Akıl: Aptallar ve Diktatörler Türk Milliyetçiliği Fikir Sistemi Türk'üm Özür Dilerim Niçin Geri Kaldık? Çin Dünyayı Ele Mi Geçiriyor? (Konuralp Ercilasun ile birlikte)