(Zaman Algılaması isimli makalemin geçirdiği yayın yolculuğunu başka yazarların yaşamaması dileğiyle ve ibret olması ümidiyle yazıyorum).
SGK İstanbul İl Müdür Yardımcılığı görevini yürütmekteyken görevden alınmam sonucu bir odada boş boş oturmaya başlamıştım. Gün içinde zaman zaman, benim gibi görevden alınan, yan odalardaki diğer arkadaşlarla çay kahve içip sohbet ediyorduk.
Ancak; bir gün, iki gün derken boş durmak sıkıcı hale gelmeye başladı ve ben kitap okumaya karar verdim. Öteden beri psikolojiye ilgi duymam nedeniyle, Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu’nun “İnsan ve Davranışı” isimli kitabını okumaya başladım. Fakat, ALGI bahsini bitirdiğimde bir şey dikkatimi çekti: Zaman Algılaması yazılmamıştı. Bu konuyu ilginç bularak okuma ihtiyacı hissettim. Acaba zamanı nasıl algılıyorduk? İnternette “zaman algılaması” başlığı ile arama yapmaya başladım fakat araştırma niteliği taşımayan çok az sayıda yazı gördüm. “Time Perception” başlığı ile arama yaptığımdaysa çok sayıda bilimsel çalışmaya ulaştım. Bu duruma biraz üzüldüm ve “ülkemizde bilim adamları niye böyle konularda araştırma yapmıyorlar” diye hayıflandım.
Konuyla ilgili bir makale yazmaya ve daha önce bazı makalelerimi yayınlamış olan dergilerden birinde yayınlatmaya karar verdim. Araştırdıkça ve konu üzerinde düşündükçe, o zamana kadar hiç ummadığım sonuçlara ulaşmaya başlamıştım. Çalışmamın çok farklı, ilginç ve yeni olduğunu düşünerek İngilizce olarak yazmaya karar verdim. Yazdığım “Time Perception” başlıklı makaleyi uluslararası saygın psikoloji dergilerine gönderdim. Hepsinden gelen cevap aynıydı: “Çalışmanız ilginç ancak dili bilimsel değil ve İngilizceniz yetersiz. Bu makaleyi ana dili İngilizce olan birine yeniden yazdırın.”
Bunun üzerine Türkçesini yayınlatmak istedim. Bu defa başka bir engel önüme çıktı: Görsel materyal. Saygın bir bilimsel derginin yayın kurulu üyesi çalışmamı okumuş ve “görsel materyal içermediği için yayınlanması uygun değil” sonucuna ulaşmıştı. Oysa çalışma “Teorik Psikoloji” ile ilgiliydi ve makaledeki “Kesişim Deneyi” bu güne kadar dünyada hiç yapılmamış olan bir “Düşünce Deneyi” idi, üstelik makalede bu çalışmanın teorik bir çalışma olduğu da belirtiliyordu (teorik psikoloji ve düşünce deneylerinin ne olduğu konusunu internetten araştırabilirsiniz).
Yapılacak tek şey makaleyi genişleterek kitap haline getirmek ve yayınlatmaktı. Ben de öyle yaptım ve ZAMANI ALGILAMAK VE YÖNETMEK isimli kitabım IQ Yayınlarından çıktı. Ayrıca; Time Perception makalesini Türkiye’de yaşayan bir İngilize tashih ettirdim. Bu makale şu ana kadar yaklaşık 30.000 kişiye e-mail yoluyla ulaştı ve birkaç internet sitesinde yayınlandı. Türkçesi ise hakemli bir dergi olan Türkbilim’de (16. sayı) yer aldı ve özellikle yabancı bilim adamlarından çok olumlu tepkiler geldi. Bunlardan birkaçının kısa tercümesi şöyle:
“Dr. Gunaydin;
Gerçekten harika ve yaratıcı bir çalışma. Bu konseptin beyin yıkama sürecinde de geçerli olduğunu düşünüyorum. Eğer ilgilenirseniz sizinle birlikte yeni bir model geliştirebiliriz. Düşünceleriniz bu konu üzerinde yapılacak gelecek çalışmalar için çok değerli. Saygılar.
Sayın Dr. Gunaydin;
Bir kişinin zaman algılaması konusuna bu şekilde katkı sağlamış olması çok önemli. Sizi kutlarız. Biz de zaman konusunda çalışıyoruz ve ilgileneceğinizi umduğumuz makalelerimizi gönderiyoruz. En iyi dileklerle.
Merhaba,
… Çalışmanızı beğendim. Özellikle koşullamayı bilişsel süreçlerle ilişkilendirme tarzınız çok ilgimi çekti. Böyle bir şeyi çok az kişi yapabilir ve bu çalışma 50 yıldan fazla süren hayvan deneylerinin bilişsel çalışmaların seline kapılıp gitmesini önlemesi açısından önemli… Çalışmanızı bana gönderdiğiniz için teşekkürler.
Sevgili Hasan GÜNAYDIN,
Çalışmanız oldukça ilgi çekti. Sizi kutlarım. Önemli olan Türk Bilim Adamlarımızın en az batılı bilim adamları kadar bilimsel çalışmalarını desteklemek ve bütün bilim dünyasına katabilmektir…”
Bu çalışmanın Türkçesini http://turkbilder.net sitesinden okuyabilirsiniz. İngilizcesine de Neurophisics+, Evolutionary Psychology gibi facebook adreslerinden ulaşabilirsiniz.