Kilisli bir maruf aileden idi merhum Avukat Abdullah Mazhar Baytaz. Nakşibendi ekolüne mensup Şıh Efendi’nin sülalesinden geliyordu. Nitekim mezarı da Şıh Efendi Külliyesindedir. Cenaze namazı da külliyenin bitişiğindeki Çekmeceli Camii’nde kılınmıştır (29 Nisan 2011). İstanbul’daki Yazıhanesi Sultanahmet’te eski Adliye Sarayı’nın çaprazında Divanyolu Caddesi üzerindeki no 157 Erçevik İş Hanında no 107’de birinci kattaydı.
Buraya ne zaman giderseniz bir hukuk mahvili, bir edebiyat mektebi, bir yurt severler sohbet meclisi gibiydi. Herkes kendi kabiliyetine göre istifade edecek bir şey bulurdu. Para pul en son konu bile değildi, hiç konuşulmazdı. Avukat Abdullah Mazhar Baytaz mağdurları ve mazlum insanları nerede ise kendi arar bulur, onların avukatlığını üslenirdi. Özellikle 1968 talebe hareketlerinin son safhada olduğu dönemde gözaltına alınan, emniyette bekletilen, tutuklanan üniversite talebelerinin fahri avukatıydı. Alpaslan Türkeş’in de yakın dostu idi. Kendisini de ben bu vesileyle tanımıştım zaten. Hele benim Kilisli olduğumu, kimlere mensup bulunduğumu öğrenince daha sıcak ve samimi sohbetlerimiz oldu yazıhanesinde. Ancak ben Ankara’ya taşınıp TRT’ye geçince adeta bir ara verdik sohbetlere. Tam 32 yıl kaldım Başkent’te.
Hukuk Değer, Hukukçular Kıymet
Buna rağmen zaman zaman zaman zaman her İstanbul’a geldiğimde mutlaka Sultanahmet’e iner, Avukat Abdullah Mazhar Baytaz Ağabeye uğrardım. Yanında da Kilis’in yine maruf ailelerinden ve eski milletvekilimiz şair, Buğday Venüsü adında şiir kitabı yayınlanan eczacı Orhan Tokuz (1927-2008) bulunurdu. Sohbet sonrası bizi ilk götüreceği yer ise, Sirkeci’den ayrılan Fatih’teki Çolak Mehmet’in Kebapçı Dükkânıydı, adeta ziyafet çekerdi. İstanbul’da Kilisli avukatlardan, Necip Fazıl Kısakürek’in yayınladığı Büyükdoğu’nun Yazıişleri Müdürü Yazar ve Avukat Hüseyin Rahmi Yananlı Ağabey rahmetli ile de görüşür, sohbet ederdim. Hüseyin Rahmi Yananlı’nın da bende nasibi çoktur doğrusu. Kilis Orta Mektebinde iken bile her yaz sılay-ı rahim eylediği köyü Tılhabeş’ten sonra gelir, Kilis Emirgan Çay Bahçesinde saatlerce birlikte olur, yurt ve dünya meselelerini konuşurduk. Avukat Hüseyin Rahmi Yananlı’nın çok sayıda 40 yakın eseri sadeleştirdi ve yayınladı. Kıymetli Mustafa Kirençci’nin Büyüyen Ay Yayınevi Kilisli Muallim Rıfıt Bilge, Türkçü Necip Asım gibi, bir başka Kilisli fikir adamı Hüseyin Rahmi Yananlı’nın neredeyse bütün eserlerini neşretti. Birkaç örnek vermek gerekirse Varlığın Sevinci, Noktanın Sırrı, Prof. Lombus’un Maceraları, Bir Fikir Savaşçısının Romanı, Hakikat ve İnsan, Allah Vardır ve Birdir, Damla ve Deniz, Ariflerin Dili eserlerinden bazıları.
Bir başka Kilisli avukat ise Şair yanı da olan, şiir kitapları da bulunan Mehmet Erdoğmuş idi. Huzur Ağacı adında bir de yayınlanmış şiir kitabı vardı. Cağaloğlu’na uğrayınca onlara uğramazsam olmazsa olmazdı. Her üç hukukçumuz biri ülkücü, biri muhafazakâr ve biri de liberaldi. Üçü de birbirinden yürekleri güzel insandı.
Aydınlar Ocağımızın Vefası
Rahmetli Abdullah Mazhar Baytaz’ın cenazesi İstanbul Levent Camii’nde kılınmıştı. Kalabalık bir cemaat vardı. Bu vesileyle eşi Suzan hanıma ve oğlu Avukat Süleyman Kürşat Beye taziyelerimi bildirdim. Cenaze daha sonra toprağa verilmek üzere Kilis’e gönderildi. Nurlarda uyusun Abdullah Mazhar Baytaz, mekânı cennet olsun.
Bir Türkçünün, bir ülkücünün oğlunun ismi de söz konusu yıllarda genelde Kürşat olurdu. Abdullah Mazhar Beyin Oğlu da Kürşat idi. Uzun boylu, yakışıklı, kibar, donanımlı ve birikimli bir hukukçuydu. Aydınlar Ocağımızın vaz geçilmeziydi babası gibi. Sadece birkaç defa görüştüm kendisiyle. Zaten Erçevik İşhanındaki Abdullah Mazhar Baytaz’ın yazıhanesini de Bakırköy Kartaltepe Ahu Sokaktaki ofisine taşıdı. Babasının hatıralarına sahip çıktı. Bakırköy bana hep ters gelmiştir. Dolayısıyla Kürşat Baytaz ile fazla görüşemedik ama ortak dostlarımız onu hep hatırlarlardı. Günün birinde vuslata erdi. Gencecikdi. “Her insan ölümü tadacaktır” kutsi emrine uyarak dünyamızdan ayrıldı. Babası gibi nurlarda uyusun. Rabbim ailesine, yakınlarına, dostlarına sağlık ve sabır versin.
Büyük şehirlerde yaşamanın iletişim eksikliğinden mi, imkânsızlıklardan mı, duyarlılıkların törpülenmesinden mi, dünyevileşmenin cazibesinden mi bazen çok ihmalkar oluyoruz, bazen gören kör, duymayan kulak oluyoruz, bazen de bir başkasının ilgilendiği kayıtsızlığıyla rahat rahat zamanın nasıl ömrümüzden çaldığını fark bile etmiyoruz. Sosyal medyada dolaşırken bir de baktım Avukat Süleyman Kürşat Baytaz ile çok şık şık değerlendirme vardı.
Naif, Nazik ve Kibar Bir Hukukçu
Heyecanlandım doğrusu aydın sorumluluğu taşıyan bir Kilisli olarak. Hem de İstanbul Hukuk Fakültesi çift dönemden sınıf arkadaşı(1977) Eskişehir 4.Noteri Selim Ateş. Sağ olsun Hukukçu Selim Ateş, arkadaşını büyük bir vefa göstererek anıyor ve şöyle değerlendiriyordu Aydınlar Ocağı Genel Merkezi internet sitesinde;
“İstanbul’da avukatlık mesleğini icra ederken bürosunda geçirdiği bir kalp krizi sonrasında aramızdan ayrılıp genç denecek bir yaşta ebedi âleme geçiş yapan Avukat Kürşat Baytaz için bir diğer arkadaşı tarafından kaleme alınmış tarifnamesidir Bir dostun, dosttan da öte bir Can’ın Ardından: Avukat Süleyman Kürşat Baytaz! Bir dostun ardından dökülen gözyaşları, yürekleri yakan bir hüzünle dolu. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nin 1977 yılı girişli çiftlerinden, sevgili dostumuz Avukat Süleyman Kürşat Baytaz’ı bir sonbahar günü (23.11.2023 günlerden perşembenin olduğu bir günde) kaybetmenin derin üzüntüsü içindeyiz. Kürşat’ın aramızdan ayrılışı, sadece bir hukukçu değil, aynı zamanda dürüstlüğüyle, saygısıyla, empatisiyle, hoşgörüsüyle, cömertliğiyle, sorumluluk anlayışıyla, sabrıyla, teşekkürleri esirgemeyen tavrıyla, adalet duygusuyla ve tüm insanlarla kurduğu sıcak iletişimiyle bilinen bir dostun kaybıdır, tüm bu vasıflarıyla örnek bir insan olarak hatırlanacak. Kürşat’ın naif tavrı, nazikliği ve kibarlığı, etrafındaki insanlara duyduğu gerçek bir sevginin izlerini taşıyordu. İnsanlar arasında kurduğu köprüler, sadece mesleki başarıları değil, aynı zamanda onun insanlarla kurduğu derin ve anlam dolu ilişkilerin bir yansımasıydı. Dürüstlük, Kürşat’ın temel ilkelerinden biriydi. Her daim doğru yolda ilerlemeyi, etik değerlere sıkı sıkıya bağlı kalmayı amaç edinmişti. Bu özelliği, meslek yaşamında da ona güvenilirliğini kazandırmış, hem müvekkillerine hem de meslektaşlarına ilham kaynağı olmuştu. Saygılı ve hoşgörülü yapısıyla tanınan Kürşat, insanlar arasında köprüler kurma konusunda üstün bir yeteneğe sahipti. Herkesle iletişim kurarken saygı ve hoşgörüyü elden bırakmaz, farklı düşüncelere saygı gösterir ve bu sayede etrafındaki insanlarla güçlü bağlar kurar, birlikte çalıştığı kişiler arasında sevilen bir figür haline gelirdi.
Sabır ve Çözüm Odaklı Tavır
Cömertliği ve sorumluluk anlayışıyla tanınan Süleyman Kürşat Baytaz, elindeki imkânları başkaları için kullanmaktan çekinmezdi. Sadece meslek hayatında değil, çevresindeki insanlara karşı da sorumluluklarını eksiksiz yerine getirirdi. İhtiyacı olanlara yardım elini uzatmaktan çekinmez, toplumsal sorumluluklarını her zaman ön planda tutardı. Sabrı ve teşekkürleri esirgemeyen tavırları, Kürşat Baytaz’ı çevresindeki insanlar için unutulmaz kılan özelliklerden biriydi. Zorlu durumlar karşısında daima sabırlı ve çözüm odaklı bir tutum sergiler, bu tutumuyla çevresine güven verirdi. Ayrıca, yapılan her türlü katkıyı takdir etmekten çekinmeyen bir kişilik yapısı vardı. Adalet duygusu, Kürşat’ın hukukçu kimliğinin vazgeçilmez bir parçasıydı. Adaletin herkes için eşit şekilde işlemesi gerektiğine olan inancı, mesleğine duyduğu saygının bir yansımasıydı. Bu düşünce yapısıyla, adalete olan inancını her zaman ön planda tutar ve mücadelesini kararlılıkla sürdürürdü. Tüm bu özellikleriyle Süleyman Kürşat Baytaz’ın ardında bıraktığı iz, sadece bir avukat, bir meslektaş, bir hukukçu değil, aynı zamanda yaşamı dolu dolu yaşamış, etrafındaki insanlara değer katan biriydi, aynı zamanda dost, bir insan olarak da anılacaktır. Onun ardında bıraktığı iz, dürüstlük, saygı, hoşgörü, cömertlik, sorumluluk, sabır ve adalet gibi değerlerin bir hatırası olacaktır.
Sevgili Kürşat’a Allah’tan rahmet, ailesine ve sevenlerine başsağlığı dileriz. Süleyman Kürşat Baytaz, her daim hatırlanacak ve sevgiyle anılacaktır. Ruhu şad, mekanı cennet olsun, Eşi Serpil Hanıma ve çocuklarına, sevenlerine, sevdiklerine, dostlarına güç ve sabır dilerim. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi 1977/Çift Dönemden arkadaşı Eskişehir 4. Noteri Selim Ateş”
Vefa ve Dünyevileşme
Sağ olsun Hukukçu Selim Ateş, arkadaşını büyük bir vefa göstererek anıyor ve böyle değerlendiriyordu Aydınlar Ocağı Genel Merkezi internet sitesinde; insanların vefalı dostları olması ne kadar şık bir gelişme. Çünkü her gün azalan bir özellik bu. Oysa bu özelliğin azalması değil, artması ve çoğalması gerekiyor. Çünkü insanlarda aşırı bir dünyevileşme, bitmek tükenmek bilmeyen bir hırs ve şehvet var. Peki ne olacak? İnsana yatırımdır bunun ilacı. Aynı Abdullah Mazhar Baytaz’da olduğu gibi. Onun oğlu Süleyman Kürşat Baytaz’da bulunduğu gibi.
Kıymetiniz nerede bulunursanız bulunsun birilerini bunun farkında, farkı fark edebiliyor. Dilerim bu tür insanlarımızın, kıymetlerimizin ve değerlerimizin sayısı artar. Baytaz Ailesine de bu vesileyle yeniden taziyelerimi bildiririm. Be Biz Kilisliyiz bizde adam çoktur!