Bildirilmeyen Kovid-19 Ölümleri

59

Gerçekten, resmî rakamlardakinden fazla Kovid-19 ölümü
var. Önceki yılların defin rakamlarıyla bu yılınki karşılaştırılınca bu sonuç
çıkıyor. 

Bu doğru mu? Doğru. Kastî mi? Büyük çapta hayır. 

Ölüm sebebi Kovid-19 ‘dur demek için hastanın
hastaneye başvurması, testinin pozitif çıkması ve hayatını muhtemelen hastanede
kaybetmesi gerekiyor. Bu metotla salgından öldü denilen hastaların neredeyse
 yüzde 100’ü gerçekten salgından ölmüştür.  Fakat bunlar, salgından
ölenlerin tamamı mı? Hayır. Kabaca yarısı. 

Yalancı Negatifler

Tıpta bir şey var mı diye test yaptığınızda iki hata
mümkündür. Ya olmayan bir şeye var deyip yanılırsınız… Buna yalancı pozitif
denir. Yahut da olan bir şeyde yoktur sonucunu alırsınız. Bu da yalancı
negatiftir. Kovid-19 testlerinde yalancı negatif çok. Öyle görünüyor ki numune
alıştan kaynaklanan hata daha büyük. Hastanın boğazından, burnundan,
balgamından ve ender hallerde akciğerinden numune alınıyor. Nasıl alınırsa
alınsın, eğer virüs varsa, numunenin yeterli sayıda virüsü yakalaması lazım.
Amerikan Tıp Cemiyeti’nin bir yayınında, en fazla başvurulan numune alma metodu
burun sürüntüsündeki yalancı negatif %37. Boğaz numunesi daha kötü,  yüzde
68 yalancı negatif veriyor. Bu yüzdendir ki “Yok dediler, sonra bir daha
yaptılar var dediler” şikâyetlerini duyuyoruz. Yine bu sebepten, hastaya
iyileştin demek için birden fazla test yapılıyor. 

Testin kendisinin de yalancı negatifleri var. Fakat
araştırmalar, hatanın çoğunun numune almadan kaynaklandığına işaret
ediyor. 

Yalancı negatiflerden başka sebepler de var. Hayatını
kaybeden bütün hastaların hastaneye müracaat edecekleri sağlam bir varsayım
değil. Bütün dünyada yalnız yaşayan, bakım evlerinde kalan ve oralarda hastalanıp
ölen hastalardan söz ediliyor. 

Her hastanede test yapılmıyor. Belli sayıda test
merkezi var. Numune merkeze gönderilip sonuç gelene kadar hastanın ölümü
halinde ölüm raporuna salgın yazılmayabiliyor. 

Nihayet, salgından ötürü ertelenen tedaviler var. Az
da olsa bu ertelemeler de ölüm sebebi olabilir.

Kastî gizleme? O da şu sebeple mümkün: Özel
hastanelerin Kovid-19 hastalarından ücret almaması! Özel hastane
yöneticisisiniz, hastanızı kaybettiniz. Kovid derseniz para yok, zatürre
derseniz alacaksınız. Bu şartlarda eğiliminiz ne olur?

Dünyada?

Çin’in Wuhan’ından bildirilen rakamlarda bir tuhaflık
gözledik. 13 ve 14 Şubat’ta günlük vaka sayısı, daha önceki en yüksek rakamı
ikiye katladı. Hem de salgın inişe geçmişken. Sonra açıkladılar: Bugüne kadar
test sonuçlarına göre raporluyorduk. Şimdi vaz geçtik. Klinik belirtilere göre
bildiriyoruz.

New Scientist dergisinin 29 Nisan sayısında çıkan bir
incelemede şu olgular bildiriliyor: 24 Avrupa ülkesinde, geçen yılların Nisan
aylarında haftada toplam 50 bin kişi ölürken bu yılın aynı ayında haftada 90
bin kişi ölmüş. 40 bin fazlalık var. Hâlbuki aynı ülkelerin bildirdiği Korona
kaynaklı ölümler bu rakamın yarısı kadar. Aynı makale, İtalya’da 18 Nisan’a
kadar 52 bin kişinin salgından öldüğünün tahmin edildiği belirtilmiş. Hâlbuki
ölüm raporunda Korona yazılan rakam bunun yarısı. Financial Times, 21 Nisan’a
kadar İngiltere’de virüs sebepli ölümlerin 45 bini bulduğunu tahmin ediyor
Resmî rakam 17 bin. Yale Üniversitesi, ABD’de salgının yoğun yaşadığı
bölgelerde gerçek Korona ölümlerinin bildirilenden yüzde 50 daha fazla olduğunu
belirlemiş. 

Şüphe Aklın Gereğidir

Bütün dallarda bilim insanları önce kendi kendilerini
yanlışlamaya çalışır. Becerebildikleri kadar kendilerini tenkit edip vardıkları
sonuçları açıklarla. Sonra bütün bir bilim camiası varılan sonuçları eleştirir.
Tıp da öyledir, yalnız biraz daha çok öyledir. Çünkü tıp birçok dalın uğraştığı
sistemlerden daha karmaşık bir sistemle uğraşır: İnsanla ve toplumla. Üstelik
tıpta hekimin, “Tüh olmadı, bu denemeyi çöpe atıp bundan sonrakine bakalım”
deme lüksü yoktur. Çünkü o “deneme” bir insanın hayatıdır. İncelemesinden
varacağı sonuç ise yüz binlerce, milyonlarca hayatı etkiler. 

O yüzden tıbbî makalelerde kanaat açıklanırken “tedavi
eder”, “kesin iyi gelir” gibi laflara rastlanmaz. Böyle laflar duyarsanız,
bilin ki konuşan hekim değil şarlatandır. “Yardımcı olduğu düşünülmektedir”,
hatta daha beteri, “yardımcı olacağını düşünmemize yol açacak sebepler mevcut
gibi görünmektedir” gibi sözler duyarsınız. 

Bilim böyle. Popülistlik öyle değil tabi. Onlar her
şeyi bilir ve her şeyi yüzde yüz ve kesin bilir. Onların ne yalancı negatifi,
ne yalancı pozitifi vardır. Ama dün ak dediklerine bugün kara, dün kara
dediklerine bugün ak diyebilirler. Tereddütsüz. Göz kırpmadan. (Yok, bazen göz
de kırpıştırıyorlar.)

Peki, kesin sonuç? Kesin sonucu Bertrand Russel
söylemiş: “Dünyanın bütün sıkıntısı şu: Aptallar ve fanatikler kendilerinden
eminken aklı başında insanlar şüphe ve tereddüt içinde.” İşte bu hüküm kesin.
Hiç tereddüdüm yok! (Alıntı-Karar Gazetesi)