Vatandaşlarına güvenlik, refah, hukuk; çocuklarına güzel bir
gelecek sağlayan ülkeler, tarih boyunca çekim merkezi olmuş. İnsanlar, bunları
sunamayan topraklardan, daha parlak bir gelecek vaat eden memleketlere akmış.
Bir ülke için cari dengeden daha önemlisi, insan sermayesi
giriş-çıkışıdır. Çünkü her türlü değeri yaratan donanımlı insandır. Ekonomik
gücü de sert gücü de yumuşak gücü de… Bugün bu, özellikle böyledir; çünkü bilgi
çağında, insandan değerli bir tabiî kaynak yoktur. Geçmişte de bir dereceye
kadar öyleydi. İmparatorluklara bakınız… Roma, Abbasi, Selçuklu, Osmanlı… Onlara, bilinen coğrafyanın her köşesinden, yüksek
yetenekli insanlar akar. Sonra bu insanlar hızla yükselir, ülkeyi de yükseltir.
Zenginler mi yetenekleri topluyor, yetenekler mi zenginliği yaratıyor? İkisine
de evet… Bugün bizden gidenlerin başka ülkelere yerleşip oralarda zirveye
tırmanışlarını, Nobel alışlarını veya dünyanın büyük problemlerine çözüm
getirişlerini izliyoruz.
İnsan sermayesi için çekim merkezleri… Rahmetli iktisat
tarihçimiz Mehmet Genç, Türkiye’nin tarihi boyunca hep göç aldığını yazar. 16.
ve 17. asırlardan sonra bu göç alış; sürülen, soykırıma uğrayan Türklerin,
bayraklarının hâlâ dalgalandığı topraklara kaçışıdır. Fakat daha önceki göç
alış, hukukun üstünlüğünün, tebanın güvenlik içinde yaşamasının cazibesiyleydi.
Yeni Aziz Sancarlar gidiyor
Son zamanlarda aldığımız Suriyeli, Afgan göçleri bu konunun
dışındadır. Bunlar bizim, çekimimizden değil, Suriye ve Afganistan’ın itişinden
kaynaklanan göçler. Kaçaklar, ilk fırsatta Batı’ya gitmeyi hedef alıyor.
Türkiye’yi transit salonu gibi görüyorlar. Bir Suriyeli çocuğun elindeki “No Turkey”
afişini hatırlayınız.
Yaşayamadıkları toprakları terke zorlandıkları için
gelenleri bir yana bırakalım. İnsan sermayesi akışında dengemiz ne yöndedir?
Değerli insanlarda cari fazla mı veriyoruz, cari açık mı?
Bu konudaki haberler hiç de iç açıcı değil. Bu yıla ait
yoklamalar; gençlerin %80 civarında bir kesiminin yurt dışına gitmek, orada
yaşamak istediğine işaret ediyor. Bu vahim bir tablodur. Yarının Aziz Sancar’ı,
Uğur Şahin’i, Özlem Türeci’si, Timur Kuran’ı, Daron Acemoğlu’su, rahmetli hocam
Oktay Sinanoğlu’su bu gençler arasındadır işte… Hepsini saymağa kalksam telefon
rehberi gibi bir cilt olurdu… İşte şimdi gidenler, o ciltlerden daha kalın
ciltler oluşturacak. Ekonomi bu göçün bir sebebidir ama tek sebebi değildir.
Beyinlere sağlanan ortam, daha da büyük bir cazibe. Kabiliyetler ancak o
ortamlarda serpilip o seviyelere erişebiliyor.
Torpil yetenekten önde- hadi bana eyvallah
Karar’da, bir yıl kadar önce, yayımlanan araştırma
sonuçlarına göz atınız. Araştırmayı, Yeditepe Üniversitesi ve MAK Danışmanlık
birlikte yapmışlar, kapsamlı yapmışlar ve adına, “Gençlik Araştırması”demişler.
(https://bit.ly/3n9WAva )
18-29 yaş grubu arasını kapsayan ankete göre, gençlerin
yüzde 76’sı daha iyi bir gelecek için yurt dışında yaşamak istiyor. Her iki
gençten biri, mutlu olmadığını ifade ederken, yüzde 77’si torpilin yetenekten
daha etkili olduğuna inanıyor. KONDA, 2017 yılında yaptığı araştırmada daha
farklı bir soruyu hem öğrencilere, hem de anne-babaya sormuş: “İmkânınız olsa,
kendinizin veya çocuğunuzun eğitim için yurtdışına gitmesini ister misiniz?”
Yüzde 74 ‘evet’ demiş. Denekler üniversite mezunu ise “evet”lerin oranı, yüzde
80’in üstüne çıkıyor. (Araştırmayı bana açtığı için Sayın Bekir Ağırdır’a
teşekkür borçluyum.)
Ne diyeceksiniz bu gençlere? “Gitme, kal evladım. Ben sana
torpil bulmaya çalışayım.” 18-29 yaş grubuna bu izlenimi verdikleri için hicap
duyan kimse var mı acaba? Ben rastlamadım.
Haberler iyileşmiyor, kötüleşiyor. Ülkemizin beyin kaybı,
araştırmacılar için verimli bir alan hâline gelmiş. Bu konuda bir kitap yazan
Evrim Kuran bu araştırmacılardan biri. Kitabı, “Onlar Göçtü Buradan
-Türkiye’nin Yeni Göç Nesli” (Mundi, 2021) Yazar, AGOS’tan
gazeteci Ferda Balancar ile konuşmuş: (https://bit.ly/3aSjUYv )
Yetenek ve girişim: Kan kaybediyoruz!
“Son yıllarda araştırmacı bakışımla gördüğüm bir fotoğraf
vardı. Türkiye’den dünyanın dört yanına ciddi bir yetenek göçü eğilimi
izliyordum ve bu ülkenin verdiği önceki dönem göçlerine benzemiyordu. Bugünün
Türkiye’sinde yeni nesil bir göç hareketi yaşanıyor. Ne yazık ki Türkiye’nin
yeni nesil göçmenlerinin yaşları giderek düşmekte ve yine ne yazık ki
Türkiye’nin yeni nesil göçmenlerinin yetkinlikleri giderek yükselmekte.”
Manzaramızın fotoğrafı. Eskiden kol gücü giderken şimdi
beyin gücü gidiyor. Beyinlerle birlikte varlıklar ve girişimciler de çıkıştadır
ki çağımızda, onlar da aslında beyindir. Gidenler sadece gençler değil.
Yetişmiş profesyonelleri de kaybediyoruz.
Kuran devam ediyor:
“Son üç yılda 10 bin milyoner ile 13 bin girişimci ve iş
insanı olmak üzere 23 bin kişi Türkiye’yi terk etti. … 2012 yılında yurtdışına
giden doktor sayısı yalnızca 59 iken, 2019’da 1.042’ye ulaştı… Yine, ne yazık
ki Türkiye’nin 20 OECD ülkesine beyin göçünden ötürü kaybının en az 220 milyar
dolar olduğu öngörülüyor.“
Çare ne? Yine Kuran:
“Beyin göçü yaratıcılığı destekleyerek, sadakati değil
liyakati alkışlayarak, keşif ve tasarım gücü olan insanlara ihtiyaçları olan
özgür ortamı sunarak ve bütün bunların sunulabileceği en temel bağlam olan
eğitimi siyasetin gölgesinden kurtararak büyük ölçüde engellenebilir. “
Maşallahımız var, bu tavsiyelerinin tamamının tersini
yapıyoruz!!!(https://millidusunce.com/beyin-gocu/)