1990’lı yıllara kadar, yani Sovyet Rusya’nın belli çalkantılar sonunda,
Kimsenin beklemediği bir anda, bir balon gibi sönerek,
Eski haşmet ve dünyayı tehdit edici tavrını kaybetmesine değin;
Rusya’nın özellikle Türkiye’de gösterdiği yıkıcı
Ve Türkiye’yi karıştırıcı ve sarsıcı faaliyetleri devam etmişti.
Gerçi bugün de az yoğunlukta devam etmiyor değil ya neyse.
Bu tesir sinema ve tiyatro için yazılan eserlerde,
Kaleme alınan makalelerde ve romanlarda
Ve yer altı faaliyetlerinde olanca etkinliğiyle kendini göstermişti.
Bilhassa 1980’lere doğru Türkiye’de çok yönlü terör faaliyetleri
Ve anarşik hâdiseler, gemi azıya almıştı.
Anarşistler dur durak bilmiyordu.
Türkiye’yi hallaç pamuğu gibi atıyordu.
Her gün en az yirmi genç ölüyor,
Kan gövdeyi götürüyordu.
Bunlara karşı sert ve yerinde tedbirler alınması istendiğinde,
Kimilerinin mübarekliği, insancıllığı tutuyor!
Terör estiren gençlere hemen kol kanat geriyor.
Şöyle safça bir yorumda bulunuyorlardı:
Efendim o çocuklar masum(!), onlar suçsuz(!), onların ne günahı var?
Siz asıl onları yetiştiren kaynaklarla uğraşın!
O zaman terör ve anarşi bakın nasıl hemencecik durur.
Veya derlerdi ki:
Bu anarşi ortamının ve anarşist gençlerin fikir babaları yahudi asıllı feylesoflardır.
Onların yazdıklarının teşvik ve telkini bu masum(!) çocukları sokaklara itmiştir.
Siz, önce o nefesleri kısınız!
O solukları kesiniz!
Bakın ortalık nasıl süt liman olur.
Hemen belirtelim ki; “En tehlikeli yalan,
Yarısı hakikat olan yalandır.
Çünkü çürütülmesi zordur.”
İşte yukarıdaki yorumlarda hakikatin payı yok değildi.
Ama hakikatin ancak yarısının payı.
Bu savunmayı yapanlar kısmen haklı idiler.
Fakat tamamen değil:
Elbette kaynağı kurutmak çok önemli.
Lâkin bu; uzun vadede gerçekleşir.
Buna yönelik çalışmalar yapıladursun.
Aynı zamanda ve behemehâl anarşi yapanların,
Terör estirenlerin yakasına yapışmak
En şiddetli ve en seri şekilde onları alandan çıkarmak,
Bu hususta merhamet ve acımayı bir kenara bırakmak gerekiyordu.
Aman zaman derseniz,
Sizler de gün gelir
Anarşi ve terörün amansız dişleri arasında
Sıkışıp kalırsınız! Kaldı ki:
“Aç canavara tahabbüb (ona sevgi beslemek),
Onun iştahını (açlığını bir kat daha) arttırır. (Üstelik) döner bir de diş kirası ister!”