Baserabya Romanya’dır

87

Uzun zamandır Türk Milletinin dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir milli siyasetinin ve buna bağlı olarak stratejisinin olmadığını söylüyor ve yazıyorum.

Bunu bir kez daha yaptığım Romanya seyahatinde anladım ve gördüm. Romanya’da dolaştığım dört gün boyunca, dikkatimi en çok çeken şey ekonomik çöküntü ve duvarlardaki “Baserabya Romanya’dır” yazılarıydı.

Yakın tarihte oldukça çalkantılı günler yaşayan, 2.Dünya Savaşı’nda Almanya’nın işgalini gören ve bir komünist diktatör olan Çavuşesku’nun zulmü altında kimliksizleşen bir Romanya; Rusya’nın elinden kopardığı Moldovya’nın Romanya olduğu iddiasını bugün, gür bir sesle dile getirmeye çalışıyor.

Gördüm ki; AB üyesi olmasına rağmen ekonomisi çökmüş, son 20 yılda nüfusunun % 25’i dünyanın dört bir tarafına göçmüş, millet olma olgusunu henüz yakalayamamış ve ne yapacağını bilmez bir Romanya’nın en azından Baserabya konusunda milli bir siyaseti var.

Günümüzde dünyanın yükselen yıldızı ilan edilen Türkiye ve Türk Milleti ise milli siyaseti bırakın, milli meselelerden bir haber ve milli kimliği terk etmek üzere tehlikeli adımlar atmakla meşgul…

Söyleyin Allah’ınızı severseniz: Türkiye’de duvarlarda “Batı Trakya Türkiye’nindir”, “Kırcaali Türkiye’nindir”, “Deliorman Türkiye’nindir”, “Musul – Kerkük Türkiye’nindir” , “Kıbrıs Türkiye’nindir”, “Girit – Rodos Türkiye’nindir”, “Üsküp – Prizren – Saraybosna Türkiye’nindir” diye yazılı sloganlar görebilir misiniz? Ya da nostalji bile olsa, milli bir hedefe yönelik sohbet ortamları bulabilir misiniz?

Asla böyle şeyleri ne görebilirsiniz ne de duyabilirsiniz. Çünkü Türk Milletinin ve milletin teşkilatlanmış şekli olan devletin böyle bir milli siyaseti kalmamıştır. “Milli siyaset”in halk nezdinde Atatürk’ün ölümü ile erimeye başladığını ve günümüzde de tükendiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.

Başbakan R.T. Erdoğan’ın, Darüşşafaka’nın Genel Kurulunda söylediklerine bakılırsa, Türklük ve de İslamlık için geri adımlar, halkı alıştıra alıştıra atılmaya devam edecektir.

Milli kimliğini terk etme noktasına gelmiş ve buna karşı tepkisiz olan bir halkın elbette milli siyaseti olamaz. Ancak Romenler kadar bile direnemediğimiz bir gerçektir.

Romanya tıpkı, Türkiye gibi yeraltı ve yerüstü zenginliklerine sahip bir ülke. Tuna Ovası, uçsuz bucaksız ve çok verimli. Tarım ürünleri konusunda Romanya; AB üyeleri arasında Fransa’dan sonra en verimli topraklar üzerinde kurulu. Ülkenin petrol ve doğalgaz ihtiyacının yarısı yerel kaynaklardan sağlanıyor. Ancak bunlara rağmen Romanya bir çöküş içerisinde. İnsan ister istemez, kendine soruyor: acaba Romanya gibi doğal bir zenginlikler içeren Türkiye, yarınlarda böyle bir fakirlik ve çöküş yaşar mı? diye .

Çünkü dünün emperyalist ülkeleri ve bu günün nam-ı diğer küreselcileri, alacaklarını alıp, alacak olarak birşey kalmayınca veya sömürüyü düzenli ve yasal bir dayanağa oturtup süreklilik kazandırınca artık Romanya’da olduğu gibi Türk Milleti lehine yapacak pek bir şey kalmıyor.

Romanya’da 1900’lü yılların başında yapılan banka binalarına, kiliselere ve diğer gösterişli binalara bakınca bu toprakların Osmanlı – Türk İmparatorluğu’ndan bir daha geri verilmemek üzere alınması için uygun zemin hazırlanmış ve Balkanlar bir savaş meydanı haline getirilerek Türk topraklarına el konulmuş ve Türkler doğu’ya doğru sürülmüşler diye düşünüyorsunuz.

Bugün Türkiye’de, yapılan özelleştirmelere, yabancı sermayenin gelişimine, iç ve dış borçların artışına, cari açığın yükselişine ve eski kiliselerin ihyası ile yenilerinin açılışına bakınca; sanki bir yalancı bahar yaşıyoruz da, sonumuz Romanya’ya benzeyecekmiş diye karamsarlığa kapılıyorum.

Ancak tekrar ediyorum. Dünyada irili ufaklı bir çok devletin ve milletin, Türkiye’ye ve Türk Milletine yada başka konularda diğerlerine karşı milli bir siyaseti vardır. Tıpkı Yunanlıların bize karşı “Megalo İdea”sı olduğu gibi. Onun için hem Baserabya konusunu halkına indirmeyi başarmış Romenleri ve hem de “Megalo İdea”yı canlı tuttukları için Yunanlıları tebrik ediyor ve darısı başımıza diyorum.