Bahçeli’nin Erdoğan Aşkı

105

MHP
Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğan arasındaki ilişkinin bu boyuta geleceğini rüyamda görsem
inanmazdım.

“Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı tanıyınız, anlayınız, anlatınız.”

Devlet Bahçeli’nin “tüm
duygularından ve iradesinden sıyrılıp, varlığını/ benliğini Erdoğan’ın
manevi şahsiyetinde yok etme
mertebesine” eriştiğini gösteren bu sözlerini
işiteceğimi ise hayal bile edemezdim.

Bu sözler
bir siyasi parti genel başkanının ülkeyi yönetme iddiasında olmadığının
ifadesi. Partisinin de bir siyasi parti olmaktan çıkıp iktidar
yandaşı bir dernek konumuna geldiğini
gösteriyor.

Yıllarca
“devletin başına Devlet gelecek” sloganı ile coşturulan ülkücü-
milliyetçi kitlelere yeni hedef gösterilmiş oldu: “Devletin başından Erdoğan
gitmeyecek, biz de O’nun yandaşı olarak kalacağız”
mesajı verildi.

Bir siyasi partinin kendi varlığını sonlandırıp, başka parti bünyesine
iltihak etmesinin yolu bellidir.
Parti kapatılır veya partiden istifa edilir ve diğer partiye
katılırsınız. Numan Kurtulmuş’un Has Parti macerasından sonra kapağı AKP’ye
atması gibi.

Ama MHP
ve Bahçeli örneği daha önce hiç yaşanmadı.
Beden Balgat’ta, MHP Genel
Merkezinde, fakat aklı, iradesi ve gönlü Erdoğan’a tabi.

****************************

Aşk Öncesi Nefret Dönemi

Adeta “fenafil
Erdoğan”
diyebileceğimiz yani varlığını Erdoğan’ın manevi şahsiyetinde
yok etme
mertebesine gelmeden neler yaşanmamıştı ki?

AKP ve MHP genel başkanlarının daha önceleri bizlere birbirlerini tanıtmak için söylediklerinin
hepsini yazsam yerim yetmez, içim kaldırmaz.

Şunlar
Bahçeli’nin Erdoğan’a söylediklerinden bazıları:

“Be
hey densiz, be hey kanun tanımaz, ahlak bilmez.” “Erdoğan, sen nasıl bir
Müslümansın? Hadi Cumhurbaşkanı olmanı geçtik de, nasıl bir insansın?”

“Erdoğan israf, itham, inkâr ve iftiradır. Yine
zırvalamış, hezeyana batmış, zıvanadan çıkmıştır. Erdoğan aklıyla arasını
açmış, klinik bir vaka haline gelmiştir.” “Besmeleyle soygun yapıp şükrederek
haram havuzunda ıslandılar.”

Erdoğan’ın Bahçeli’ye ettiği sözler de en az bunlar kadar ağır: “Zürriyetsiz; Aile nedir, çoluk çocuk nedir
bilmez” “Ağzından salyalar akıyor; İnsanlıktan nasibini almamış birisin.” “Ülkücüler
Fatiha’yı bile bilmezler.”
“Biz
Türk milliyetçiliğini de ayaklarımızın altına
alıyoruz.”

Bahçeli’nin
tanıyın” dediği Erdoğan buysa Ülkücüler/ Türk Milliyetçileri bu Erdoğan’ı
iyi tanıyorlar, tanıtıyorlar. Ama Bahçeli’yi yeni tanımaya başlıyorlar.

Belki
de Bahçeli “eski defterleri karıştırmayalım” derken, “bu sözleri ve AKP’nin
terör örgütlerine verdiği tavizleri unutalım” demek istedi. Oysaki bunları
unutarak Erdoğan’ı tanıyamazsınız.

****************************

Bahçeli’den Özür Dilemiştim

2013
yılında ülkenin bir bölümünde devlet hâkimiyeti terör örgütüne devredilmişti.
“Ne Mutlu Türk’üm Diyene” yazıları ve Türk Bayrakları indirilmiş, yerlerine PKK
paçavraları konulmuştu. Türk kimliğimiz artık övünülecek değil, özür dilenecek
bir hale getirilmişti. Teröristbaşı ülkenin en önemli siyasi aktörlerinden biri
yapılmıştı. FETÖ devletin kılcal damarlarına kadar nüfuz etmişti.

Bölücülüğe karşı bir bütün olarak dikilebilecek Meclis’teki tek parti
MHP idi. Ama O’nun da sesi çıkmıyordu. Bahçeli’yi “etkili bir muhalefet
yapamadığı için” suçluyorduk.

O
sırada “Alo Fatih” diye tarihe geçen bir olay ortaya çıkınca MHP
Genel Başkanı Devlet Bahçeli’
nin etkisiz muhalefeti için önemli bir mazeretinin
olduğunu düşündük.

O
dönemde basın, yandaş medya, Cemaat medyası ve ana akım medya diye üç
büyük grup halinde idi. (Sonraki yıllarda bu üç grup da yandaş hale getirildi.
Karşısında birkaç TV kanalı ve gazeteden oluşan muhalif medya kaldı.)

O
yıllarda MHP liderinin bir cümlesini altyazı olarak yayımlayan Habertürk
TV’ye, Tayyip Erdoğan’ın bizzat telefonla müdahale ederek yayından kaldırttığı

ortaya çıktı. Başbakan Erdoğan, Bahçeli’nin TV’lerde bırakın konuşmasına,
altyazı ile bir cümlesinin verilmesine bile tahammül edememişti.

14.07.2013’te
MHP lideri Bahçeli’nin basın toplantısını veren Habertürk TV’nin yöneticisi
Fatih Saraç’ı bizzat Başbakan Erdoğan’ın telefonla aradığı ve yayını
kestirdiğini
gösteren tape ortaya çıktı.

“Gücü
özgürlüğünde” denilen medyanın Başbakan’ın kuklası olduğunu, tarafsız ve
bağımsız zannettiğimiz medya yönetici ve yazarlarının Tayyip Erdoğan’ın sesi ve
suç ortağı olduğunu, ses kayıtlarından işiterek öğrendik.

Bu
şartlarda etkili muhalefet yapılması mümkün değildi. Bu yüzden Devlet
Bahçeli’yi haksız yere suçladığımız kanaatine vardım. Ve 10 Şubat 2014’te “Devlet
Bahçeli’den Özür Diliyorum”
başlıklı bir yazı yazdım.

Şimdi kendime
soruyorum, Bahçeli bu özrü hak ediyor muydu?

****************************

Devlet Bahçeli’nin Misyonu Ne?

Son
derece iyi niyetle yaptığım bir yorumla Devlet Bahçeli’nin o zamanki mazeretini
haklı bulmuş olmakla acaba yanlış mı yaptım? Yani “yeterince medyada sesini
duyuramadığı için muhalefet yapamıyor”
gerekçesi doğru değil miydi?

Sonraki
yıllarda, Devlet Bahçeli Erdoğan’ı tek
adamlığa götüren Anayasa değişikliğinin mimarı oldu
. Erdoğan ile kanka olduktan
sonra Ahmet Türk’ün uyduruk bir
sağlık gerekçesiyle hapisten çıkmasını
sağladı.
Aynı yıl “hasta” Ahmet Türk HDP’den Mardin Büyükşehir Belediye
Başkanı oldu. A. Öcalan’a İmralı’dan
mesaj gönderttirilerek seçimlere müdahale ettirilmesine ses çıkarmadı. Osman Öcalan’ın TRT’ye çıkarılmasını eleştirmedi.
Suriyeli ve Afgan göçleriyle
demografik yapımızın bozulmasına seyirci kaldı.

Acaba Bahçeli’nin
bilmediğimiz bir hedefi veya görevi vardı da onu mu yapıyordu?

Devlet
Bahçeli Çözüm Sürecinde ve AKP’nin Irak, Suriye, Ege adalarında
yürüttüğü başarısız dış politikasında da hep ülkücülerin
gazını alma görevini
mi yerine getiriyordu?

Şimdi Bahçeli
Erdoğan’a, MHP AKP’ye adeta eklemlendi.
AKP’liler bile Erdoğan’ın yanlışlarını,
MHP’liler kadar savunamıyorlar.

MHP yönetiminin muhalefet
görevi yapmak, iktidar olmak ve ülkeyi yönetmek gibi bir hedefi yok. Acaba
görevlerinin tamamlandığını mı düşünüyor?

Ve Başbuğ
Alparslan Türkeş’in partisini
iktidar partisine stepne yapmak yetmedi ve şimdi
de MHP’nin kapısına kilit vurmak için şartları mı hazırlıyor?

Önceki İçerikTürkiye Filistin Olmasın
Sonraki İçerikKurucu Değerlere Dönmek
Avatar photo
Doğum 20.07.1956 BUCAK-BURDUR Eğitim Cumhuriyet İlk Okulu, Bucak Lisesi (Mezuniyet 1973) İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi - Kimya Yüksek Mühendisliği (Mezuniyet 1978) İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi (Mezuniyet 1995) Çok sayıda şirket içi ve şirket dışı eğitim programlarına iştirak. (ISO 9000, Toplam Kalite Yönetimi, Verimlilik, İş İdaresi, Pazarlama, İstatistiksel Proses Kontrol, Kişisel Gelişim, Kişisel İmaj ve diğer konularda onlarca eğitim programı) 1978-1980 Akyazı/Sakarya Yonca Süt Fabrikası İşletme ve Laboratuar Şefi 1980-1995 Petkim A.Ş. Yarımca Kompleksi (İşletme Mühendisi, İşletme Şefi, Başmühendis.) 1995-2001 Satış Müdür Muavini 2001-2004 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdür Yrd. 2004 - 01.02.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdürü. 01.02.2007 - 30.09.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi İnsan Kaynakları Müdürü. 01.01.2008 - 30.10.2008 Yantaş Yavuzlar Plastik A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı. 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı Kauçuk Ürünleri Sanayii Özel İhtisas Komisyonu Başkanlığı yaptı. (2001) 03.03.2010- Serbest Avukat Medeni Hal :Evli ve İki Çocuklu Lisan : İngilizce (İntermedite level) Sosyal Faaliyetler :İstanbul Üniversitesi Korosu, Kubbealtı Musiki Cemiyeti ve halen Tüpraş Türk Sanat Müziği Grubunda korist. 250 mühendis üyesi bulunan Petkim Mühendisler Derneği'nde 4 yıl başkanlık yaptı. Kocaeli Aydınlar Ocağı'nda Başkan Yardımcısı, Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yaptı. Halen Yönetim Kurulu Başkanı. 2001-2002 yıllarında Kocaeli TV' de, "Geniş Açı" adlı siyasi, sosyal, kültürel tartışmaların yapıldığı programın yapımcılığı ve sunuculuğunu yaptı. Halen Kocaeli Gazetesinde haftada bir köşe yazısı yayınlanmaktadır. Bu yazıların tamamı kocaeliaydinlarocagi.org.tr sitesinde yer almaktadır.