20.8 C
Kocaeli
Cumartesi, Eylül 6, 2025
Ana SayfaArşivBabaannemin ve çocukluğumun 9 Eylülleri*

Babaannemin ve çocukluğumun 9 Eylülleri*

Çocukluğumun ve gençliğimin İzmir’inde 9 Eylül, tam anlamıyla millî bir bayramdı. Bundan neyi kastediyorum? Diğer bayramlarda genellikle öğrenciler organize edilerek yürütülür, asker geçer, günün “manâ ve ehemmiyeti”ne dair nutuklar atılırdı. Resmigeçidi seyredenler de, biz yürüyenler de eğlenirdik. O kadar.

Fakat 9 Eylül bambaşkaydı. Hatırladığım kadarıyla öğrenciler yürümezdi; esnaf yürürdü. Zaten resmî tatil de değildi. Fakat günler öncesinden çevre köy ve kasabalar şehre akar, oteller dolardı. Gece Basmane Meydanı’nda bir köşede kıvrılıp uyumak olağandı. Geçit törenine tek resmî katkı, süvarilerimizden gelirdi. Mızraklarının üstünde uçuşan al flamalar, Arnavut kaldırımına vuran nalların saçtığı kıvılcımlar aklımdadır… Fakat çocuk ruhumu asıl etkileyen, seyircilerin, kadın- erkek hemen bütün seyircilerin, süvariler geçerken ıslanan gözleriydi. Çünkü onlar, onlar değilse anneleri, babaları, işte bu süvarinin 9 Eylül sabahı kendilerini katliamdan kurtardığını, üç yıl, üç ay, üç hafta, üç gün süren aşağılanma ve işgale son verdiğini hatırlıyorlardı. (15 Mayıs 1919- 9 Eylül 1922).

Gelen Türk süvarisiydi!

Babaannemden 9 Eylül’ü çok dinledim. 7- 8 Eylül 1922 geceleri, Müslüman İzmir, Gâvur İzmir’den gelecek katliamı bekliyordu. Kadınlar ve çocuklar, İkiçeşmelik’te, mahallede, nispeten en korunaklı evde toplanmıştı. Erkekler yoktu. Ya kurtarıcı ordudaydılar, ya da silahlı direnişin bir parçasıydılar. Bu İkinciler, o birkaç gün ve gece bölünmüş şehrin iç sınırlarında, elde tüfek nöbetteydi. Kadınlar, 9 Eylül sabahı karşı tepelerden “karınca gibi” askerin geldiğini gördüler. Babaannem ağlamaya başlamış. “Geliyorlar, bizi de kesecekler.” Hâlbuki gelen, Yüzbaşı Tatar Şerafettin Bey komutasındaki o süvarilerdir. Süvari Kolordusu’nun komutanı İşkodralı Fahrettin Paşa’nın, Başkomutan Selânikli Mustafa Kemal Paşa’nın süvarileri…

Büyük taarruzun süvarileri

Mustafa Kafalı Hoca, tek başlarına bir destan olan o beş bin süvari için şu yorumu yapar: Anadolu ve Rumeli Beylerbeyliği’nden gelen yüz binlerce, Kırım Hanlığı’ndan gelen on binlerce süvariden elimizde kala kala işte bu beş bin süvari kalmıştı… O kahraman kolordunun atlıları 25 Ağustos gün batımından itibaren, Yunanlıların, “buradan nasıl olsa geçilmez” diye tutmadıkları Ahır Dağındaki dere yatağından tek tek geçmeye başladı. Tamamı geçidin öbür ucundan çıktığında 26 Ağustos öğlen olmuştu. İşte o beş bin atlı, 26 Ağustos’tan 9 Eylül’e kadar düşmanın sırtındaydı. Düşmanı kâh çevirdi, kâh tepesine bindi ve birkaç güne kalmadı Akdeniz’e koşan Türk Ordusu’nun önüne düştü. İzmir’i katliamdan kurtaran da o süvarilerdir.

Dur emrini dinlemeyen kurtuluş ordusu

Kadınlar süvarilere kovalarla su taşımışlardı, atları içsin diye. Fakat onlar öyle susuzdu, öyle bir hızla ve durup dinlenmeden at sürmüşlerdi ki, ikram edenlerin şaşkın bakışları arasında kovaları kendi başlarına dikmişlerdi… Piyadenin günler değil, saatler sonra süvariye yetişmesi de bir başka hikâyedir.

Onlara İzmir yakınlarında durup emir beklemeleri emredilmişti. Çünkü müttefiklerin İzmir’de nasıl bir tertip aldıkları bilinmiyordu. Fakat hiçbir birlik durma emrine itaat etmemişti. Çünkü geçtikleri her kasabada, her köyde Yunan’ın katliamını görmüşlerdi. İzmir’in aynı felakete uğramasını önlemek için süvari dörtnala, piyade koşar adım yetişmişti.

 

 

İskender Öksüz
İskender Öksüz
İskender Öksüz 14 Eylül 1945 tarihinde İzmir'de dünyaya gelmiştir. 1966 yılında Ege Üniversitesi Kimya-Fizik Bölümü'nde lisans eğitimini tamamlamıştır. Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumunun yurtdışı bursuyla ABD'de Yale Üniversitesi'ne kabul edilmiş, burada, Oktay Sinanoğlu'nun danışmanlığında, 1968'de yüksek lisansını 1969'da da doktora derecesini almıştır. İskender Öksüz 1968-1979 yılları arasında; Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde bölüm başkanlığı, rektör yardımcılığı ve rektör vekilliği görevlerinde bulunmuştur. Yine aynı yıllarda senato üyeliği (ADMMA), Türkiye Atom Enerji Komisyonu 7. Dönem üyeliği, Atom enerjisi konusunda bakan danışmanlığı ve Töre-Devlet Yayınevi yöneticiliği yapmıştır. Öksüz, 1981-1987 yılları arasında, Suudi Arabistan'da bulunan University of Petroleum and Minerals'da akademik ve idari görevler, bilgisayar destekli öğretim koordinatörü, yeni öğretim üyesi seçimi ve terfi komitesi üyeliği yapmıştır. 1987 yılından itibaren sağlık, bilişim ve eğitim sektörlerinde çeşitli firmalarda üst düzey yöneticilik yapan Öksüz, çeşitli şirketlerde yönetim kurulu üyeliği, genel müdürlük ve holding genel koordinatörlüğü yaptı. İskender Öksüz 2012 yılında Gazi Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümünden emekli oldu. Otuzun üstünde bilimsel yayını yedi yüzün üzerinde atıfı bulunan Öksüz, KÜBİTEM (Kültür, Bilim ve Teknik Merkezi) kuruculuğu, Türk Ocağı Hars Heyeti ve Yönetim Kurulu üyeliği, Millî Düşünce Merkezi Yönetim Kurulu üyeliği; Töre, Devlet, Bozkurt, Türk Yurdu dergilerinde makale ve başka yazıları yayımladı. Üniversiteler de dâhil olmak üzere çeşitli platformlarda konferans, söyleşi ve röportajlarda bulundu.[5][6] Ayrıca Son Havadis, Yeni Ufuk ve Ayyıldız gazetelerinde köşe yazarlığı yaptı. Karar gazetesinde köşe yazarlığına devam etmektedir. İskender Öksüz, 5 Mayıs 2021 tarihinde vefat eden ünlü romancı Emine Işınsu ile evliydi. Eserleri[7] Millet ve Milliyetçilik Bilim, Din ve Türkçülük Alt Akıl: Aptallar ve Diktatörler Türk Milliyetçiliği Fikir Sistemi Türk'üm Özür Dilerim Niçin Geri Kaldık? Çin Dünyayı Ele Mi Geçiriyor? (Konuralp Ercilasun ile birlikte)

Seçtiklerimiz

spot_img