Ya kim söyletiyor dersin, o cıvıl cıvıl, renk renk kuşları?
Ya kim yönetiyor, hislerini ifade eden duruşları?
Yağmurun şıpıltıları, bir düşünsen, manasız ses değil
Bak da bulutlara, boş bir gürültü yapmadığını bil
Bulutlardan sağılıyor, damla damla âb-ı hayât
Emziren ana gibi oluyor, bulutlar o saat
Yağmurdan gelen, biteviye, o şırıltı o gürültü
“Sizlere müjde, geliyoruz!” anlamına, bir uğultu
Bahar’da, göğe bakmanın, bambaşka ayrı bir zevki var
Bak göz kırpıyor bizlere, gökteki sayısız yıldızlar
Düşündürmek için, hep insan olmak isteyen insanı
Tefekkür, işte asıl yakalamaktır dostlar bu anı
Işıktan Ay’a cümle unsurlar bakılacak birer pencere
Bakamazsa kul, olur bunlar, onun için, büyük bir cendere
Hele Bahar’da hayat, bütün şaşaasıyla, eder tecelli
Unutur insan, nasılsa gelecek olan, o meçhul eceli
Her vakit görünen, yepyeni, varlık hayatları
Ruhlar ki, hayatların asılları ve zatları
Hele Bahar’da, meydana gelmeleri, birden ve hiçten
Değil elbette gönderilmeleri, ne Nil’den ne Meriç’ten
Güneşi tanımayan ve kabul etmeyen adam
Gündüzü dolduran ışığa da, vermez hiç makam
Böyle biri yeryüzünü, belki mazi ve istikbâli
Dolduran hayatları da inkâr etmeli, hatta hâli
Düşer yüz derece hayvandan da, çok çok aşağı
Olsa da görünüşü, insan sureti bayağı
Olur câhilin câhili böyle eden Tanrıyı inkâr
Bilmem ki, kimi insan, nasıl bulur, bu cehalette kâr
“Ve yuhyı’l-arda ba’de mevtiha.” âyet meâlen diyor:
“Yeryüzünü, ölümünün ardından nasıl diriltiyor!”
Sırrınca, hayat sahipleriyle dopdolu bu yeryüzü
Bahar’da, tanıklık eder Yaratana, hem eğrisi hem düzü
Geçince Bahar, gelir önceki Baharlar akla
Onlar; daha önceki, geçmiş Baharlardan sonra
Değil miydi a canım, beklenen, o eski Baharlar
Kafanda beliren, şüphe bulutlarını kovarlar
Böylece çıkıyor karşımıza, eski binlerce Bahar
Bu Bahar gibi, gelip geçmiş, kim bilir ne kadar
Ve onlardan, her Bahar, eder nice bir şehadet
Şu hazır Bahar’dan, daha çok, Allah’a delâlet
Çünkü bütün geçenler, mazi tarafına diye
Götürmüşler, görünüşteki sebepleri bile
Gelmiş, yerlerine, arkalarından biteviye
Kendileri gibi, başkalar yaratılmış yine
Bir Bahar mevsiminde garip, mütefekkir bir yolcu
Bir tepecik yamacında, sarıçiçekle buluştu
Bu çiçek dedi, kimin turrası, kimin ise sikkesi
Olmuş, o çeşit çiçekler mürîd, dünya ise tekkesi
Kalb gözüyle bakıp, kalb kulağıyla dinlesek, şu âlemi
Bahar denen hazinenin, buluruz biz de, nedir hâtemi?