Bundan önceki yazımda, 28 Aralık 2015 Pazartesi günü İstanbul Sabiha Gökçen Hava Alanından hareketle, ayni gün öğleden sonra Bakü’ye vasıl olduğumuzu ve kalacağımız otele yerleştiğimizden bahsetmiştim
Otelde biraz dinlenip öğle yemeğini yedikten sonra, Bakü’de bizimle alakadar olacak olan Cafer Dal Bey birinci gün şehri biraz olsun gezdirebilmek maksadıyla bir araba ile Bakü denince ilk akla gelen Şehitler Hıyabanı‘na götürdü. Tabii ki, Bakü’yü ilk defa gördüğümüz için caddelerden geçerken pür dikkat etrafa bakıyorduk. Dikkatimizi çeken ilk husus, caddelerin oldukça geniş ve etrafında bulunan binaların da bir hayli yüksek oluşu idi. Bu binaların birçoğu Komünist Rusya zamanından kalma eski binalar olup, sonradan, biraz elden geçirilmek suretiyle eli yüzü düzgün hale getirilmiş.
Bu şekilde, etrafı temaşa ederek Şehitler Hıyabanı’na geldik. Esasen Şehitlik, kaldığımız otele pek uzak değilmiş. Şehitler Hıyabanı, bir anıt ile sembolize edilmiş. Etrafında, yüzlerce Azeri Türkü’ne ait şehitlerin resimlerinin ve künyelerinin de bulunduğu bölüm ile hemen karşısında Türk Şehitliği yer almaktadır. Bizim Memleketimizde olduğu gibi burada ki Türk şehitlerinin sadece künyeleri yazılı olup, üzerinde resim bulunmamaktadır. Türk Şehitlerinin künyelerine baktığımız da ise, Anadolu’nun muhtelif vilayetinden gelen askerlerimizin burada şehit olduğu anlaşılmaktadır. Gerek Azerbaycanlı şehitlerin olsun ve gerekse Türkiyeli şehitlerin olsun yaşları umumiyetle 20 ile 30 arasında olduğu görülmektedir. Azeri şehitlerinin arasında kadınlar da bulunmaktadır.
Bu meyanda, şu hususu da ifade edeyim ki, Şehitler Hıyabanı çok bakımlı olup, etrafı yemyeşil. Şehitliğin hemen karşısında iki minareli bir cami olduğunu gördük. Bu cami bulunduğu yere çok güzel yakışmış. Fakat ibadete kapalı olduğunu söylediler. Tabii ki çok üzüldük. Evvelce açık olan bu cami sonradan bazı sebeplerle kapatılmış. Temennimiz caminin en kısa zamanda ibadete açılmasıdır.
Azerbaycan Meclis Binası da hemen Şehitliğin yakınında bulunmaktadır. Burada Şehitler için dualarımızı yapıp, hatıra olması bakımından resim çektirdikten sonra, Şehitlikten hüzünlü bir şekilde etrafı biraz daha görmek için ayrıldık. Zira hayat bizler için devam ediyordu.
Şehitler Hıyabanı’nın hemen biraz ilerisinde yüksekçe düzlük bir alan var. Burası Bakü’yü temaşa yeri imiş. Hakikaten bu tepe Bakü ‘ye hâkim bir yer olup, Hazar Denizi’ne de tepeden bakmaktadır. Hazar Denizi’nin sahilinde ise oldukça yüksek binalar bulunmakta. Temaşa Tepesi’nin ortasında alt tarafı açık yüksek bir anıt yapılmış. Bu anıtın altında ise devamlı olarak bir ateş yanmakta. Bu ateş bugün için bir fantezi olarak yanmakta ise de KOCAELİ Aydınlar Ocağı Başkanı Ruhittin SÖNMEZ Bey’in verdiği bilgiye göre, burası çok eskiden Ateşperestlerin tapınak yeri imiş. Ta Hindistan’dan insanlar o günün şartlarında bin bir türlü zahmet çekerek burayı ziyaret için gelirlermiş. Buraya gelenler, geliş gidişlerde ne kadar zahmet çekerlerse sevabının da o kadar çok olacağına inanırlarmış. Hatta öyle ki, biraz daha zahmetli olsun diye yollarda zaman zaman dizlerinin üzerinde yürüyerek giderlermiş. Akıl işte. İnanç batıl olunca demek ki insanlar böyle garip hareketler de yapılabiliyor. Ruhittin SÖNMEZ Bey’e, vermiş olduğu bu malumat sebebiyle hassaten teşekkür ediyorum.
Şehitler Hıyabanı ve Temaşa yerini gezelim derken hayırlısı ile Bakü’deki birinci günümüzü tamamladık. Esasen birinci gün biraz da yol yorgunluğu olduğu için vakitlice kalmakta oluğumuz otele döndük. Biraz dinlendikten sonra, bizden birkaç gün önce Bakü’ye gelmiş bulunan Türkiye Azerbaycan Dernekleri Federasyonu Genel Başkan Bilal DÜNDAR Bey, Bakü’ye geldiğimiz andan itibaren bizimle çok yakından alakadar olan Cafer DAL Bey ve o gün tanıştığımız AZERBAYCAN VİSİON TV’nin sahibi Elvin ABBASOV ile otelin yemekhanesinde bir araya geldik. Burada akşam yemeğini yedikten sonra ayni solonda sohbet etmeye devam ettik, Zira yemek salonu çok geniş olduğu için oturup konuşmaya çok müsait bir yer idi. Kimse kimseden rahatsız olmuyor. Burada geç vakitlere kadar çay içip sohbet ettik. Yol yorgunluğu olmasına rağmen, ortam sıcak, arkadaşlarda candan ve samimi olunca vaktin nasıl geçtiğini anlayamadık. Burada ehemmiyetine binaen şu hususu ifade edeyim ki, Başta Bilal DÜNDAR Bey olmak üzere, Cafer DAL Bey ve Elvin ABBASOV Bey bizler ile çok yakından alakadar oldular, bir an olsun bizi yalnız bırakmadılar. Yeri gelmişken kendilerine ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
29 Aralık Salı günü sabahı biraz dinlenmiş olarak kalktık. Kahvaltımızı yaptıktan sonra otelin önüne gelen bir araba, diğer yerlerden gelen misafirlerle birlikte bizi bir gün önce gitmiş olduğumuz Şehitler Hıyabanı’na yakın bir yere götürdü. Zira o gün saat 09.30 da yapılacak olan toplantıdan önce, Azerbaycan Eski Devlet Başkanı Haydar ALİYEV’in Anıt Mezarına çiçek konulacakmış. Burada toplantıya Azerbaycan’dan katılacak olanlar ile buluştuk. Bu arada şu hususu ifade edeyim ki, Azerbaycan da mezara çelenk koyma âdeti yok galiba. Çünkü ortada hazırlanmış bir çelenk filan yoktu. Sadece mezarlara ve Şehitliğe konulmak üzere hepimize üçer beşer tane karanfil dağıttılar.
Buradan toplu olarak Şehitliğe pek uzak olmayan Devlet Mezarlığına doğru hareket ettik. Devlet Mezarlığı oldukça geniş ve ormanlık bir alan içinde bulunuyor. Biraz yürüdükten sonra, Haydar ALİYEV’in Anıt Mezarına vardık. Burada beşer altışar kişilik gruplar halinde ellerimizdeki karanfilleri mezarın üzerine bıraktık. Burada adet böyleymiş herhalde. İlaveten üç İhlâs ile bir Fatiha Şerif okuduk. Devlet Mezarlığında Azerbaycan’a hizmet etmiş önemli şahsiyetlerin mezarlarının da olduğunu gördük. Bunlar arasında Azerbaycan Eski Cumhurbaşkanı Ebufeyz Elçibey ile Azerbaycan’ın Milli Şairi Bahtiyar Vahabzade‘nin de mezarlarının olduğunu öğrendik. Bunun üzerine birkaç arkadaş ile birlikte onların da mezarlarının başına giderek birer Fatiha okuduk. Buradaki ziyaret tamamlandıktan sonra heyet halinde Şehitler Hıyabanı’na giderek burada da Şehitlerin sembolik mezarlarına karanfiller bıraktık. Tabii ki Fatiha okumayı da ihmal etmedik. Buradan süratle; İşgale ve Sözde Ermeni Soykırımı İddialarına Karşı Uluslararası Karabağ Koalisyonu’nun toplantısının yapılacağı salonun bulunduğu yere süratle hareket ettik. Zira vakit bir hayli ilerlemişti. (DEVAM EDECEK ) 18.01.2016