Her altı ayda bir yapılan Aydınlar Ocağımızın 39. şûra toplantısı, bu dönem şehitler diyarı Çanakkale’de gerçekleşmiştir.
Kocaeli Aydınlar Ocağı olarak katıldığımız şûra’ya, yurdumuzun birçok yerinden kalabalık guruplar halinde iştirak edenler olmuştur.
İlk gün gelen misafirler, hem birbirleriyle tanışmışlar, hem de daha öncelerden tanışanlar, kucaklaşarak hasret gidermişlerdir. İlk gün öğleden sonra başlayan toplantı, birçok akademisyenin konuşmalarıyla sürmüştür. Konuşmaların büyük bölümü, genellikle Türkiye meseleleri, Türkiye’yi bekleyen tehlikeler ve açılım süreci konusunda olmuştur.
İkinci gün rehberler eşliğinde şehitlikler gezilmiş, Çanakkale savaşları en ince teferruatına kadar öğrenilmeğe çalışılmıştır.
Şu bir gerçek ki bu savaşlar, yazılmakla anlatılacak gibi değil. Bizzat gidip iyi bir rehber eşliğinde savaş alanlarını gezip görmek gerek. Tabi eğer duygusalsanız olayın detayına fazla indiğinizde hislerinizi kontrol etmeniz imkânsız.
Şairin dediği gibi “şûheda fışkıracak toprağı, sıksan şûheda”
Toprağının her zerresi şehit kanlarıyla sulanmış Çanakkale’nin merkezinde aynı manevi duyguları maalesef yaşamanız imkânsız. Şehir, alabildiğine çirkin çok katlı binalarla doldurulmuş, tabiatın tabii güzelliği yok edilmiş, yaşamış olduğu tarihi doku ile tamamen bir tezat oluşturmuştur.
Hele şehrin içindeki tabelalar tamamen yabancı, zannedersiniz ki başka bir ülkede geziniyorsunuz. Otel isimleri ise hepten rezalet. Helen otel, Artur otel, Truva otel gibi. Sadece bize tahsis edilen otellerden birisinin ismi Türkçe konulmuş; onun adı da Çanak oteldi.
Son gün, sabah kahvaltısından sonra, dilek ve temenni konuşmalarıyla birlikte, önümüzdeki şûra’nın mayıs ayında Azerbaycan’da yapılması kararlaştırılmış ve Genel başkan Prf. Dr. Mustafa Erkal tarafından güzel ve oldukça duygusal bir konuşmayla şûra sonuç bildirisi okunarak toplantı sona ermiştir.
ŞURA SONUÇ BİLDİRİSİ
39. Şuramız ülke meseleleri üzerinde yapılan tartışma ve değerlendirmeler neticesinde aşağıdaki tespit ve değerlendirmelerin kamuoyu ile paylaşılmasına karar vermiştir:
1. Devletimizin Kuruluş Felsefesinin temelini ve milli kimliğimizi oluşturan Anayasamızın ilk 3 maddesinde ifade edilen hususların değişmezliğini kabul ediyoruz. Türk Milletine ait olan Egemenlik hakkına ortak aranmasını reddediyoruz.
2. Ülkemizde yıllardır uygulanan parlamenter sistemin yerine sonu totaliter rejime götürecek bir başkanlık sisteminin ikame edilmeye çalışılmasını da doğru bulmuyoruz.
3. Cumhurbaşkanlığınca verilen bazı ödüllerin hiç hak etmeyen kişilere verildiğini düşünüyor ve bu ödüllendirmelerin siyasal ayrımcılığı ödüllendirme olarak algılandığını belirtmek istiyoruz.
4. Vatandaşlarımızı birbirine yabancılaştırıcı, ötekileştirici ve ayrıştırıcı açılım maceraları terk edilmeli ve bunun yerine Türk Milletine mensubiyet şuuru geliştirilmelidir. Etnisitelere dayalı azınlık milliyetçiliğini öne çıkaracak uygulamalar, demokrasi ve demokratikleşme ile bağdaşmaz.
5. Sözde dost ve müttefikimiz olan ülkelerin tam desteğini alan demokratikleşme paketi, bu ülkelere kendi ülkelerinde uygulanmak üzere verilmeli, olumlu sonuçlar alındığı taktirde ülkemizde uygulanmalıdır.
6. Finans sektörü ile reel sektör arasındaki denge halen bozuktur. Bunun neticesinde cari açık ülke ekonomisini tehdit eder özelliğini artarak sürdürmektedir. Bunun için acilen tedbirler alınarak uygulanmalıdır.
7. Aradan geçen yıllar içerisinde ülkemiz aleyhine işleyen Avrupa Birliği ile yapılan Gümrük Birliği anlaşması yeniden değerlendirilmeli, bunun yerine karşılıklılık esasına uygun serbest ticaret anlaşmaları yapılmalıdır.
8. Yurtdışında Türk olmayan ve yurt içinde kendini Türk hissetmeyenlerin dayatmaları ile 1933 yılından bu yana okullarımızda okutulmakta olan Andımızın yasaklanması, devletimizin kuruluş felsefesinin yok sayılmasıdır. Bu aynı zamanda bu konuda verilen kesinleşmiş yargı kararlarının yürütme eliyle ortadan kaldırılmasıdır. Bu yanlıştır ve bu yanlıştan bir an önce dönülmelidir.
9. Hiçbir ciddi devletin tanımadığı, bir devletin egemenliğinin göstergesi olan eğitim diline farklı dil ve lehçelerin ortak edilmesi bölünmeye götüren süreci hızlandıracaktır. Onun için bu yanlıştan, uygulanmadan vazgeçilmelidir.
10. Başta Vali, Yargı, Emniyet ve Diyanet mensupları olmak üzere tüm kamu görevlileri devletin görevlisi gibi davranmalı, siyası tutum, davranış ve söylemlerden kaçınmalıdır.
11.Türk Dünyası ile ilişkiler geliştirilmeli, Türklerin yoğun olarak yaşadıkları ülkelerde siyasi etkinliklerini azaltan ve onları bölen partileştirme gayretlerine son verilmelidir.
12. Türkiye’nin Irak ve Suriye politikaları, öncelikle oralarda yaşayan Türkmen varlığının yaşatılmasını ve haklarının korunmasını esas almalıdır.
13. 100. Yılına yaklaştığımız sözde Ermeni Soykırımı ile ilgili yalan ve iftiralara karşı gerekli tedbirler, bu günden alınmalıdır. Bu yalanları uluslar arası alanda seslendiren Ermeni Diasporasına karşı, başta Azerbaycan olmak üzere, bütün Türk Dünyası ile ortak Türk Diasporası oluşturularak hareket edilmelidir. Bu konuda ilk adım olarak Ermenilerin yaptığı Hocalı Soykırımı TBMM’nce kabul edilmelidir.
Aydınlar Ocağı Dernekleri 39. Şurası olarak; Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna giden yolun ön sözü olan ve verilen mücadele ile “Çanakkale geçilmez” sözünü tüm dünyaya kabul ettiren, Türk Milletinin bağımsızlığını ortadan kaldıran Sevr Paçavrasını yırtıp atarak, bütün mandacı zihniyetleri reddederek Milli Mücadeleyi başlatıp başarı ile sonuçlandıran Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları ile tüm şehit ve gazilerimizi minnet ve şükranla anıyoruz.
Aydınlar Ocağı Derneği Başkanları