Hükümet adım adım tıp merkezlerini kapatmak istiyor. Bu konuda
hükümeti zorlayan etkin güç ise özel hastaneler. Özel hastaneler büyük
yatırım yaptıklarını, yatırımlarını amorti edemediklerini, poliklinik
hizmetlerini tıp merkezleri ve özel poliklinikler sağladığından rantın
ciddi bir bölümünün buralara gittiğini savunuyorlar.
Acımasız rant ekonomisi olan bu günün küresel ekonomi anlayışından
baktığınızda göreceğiniz tablo tabii ki bu olacaktır. Türkiye AB
sevdası içinde giderek bu emperyalist sistemin içine çekilmekte,
fakirin yaşam alanı bulamadığı acımasız bir sisteme monte olmaya
çalışmaktadır. İşte bu zulüm sisteminin getirdiği güçlü sermayenin
maddesel eziciliği sağlık alanında da kendini belli etmeye başlamıştır.
Devlet hastanelerinin özelleştirilmeye çalışılması, sağlık
merkezlerinin kapatılması, tıp merkezlerinin sınırlandırılarak zaman
içinde bitirilmesi tamamen büyük sermayeli özel hastane
yatırımcılarının talebidir. Hükümet te bu talebe sıcak bakmaktadır.
Büyük hastane yatırımcıları amacına ulaşırsa ne olacaktır?.
Olacak olan şudur. Cebinde ciddi parası olan sağlık hizmetlerinden
yararlanacak, parası olmayan otlardan istifade etmeye çalışacaktır.
Ortaya gayri resmi şifacılar çıkacaktır. Ameliyat söz konusu olduğunda
istenecek olan astronomik rakamların karşılanamaması sebebiyle ölüm
oranları artacaktır. Çünkü az sayıdaki büyük sermayeli yatırımcıların
anlaşmaları kolaydır. Bu boyuttaki yatırımcıların rekabet ahlakı
yoktur. Onlar belli kurallarda çarçabuk anlaşabilirler. Olan sağlığı
bozulan halka olur. Zaten modernlik adına konforun götürdüğü refah ve
saadetle boşluğu dolduran stres ve sıkıntı insanların sağlığını giderek
daha çok bozmaktadır. Bir taraftan zamanın konforuna ulaşma çabaları,
diğer taraftan küçüğü yok et sisteminin geniş kesim üzerindeki kabusu
insanların bir çoğunun hasta olmasına sebep olmaktadır. Bu hastalıklara
geniş manada sistem hastalıkları da denilebilir. Bu sistem hastalıkları
fakir-zengin tüm kesimi kapsayan hastalıklardır. Zengin parası ile
hastalığının çaresini bulabiliyor ise, fakir veya orta gelirli de kendi
boyutunda bir sağlık kurumundan bu hizmeti alabilmelidir.
Çokluk ta rekabet vardır. Denetlemekten aciz kalınan bir yönetim
sisteminde kapatarak çözüm aramak kolaycılıktır. Halkın geniş kesimine
yapılabilecek en büyük zulümdür.
Orta gelirli kesimin sağlık hizmeti alabildiği bir sektörü yok edemezsiniz.
Hele hele bir çok fakire ücretsiz sağlık hizmeti sağlayan, az
gelirlilere modern ve kaliteli hizmet sunan Kızılay Tıp merkezlerinin
bu hizmetlerini hiçbir şekilde aksatamazsınız. Fakir halkı acımasız
sermayenin önüne atamazsınız. Onları ölüme terk edemezsiniz.
1000 inin üzerinde özel sağlık kuruluşu kapatılmakla karşı
karşıyadır. 80.000 civarında çalışan sokakta kalacaktır. Bu sağlık
kuruluşları sayesinde ekmek yiyen 100.000 lerce insan aç kalacaktır.
Bakkalları, marketleri kapatarak insanları süper ve hiper
marketlerin kucağına attığınız gibi, sağlık merkezlerini kapatarak
insanları büyük hastanelerin insafına teslim edemezsiniz.
Çaresiz insanların hastane paralarını ödeyememekten dolayı hapishanelerde çürümesinin vebali sizin üzerinize olur.
Sayın Bakan
Büyük devletlerin büyük çözümleri saadet getirmiyor. Öyle olsa idi.
En mutlu ülke onlar olurlardı. Bazı alanlarda küçük çözümlerle de mutlu
olunabilir. Büyük devletlerin ekonomik seviyesine gelmeden onların
sistemlerini kopya etmek,e mekli ikramiyesi ile lüks araba almaya
benzer. Bizim çok güzel bir sözümüz var
AYAĞINI YORGANINA GÖRE UZAT.
Bence bu söz göz ardı edilmemeli.