Aya Sert İniş

380

Cuma yazımda Acemoğlu’nun Euronews ropörtajını anlattım. Aynı günlerde yayımlanan Özgür Demirtaş videosunu bugüne bıraktığımı söyledim. Acemoğlu ile Demirtaş’ın söylediklerinden konuşmalarını sanki oturup birlikte hazırlamışlar izlenimi alabilirsiniz. Öyle değil ama akıl için yol bir. Akılsızlık için öyle değil. Akılsızlığın birden fazla yolu var.

Sanayi Kimya Hocamız Alaattin Gülpınar, akademisyenliği kadar uygulamacılığıyla da çok değerliydi. O günlerin gündeminde petrol vardı ve bizi bu konuyu anlatan bir uzmanın toplantısına götürmüştü. Toplantıdan sonraki yorumu, “Bakın, konuşurken titriyor. Bu samimiyetin ve konuya hâkimiyetin işaretidir.“ demişti. O sözü unutmadım. 

İşte Demirtaş Hoca da Gülpınar Hocam’ın sözünü ettiği gibi. Birkaç prova yaptığı belli. Ama titremeye ramak kalıyor. Hâkim ve söylediğini biliyor, söylediğine inanıyor. Lütfen seyredin ve paylaşın. 

İşte insan sermayesi işte bilim

Geçen yazımda 1960-1980 arasından bahsettim. O zamanlar ideolojiler çarpışırdı. Şöyle mi kalkınılır, böyle mi diye. Acemoğlu’nda da Demirtaş’ta da ideoloji falan yok. Mesaj apaçık ve basit: Ekonominin direksiyonuna ve onun bir altına ve belki daha bir altına, bu işin uzmanlarını getirirseniz ve bilimin, liyakatin, tekniğin işine burnunuzu sokmazsanız kalkınırsınız. Öyle yapanlar kalkınıyor. Devletin ne yapması gerektiği, kurumların ne yapması gerektiği bellidir. Bütün mesele ölçülere, verilere, olanlara ve olacaklara bakarak arabayı sürmek. Buna “rasyonel”, “ortodoks” politika deniyor. Bilim deniyor, bilgi ve tecrübe, teknik deniyor. Aksine de hamaset ve hamakat demek gerekir. 

Demirtaş Hoca, Acemoğlu Hoca’nın kadro meselesine geliyor. Hani Acemoğlu’nun, Mehmet Şimşek’in elinde yok dediği kadro meselesine. Sonra tek tek, bizim birinci sınıf ekonomi uzmanlarımızı, bilim adamlarımızı, teknisyenlerimizi sayıyor. Tam on iki kişi. Aralarında tek gazeteci benim sütun arkadaşım İbrahim Kahveci de var. Ve çok basit bir şey söylüyor: Bunları alın, yetkilendirin. Yetkilendirmeseniz de hiç olmazsa dinleyin ve dediklerini siz uygulayın. Bunu yapan kalkınır. Yapmayan sürünür. 

Babanızın bilgisayarı var mıydı?

Kalkınmanın ve sürünmenin de ölçüleri var. Büyüme, dünya ülkelerine görece büyümedir. Kalkınmış ülkelerin büyüme hızlarının düşük, “gelişmekte olan” ülkelerinkinin yüksek olması beklenir. Çünkü kalkınmakta olanların önünde ne yapılacağının örnekleri ve henüz sonuna kadar kullanmadıkları potansiyelleri vardır. Kalkınmışlarsa potansiyellerinin zaten sonundadır, bilgi birikiminin de. Bu son ikisi kalkınmışlığın bir başka tarifidir zaten. 

Bu yüzdendir ki işi beceremeyen siyasiler, halka, “Dedenizin buzdolabı var mıydı?” gibi laflar ederler. İnsanların ülkelerini dünyayla değil, kendi geçmişleri ile mukayese etmesini isterler. Tom Friedman Suriye’nin eski lideri Hafız Esad’ı örnek gösterir. Babanızın zamanında televizyon mu vardı! Halbuki en beceriksiz ülke bile orta vadede ileri gitmiştir. Siz yerinizde saysanız da dünyada teknoloji ilerliyor. Babamın bilgisayarı yoktu; benim var. Bu Türkiye’yi yönetenlerin başarısı değildir. 

Başarı on yılda mesela OECD ortalamasını yakalamaktır. Beş on ülkeyi geçmektir. Nede? Refahta. Refah ne? Kişi başına gayrı safi yurtiçi hâsıla: GSYH.

Türkiye, Kore, İrlanda, OECD

Demirtaş, Türkiye ile ile Güney Kore’yi karşılaştırmış. İnsanın ağlayacağı geliyor. Bizim epey arkamızdan gelen Kore, bizi sollayıp geçmiş, gitmiş. Ben okuyucularıma Kore’den başka iki grafik daha göstermek istiyorum. Birinci şekilde, Kore ile Türkiye’nin, ikincide İrlanda ile Türkiye’nin 1970-2022 karşılaştırmasını görüyorsunuz. Bu Türkiye Yüzyılı ise İrlanda’nın nesi? 

Güney Kore, İrlanda, küçük ülkeler diyeceksiniz. Peki, çok çok büyük bir ülkeyi karşılaştıralım. Ülke değil de bütün OECD ülkelerinin kişi başı GSYH’sını. O da üçüncü grafik. 

Biz onlarca yıldır çukura düştü çıkamaz, pır pır eder uçamazı oynuyoruz. Ve on yıllar gidiyor, nesiller gidiyor. Titreyip kendimize dönsek mi acaba? 

Yoksa böyle daha mı rahat? Uçuyoruz. Aya sert iniş yapacağız! (Marifet yumuşak iniş yapmaktır ama erkek adam sert iner her hâlde!) Böyle söyleyip duralım. Makamlara yerleştirilecek adamlarımız var. Beslenecek müteahhitlerimiz var. Eyyy dış güçler! Nas var nas!

Not 1: Türkiye’nin çizgilerinde 1999’da görülen ani düşüş, Çiller döneminin faizi zorla düşük tutma politikası ve o anda patlayan Uzak Doğu krizi yıllarıdır. 

Not 2: Atila Karaosmanoğlu, ’60 ihtilalinin değil, 12 Mart’ten sonra kurulan Erim Hükümeti’nin ekonomi prensiydi. Yanlış yazmışım. Okuyucum Ali Osman Argın beni düzeltti. Sağ olsun. 

Önceki İçerikBiz Neyi Satacağımızı İyi Biliriz
Sonraki İçerik     Kocaeli Şehir Hastanemiz( 4 )
İskender Öksüz
İskender Öksüz 14 Eylül 1945 tarihinde İzmir'de dünyaya gelmiştir. 1966 yılında Ege Üniversitesi Kimya-Fizik Bölümü'nde lisans eğitimini tamamlamıştır. Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumunun yurtdışı bursuyla ABD'de Yale Üniversitesi'ne kabul edilmiş, burada, Oktay Sinanoğlu'nun danışmanlığında, 1968'de yüksek lisansını 1969'da da doktora derecesini almıştır. İskender Öksüz 1968-1979 yılları arasında; Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde bölüm başkanlığı, rektör yardımcılığı ve rektör vekilliği görevlerinde bulunmuştur. Yine aynı yıllarda senato üyeliği (ADMMA), Türkiye Atom Enerji Komisyonu 7. Dönem üyeliği, Atom enerjisi konusunda bakan danışmanlığı ve Töre-Devlet Yayınevi yöneticiliği yapmıştır. Öksüz, 1981-1987 yılları arasında, Suudi Arabistan'da bulunan University of Petroleum and Minerals'da akademik ve idari görevler, bilgisayar destekli öğretim koordinatörü, yeni öğretim üyesi seçimi ve terfi komitesi üyeliği yapmıştır. 1987 yılından itibaren sağlık, bilişim ve eğitim sektörlerinde çeşitli firmalarda üst düzey yöneticilik yapan Öksüz, çeşitli şirketlerde yönetim kurulu üyeliği, genel müdürlük ve holding genel koordinatörlüğü yaptı. İskender Öksüz 2012 yılında Gazi Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümünden emekli oldu. Otuzun üstünde bilimsel yayını yedi yüzün üzerinde atıfı bulunan Öksüz, KÜBİTEM (Kültür, Bilim ve Teknik Merkezi) kuruculuğu, Türk Ocağı Hars Heyeti ve Yönetim Kurulu üyeliği, Millî Düşünce Merkezi Yönetim Kurulu üyeliği; Töre, Devlet, Bozkurt, Türk Yurdu dergilerinde makale ve başka yazıları yayımladı. Üniversiteler de dâhil olmak üzere çeşitli platformlarda konferans, söyleşi ve röportajlarda bulundu.[5][6] Ayrıca Son Havadis, Yeni Ufuk ve Ayyıldız gazetelerinde köşe yazarlığı yaptı. Karar gazetesinde köşe yazarlığına devam etmektedir. İskender Öksüz, 5 Mayıs 2021 tarihinde vefat eden ünlü romancı Emine Işınsu ile evliydi. Eserleri[7] Millet ve Milliyetçilik Bilim, Din ve Türkçülük Alt Akıl: Aptallar ve Diktatörler Türk Milliyetçiliği Fikir Sistemi Türk'üm Özür Dilerim Niçin Geri Kaldık? Çin Dünyayı Ele Mi Geçiriyor? (Konuralp Ercilasun ile birlikte)