Avrupa Birliği üye ülkeleri, aralarında oluşabilecek haksız vergisel rekabeti önleyebilmek amacıyla vergi mevzuatlarını yakınlaştırmaya çalışmaktadır. Ancak dolaysız vergilerde uyumlaştırma çalışmaları, üye ülkelerin vergileme yetkisini kısıtlayarak ulusal egemenliklerini de olumsuz yönde etkileyeceği düşüncesinden ve vergi direktiflerinin her ülke tarafından veto hakkına sahip olmasından dolayı yavaş ilerlemektedir. Bu nedenle vergi uyumlaştırmasında dolaysız vergiler açısından önemli mesafeler kaydedemeseler de AB ülkelerinde dolaysız vergiler konusunda var olan farklılıklar belirlenerek bazı ortak görüşlerin alınması gerçekleşmiştir. Türkiye ise 5422 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu üzerinde büyümeyi hedefleyen, gönüllü uyumu sağlayan, geniş tabanlı ve düşük oranlı kurumlar vergisi sistemini destekleyen düzenlemeler yaparak 21 Haziran 2006 tarihinde kabul edilen 5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu ile AB vergi müktesebatına uyumu sağlamaya çalışmaktadır.
Şekil 1. Türkiye ve AB–27 Ülkelerin 1995–2007 Yılı Kurumlar Vergisi Ortalama Oranları(%)
Kaynak: Gelir İdaresi Başkanlığı, 2007; OECD The Tax System in the Czech Republic, 2000; Worldbank, Comporate Icome Taxation and FDI in the EU, 2007; Facta Uiversitatis, Corporate Income Tax in EU Countries Analysis, 2002; Ferhatoğlu, 2006a, OECD Taxation of Corporate and Capital Income, 2006.
Şekil 1’de Türkiye ve Avrupa Birliği’nde uygulanmakta olan kurumlar vergisinin 1995 ile 2006 yılları arasındaki oran değişimi gösterilmiştir. Kurumlar vergisi oranlarının indirim eğiliminin açıkça görüldüğü Şekil 1’de, Yeni AB üyesi olan 12 ülkenin coğrafi konum, doğal kaynaklar, nitelikli işgücü gibi bazı rekabet dezavantajını ortadan kaldırmak ve yabancı işletmelerin ticari faaliyetlerini kolaylaştırmak suretiyle yabancı sermayeyi çekebilmek için kurumlar vergisi oranlarını 1995 yılından sonra oranlarını ortalama 12 puan indirerek % 32 seviyelerinden % 20 seviyesine çekmiştir. AB 15 ülkelerinde ise ortalama 8 puanlık bir indirdim gerçekleşmiş ve % 38 seviyelerinden % 30 seviyesine çekildiği görülmektedir. Anlaşılacağı üzere AB ülkelerinde uygulanan Kurumlar Vergisi oranlarında, üye ülkeler açısından uyumlaştırılmış bir oran gerçekleşememiştir. En yüksek kurumlar vergisi oranını % 38,6 ile Almanya, en düşük oranı ise % 10 ile Güney Kıbrıs ve Bulgaristan uygulamakta olup, ortalama oran ise % 25,4’dir.
Türkiye’ de ise kurumlar vergisi oranlarında yıllar itibariyle aynı şekilde bir indirime gidilmiştir. 1981 tarihinde Kurumlar Vergisi oranı % 50 olarak belirlenerek vergi alacağı uygulamasına geçilmiş ve vergi alacağı Kurumlar Vergisi oranının 1/3’si olarak uygulanmıştır. 1983 yılında Kurumlar Vergisi oranı % 40’a, vergi alacağı ise 1/3’e düşürülmüştür. 1986 ile 1993 yılları arasında % 46 olarak uygulanan bu oran, 1994 yılından itibaren 1999 yılına kadar % 25’e indirilmiş ancak buna karşılık kurumun halka açık veya kapalı olması durumuna göre kar payı üzerinden % 10 veya % 20 oranında stopaj alınmaya başlanmıştır. Vergi kaçakçılığını önlemeye yönelik konulan bu stopajlar kurumlar vergisinin alınmasından sonra dağıtılsın veya dağıtılmasın kalan tutar üzerinden kesilir. 1999 yılından 2004 yılına kadar % 30 olarak uygulanan kurumlar vergisi oranı 2004 yılında % 33, 2005 yılında % 30 olarak uygulanmıştır. Türk Vergi Sisteminde gerçekleştirilen yeniden yapılanma ile 2006 tarihinde kurumlar vergisinde belirli ciro veya aktif büyüklüğün altında olan mükellefler için AB–27 ortalamasının altında daha düşük bir oran olan % 20 uygulanarak hem vergi ödemeye olan direnç azaltılıp gönüllü uyumu sağlamak hem de KOBİ’ leri vergisel anlamda teşvik ederek sisteme kazandırılması amaçlanmıştır.
Türk Kurumlar Vergisi Sisteminde uygulanan oranlar, AB ülkelerinde uygulanan Kurumlar Vergisi oranlarının alt ve üst sınır aralığı içerisinde ortalarda yeralmaktadır.
Avrupa Birliği üye ülkeleri açısından Kurumlar vergisinin uyumlaştırılmasında yapılmak istenilen, sermaye ve yatırım hareketlerinin üye ülkelerdeki vergi sistemlerinden etkilenmelerini önleyerek rekabet eşitliğini sağlamaktadır. Bu alan ile ilgili 3 direktif çıkarılmış ve çifte vergilerin önlenmesi, üye ülkelerin şirketlerinin birleşmesi ve devri ile vergi kaçakçılığıyla mücadele konularında çalışmalar yapılmıştır. Birlik ülkelerinde Kurumlar Vergisi uygulamasında kurumların vergilendirilebilir gelirleri tüm birlik ülkelerinde benzer yöntemlerle hesaplanmaktadır. Üye ülkelerin hepsinde vergiye tabi gelirin kazanılması için yapılan harcamalar vergiden düşülmektedir.
Kurumlar vergisine Türkiye’nin uyumu da sınırlı seviyede gerçekleşmektedir. Ancak Türkiye, Kurumlar Vergisi alanında 2006 yılında çıkarttığı yasa ile Avrupa Birliği’ne uyumu artırmış, Kurumlar Vergisi uygulamalarında bütünlük sağlamak amacıyla, kapsam kolay, sade ve anlaşılır bir tarzda modernize edilerek eski kanundaki oran, örtülü sermaye ve kazanç dağıtımı, yurtdışı iştirak kazançları istisnası, tasfiye, devir, istisna ve muafiyetler gibi önemli maddeler değiştirilmiş özellikle şirket bölünmesi ve şirket ayrılması gibi konularda uyum artmıştır. Türkiye’nin uyguladığı %20’lik Kurumlar vergisi oranı ise, AB ülkelerinde uygulanan Kurumlar Vergisi oranlarının alt ve üst sınır aralığı içerisinde ortalarda yer almaktadır.
Üye ülkelerin mal hareketlerinde birbirlerine karşı avantajlı veya dezavantajlı duruma geçmemeleri için, farklı vergi politikaları izlememesi, hatta ortak vergi politikalarının oluşturması ve özellikle Birliğin mali entegrasyonunun sağlanması için oluşturulan bu ortak vergi politikalarının sistemli bir şekilde uygulanması gerekmektedir.