Attila İlhan gibi büyük kabiliyet, aynı titizlikle
Bir de İslamiyet’i incelemiş olsaydı, inceden ince
Bıraktığı eserler olurdu, daha derin ve renkli, yakut-misal
Olurdu onlar, inanın , dünya edebiyatına en güzel timsal
Aziz Nesinler, Nazım Hikmetler gibi, nice ehl-i kalem
Anlasalardı İslamı, bir başka olacaktı bu alem
En güzel vasfıdır, hiç küsmedi ülkesine.
Demedi hiçbir zaman, ülke kimin nesine?
“Bu, gelimli gidimli dünya dedikleri, böyle bir şeymiş işte.”
Büyük ölüm gerçeği karşısında, kimiler, işte bu deyişte
Osmanlıca kelimeleri kullanmaktan, alırdı büyük haz
Bir umman olan Osmanlı Türkçesi, onun için oldu mehaz
On altı yaşından beri, kalbi çırpındı durdu, hep bu aziz yurt için
Bütün savaşı, emperyalizme karşı, uyarmaktı halkı için için
Bu kadar çok yönlü olan yazar, belki çıkar ancak yüz yılda bir
Onu okumayan, onu dinlemeyen bunu nerden, nasıl bilir?
Çok kıymetli bir evladını kaybeden İzmir, ne kadar üzülse az
Neylersiniz ki insan için, elden gelmiyor etmekten başka niyaz
“Ben sana mecburum.” dizesi, düşündürür derinden beni
Kulun, Allah’a muhtaçlığına götürür, her düşüneni
Bir aşk şairiydi diyor, okuyan herkes O’na
O mecazi aşktan, yol buluyorum ben Allah’a
Çılgın Türklerden biriydi dedi, Sinan Aygün O’na
Çünkü koyardı fikrini, hiç çekinmeden masaya
“Bir Millet Uyanıyor.” dizisinin editörü Attila
Kuşatılmış Türkiye’yi, kaldırmak istemişti ayağa
Cumhuriyet’in, göçtü ulu çınarı, Dünya’dan
Kesti ilgisini artık, bu deniz ve karadan
Attila İlhan çok gayretliydi ve çalışkan, evvel emirde
Tartışılmazdı diline vukufiyeti, bu böyle biline
2293
Vardı kendinde Allah vergisi, yani İlahi mevhibe
İşte bu üç vasfa sahipti, şair Attila İlhan bence
“Kimi Sevsem Sensin.” düşündürücü bir dize
İyi anlaşılırsa, inkarcı gelir dize
“Yarın artık bugündür.” güzel senaryosunun adı
“Yarını bugün tayin eder.”i kimse anlamadı!
“Parola Vatan, İşareti Namus!” diye iletiyordu.
Kalemini, hep iç-dış mel’unlara karşı biletiyordu
Her saati ayrı yaşar, çok gezmesi de buna eklenince
Attila İlhan’ın yazması için, artık değmeyin keyfine
Milli Direnişin, zapt edilemeyen sağlam kalesi
Ne kadar öğünse haklıdır, yerden göğe ailesi
“Şahane Serseri” bir başka türlü oldu azad
İnşallah, böyle sefer için, vardır yanında zad
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, sığındığı son kalesiydi
Türk Vatanı ki, onun koynunda yatanlar, tümüyle dedesiydi
Hele Türk Kültürü’ne bağlılığı, dillere oldu destan
Aşıkıydı İzmir’in, Ankara’nın, kalbindeydi Asitan
Attila İlhan’ın vardı, hem yiğit hem bilge tavrı
Hedefleri o kadar çoktu ki, birbirinden ayrı
Parolası vatan, işareti namustu!
Allah, onu mübarek millete sunmuştu
Avrasya Birliği’nden yana, koyuverdi cesaretle tavır
Bölgesinde Türkiye, harekete geçmeliydi ağır ağır
Hele bir tarafında da, olunca Alem-i İslam
Bu birlik hali karşısında, ancak durulur selam
“Hakimiyet Milletindir.”, “Hürriyet” ve “İstiklal-i Tam.”
Onun peşinde koştuğu, korunması gereken ortam
“Dip Dalgası” dediği, bir kıpırdanış var, ona göre
Aslında, nesl-i ati müjdesini veriyor, görene
Olunca memleketin kaderi, cidden söz konusu
Diyor: El ele vermeli değil mi işin doğrusu?
2294
“Bu milleti mi ram edecekler? Çocukları bile kahraman!”
Diyerek, şaşkınlığını ifade etmişti, durup bir zaman
Doğu ve Batı kültürlerini, hazm etmiş biriydi
Son güne kadar, ihtiyar-genç olarak, dip diriydi
Ülke cendere içindeyken, “Aşk Şairi” olarak, kalamazdı İlhan
“Toplumcu bir yazar ve düşünür” olarak yerini aldı, hiç durmadan
Müdafaa-i Hukuk ve Kuva-yı Milliye’nin, oldu neferi
Yer buldu kendine hemen, olarak bu manevi ordunun eri