Atsız’ın Mektupları

96

Prof. Dr. Sadri Maksudi Arsal’ın kızı Âdile Ayda’nın; ‘Yüzyıllar geçtikten sonra bile ilham kaynağı olacak bir millî şuur âbidesi‘ olarak nitelendirdiği Hüseyin Nihal Atsız, kendisine mektup yazan herkese, mutlaka cevap yazmayı prensip edinmiş bir insandır. Hayatı boyunca yüzlerce mektup yazmıştır.

Tecrübeli gazeteci ve araştırmacı yazar Yücel Hacaloğlu, 57 yıl boyunca; elindeki dedektör, gönlüğündeki sâbır ve hayalindeki zenginliğe ulaşma ümidi ile yer altında servet arayan mâdenciler gibi çalışarak Atsız ile ilgili bilgi ve belge toplamaktadır. Topladığı belgelerin çok önemli bir bölümünü; ATSIZ’IN MEKTUPLARI adı ile kitaplaştırdı.

Birinci baskısı, 2001 yılında Merhum Altan Deliorman’ın sâhibi olduğu ORKUN YAYINLARI arasında çıkan kitabın ikinci baskısı, 2013 yılında, 12 X 19,5 santim ölçülerinde, 440 sayfa hacimli olarak ÖTÜKEN NEŞRİYAT tarafından yayınlandı.

Kitapta Atsız Ata’nın 33 ayrı kişiye yazdığı 267 adet mektup yer alıyor. En çok sayıda mektup, 58 adet ile Hasan Oraltay’a yazılmıştır. İkinci sırada 34 mektup ile Yücel Hacaloğlu yer alıyor. Üçüncü sırada 29 mektup ile Âdile Ayda, dördüncü sırada 24 mektupla,’Şaman‘ olarak da anılan İsmail Hakkı Gökhun var. 19 kişiye de 1’er adet mektup yazılmış. Hacaloğlu; dip notlarda, mektup yazılan ve mektupta adı geçen kişilerden bâzıları hakkında da kısa bilgiler veriyor.

Mektuplarda; düşündüren, tebessüm ettiren, hayrete düşüren satırlar birbiri ardına sıralanıyor. İlgili dönemlerde, Türkiye’nin kaderini şekillendiren insanların, mektubun yazıldığı zaman diliminde ancak 1-2 kişi tarafından bilinen zaaf ve meziyetleri hakkında bilgi edinmek mümkün. Anlaşılıyor ki Atsız, şahıslar hakkında doğruluğu sonradan tescil edilen değerlendirmeleri isâbetle yapabilen mükemmel bir gözlemcidir.

Aynı zamanda katı disiplinli bir insan olduğu görülüyor. Aynı kişiye, ‘Azizim Hacaloğlu‘, ‘Azizim H. Oraltay Bey,’ ‘Kardeşim Muzaffer Amca, ‘Muhterem Âdile Ayda Hanım‘ şeklinde daima aynı kelimelerle hitap ediyor. Bütün mektuplarını ‘Tanrı Türk’ü Korusun‘ veya bu kelimelerin baş harflerinden oluşan ‘TTK‘ kısaltmasıyla bitiriyor, her mektubunu ‘Atsız’ olarak imzalıyor.

Hacaloğlu, ‘İkinci Baskı İçin‘ başlıklı sunuş yazısında; Atsız ile ilgili çalışmalarının devam ettiğini belirtiyor. Bu sözleri ile 3. baskının yapılacağının ipuçlarını veriyor. Zoru başarmaya tâlip olan Yücel Hacaloğlu’na başarılar diliyoruz.

Kitapta ayrıca; ‘Hüseyin Nihal Atsız‘ başlığı altında hayat hikâyesinin kronolojisi, ‘yazı hayatında kullandığı isimler ve müstear (takma) isimler‘, ‘romanları‘, ‘hikâyeleri‘, ‘şiirleri‘, ‘diğer kitapları‘, ‘Türk (İnönü Ansiklopedisi’ne yazdığı maddeler‘, ‘dergilerdeki makaleleri‘ başlıklı 8 ayrı bölümden oluşan bilgi demetleri yer alıyor. 33 sayfalık bu bölümde de çok önemli bilgiler var. Kitabın son bölümünde ise; Atsız Ata’nın el yazısı ile yazdığı mektuplardan örnekler, Yücel Hacaloğlu ile Nihat Atsız’ı bir arada gösteren fotoğraflar ve dizin yer alıyor.

‘Atsız’ın Mektupları; bir döneme ışık tutan, Atsız’ın ruh yapısını, fikir dünyasını olduğu gibi yansıtan belgeler ve bilgiler ihtiva ediyor. Okuyucu Atsız Ata’nın; ülke ve millet, kültür ve ahlak söz konusu olduğunda elmas sertliğinde ve kıymetinde karaktere sâhip olmasına rağmen, özel hayatında fevkalade yumuşak, nâzik, sevecen, insancıl ve son derece samîmi, nüktedan hüviyetine vâkıf olma imkânını elde ediyor.

Yücel Hacaloğlu; kullandığı dil, gerçekleştirdiği sebat ve sabırla destekli çalışmaları ile fevkalade değerli bir ürün elde etmiş. Böylece tebrikleri de hak ediyor.   

HÜSEYİN NİHAL ATSIZ

Türkçülük akımına bayraktarlık etmiş olan fikir adamı, ideolog-yazar, millî şair ve eğitimci Hüseyin Nihal Atsız İstanbul’da 1905 yılında doğdu. 70 yaşında iken İstanbul’daki evinde  11 Aralık 1975 tarihinde kalp krizi sebebiyle uçmağa vardı. Ebedî istirahatgâhı İstanbul’da Karacaahmet Kabristanı’ndadır.  

Atsız Beğ’in babası Gümüşhane’nin Torul/Dorul kazasının Midi köyünün Çiftçi-oğulları ailesinden Deniz Güverte Binbaşısı Mehmet Nail Bey, annesi Trabzon’un Kadı-oğulları ailesinden Deniz Yarbayı Osman Fevzi Bey’in kızı Fatma Zehra Hanım’dır.

İlkokula 6 yaşında iken, Kadıköy’deki Fransız okulunda, Latin harfli öğretim ile başladı.  Bir müddet sonra, Kızıldenız’de bulunan Malatya Gambotu’nun süvarisi olan babasının yanına giden Hüseyin Nihal, Türk-İtalyan Savaşı’nın çıkması üzerine babasının Osmanlı Bahriye Nezareti’nden Süveyş’e sığınması emrini alması üzerine Süveyş’e gitti, bir müddet sonra da İstanbul’a geldi. 1922 tarihinde lise öğrenimini tamamladıktan sonra imtihanla Askerî Tıbbiye’ye girdi. 3. sınıfta iken, Arap asıllı öğretmenine selam vermediği için okuldan kaydı silindi.

1926 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nin yatılı kısmı olan Yüksek Muallim Mektebi’ne kaydoldu ve buradan 1930 yılında mezun oldu. Edebiyat Fakültesi Dekanı olan hocası Prof. Dr. M. Fuat Köprülü’nün isteği üzerine asistan olarak çalışmaya başladı. 

Bu görevde iken Atsız Mecmua‘yı,  toplam 17 sayı yayınladı. Yazar kadrosunda M. Fuad Köprülü, Zeki V. Togan, Abdülkadir İnan gibi edebiyat ve tarih bilginlerinin bulunduğu dergi,  Cumhuriyet devri Türkçülüğü’nün öncüsü olmuştur. Kendisinin ilk yazıları da bu dergide yayınlandı.

Zeki Velidi Togan ile Reşit Galip arasındaki yazılı tartışma sırasında Reşit Galip’e, Hocası Togan’ın haklı olduğunu bildiren bir telgraf çekti. Reşit Galip, Millî Eğitim Bakanı olunca Atsız’ı üniversiteden uzaklaştırdı, Malatya Orta Okulu’na Türkçe öğretmeni olarak tâyin etti.

Sürgün‘ şeklindeki bu tâyinler, ömrünün sonuna kadar devam etti. Buna rağmen, Atsız Mecmua, Orhun ve Orkun dergilerini yayınlamaya devam etti. 

Şubat ve Mart 1944 dönemine ait Orhun dergilerindende Başbakan Şükrü Saraçoğlu’na yazdığı açık mektuplarda, Sabahattin Ali ve arkadaşlarının Komünizm propagandası yaptığını açıklayarak, onları destekleyen dönemin Millî Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’i istifaya dâvet etti. 24 arkadaşı ile birlikte, aleyhlerine açılan ve ‘Türkçülük-Turancılık Dâvâsı’ olarak anılan  dâvâ sonunda hapse mahkûm edildi. 1,5 yıl hapis yattıktan sonra Temyiz Mahkemesi tarafından suçsuz bulundu. Bir müddet işsiz ve zor durumda kalan Atsız, sınıf arkadaşı Tahsin Banguoğlu Millî Eğitim Bakanı olunca, Haydarpaşa Lisesi edebiyat öğretmenliğine tâyin oldu. Cumhuriyet Gazetesi’nin aleyhine açtığı dâvâ sebebiyle öğretmenlikten alınarak Süleymaniye Kütüphânesi’nde memur olarak görevlendirildi. 1 Nisan 1969  tarihinde kendi isteği ile  emekli oldu.

Atsız hiç şüphesiz ki Türk Milliyetçiliği’nin Zıya Gökalp’ten sonraki en büyük ismi olmuştur. Fikirleri ile yaşayışını telif eden bir karaktere ve şahsiyete sahipti. İbnül-emin Mahmut Kemal İnal’ın tarifi ile Atlıyı atından indirecek derecede şiddetli yazılar yazan Atsız, ateşli ve keskin bir üsluba sahipti. Özel hayatında ise sâkin, kibar, mülayim, nüktedan ve şakacı idi. Kendisinden kaç yaş küçük olursa olsun herkese ‘beğ‘ diye hitap ederdi. Vakur davranışı ve tevazu içinde yaşayışı ile dimdik başı ve sağlam karakteri ile Atsız Beğ, Türk tarihinin derinliklerinden kopup gelen bir Türk Beyi idi.

Hayatında bir defa, o da ölüme karşı mağlup olmuştur. Mekânı cennettir inşallah!

YÜCEL HACALOĞLU

1936 yılında Rize İli’ne bağlı Fındıklı İlçesi’nin Çağlayan Köyü’nde doğdu. İlk ve ortaokulu Kars Gazi İlkokulunda, liseyi Trabzon Lisesi’nde, yüksek tahsilini İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde tamamladı.

1957 yılında gazeteciliğe başladı. Yelken, Türkiye Spor, Yeni İstanbul, Düşünen Adam, Son Havadis, Egemenlik, Türk Yurdu, Türk Dünyası Araştırmaları, Sabah, Yeniyol gazete ve dergilerinde, yazı işleri müdürlüğü, genel yayın yönetmenliği, fıkra yazarlığı ve başyazarlık yaptı. Trabzon’da yayınlanan Hâkimiyet ve Hizmet gazetelerinde sanat sayfaları düzenledi.

1962 yılında Adnan Menderes’in idam resimlerini ilk defa Yeni İstanbul gazetesinde yayımlandı. Üç ay tutuklu kaldıktan sonra tahliye oldu.

1974’deki Kıbrıs Harekâtı’nda, on gazeteci ile birlikte esir düştü. On gün Limasol’da hücrede yattı. Daha sonra Birleşmiş Milletler Teşkilatı tarafından kurtarıldı.

Başbakanlık Müşaviri (Başbakan Yardımcısı Alparslan Türkeş’in Basın Müşaviri) ve Turizm Bakanlığı’nda uzman olmak üzere muhtelif kamu görevleri ifa etti.

Türk Ocakları Genel Merkezi’nde Merkez Yönetim Kurulu üyeliği, Hars Heyeti üyeliği, Genel Sekreterlik (on yıl) ve Genel Başkan Yardımcılığı (dört yıl) görevlerinde bulundu. Türk Ocakları Genel Merkezi Danışma Kurulu üyesidir.

Trabzon’un fethinin 500. yıl dönümü dolayısıyla Trabzon Fetih Derneği’nin kuruluşunda faaliyet gösterdi. Radyo ve Televizyon Üst Kurulunda Danışman olarak çalıştı. 2001 yılında emekli oldu.

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Ankara Gazeteciler Cemiyeti, Basın Konseyi ve Parlamento Muhabirleri Derneği üyesidir. Basın Şeref Kartı sahibi olup, evli ve üç çocuk sahibidir.

Şimdiye kadar, yayına hazırladığı eserler de dâhil olmak üzere seksenin üzerinde kitabı vardır.

Önceki İçerikRamazan
Sonraki İçerikTasavvufi Terimler – 7 Tezkiye
Avatar photo
28 Kasım 1938 tarihinde Bafra’da doğdu. İlk ve ortaokulu doğduğu şehirde bitirdikten sonra Ankara Ticaret Lisesi ve Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nde okudu. İş hayatına Ankara’da muhasebeci olarak başladı. Ankara ve Karabük’te; muhasebeci, mali müşavir ve profesyonel yönetici olarak devam etti. İstanbul’da, demir ticareti ile meşgul oldu. SSCB’nin dağılmasından sonra Türk Cumhuriyetlerinde sanayi yatırımları gerçekleştirmek üzere çok ortaklı şirket kurdu. Şirketin murahhas azası olarak Azerbaycan’da ve Kırım’da tesis kurup çalıştırdı. 2000 yılında işlerini tasfiye etti. İş hayatı ile birlikte yazı hayatı da devam etti. İlk yazısı 1954 yılında Bafra’da yayımlanmakta olan Bafra Haber Gazetesi’nde başmakale olarak yer aldı. Sonraki yıllarda İlhan Egemen Darendelioğlu’nun Toprak Dergisi’nde, Son Havadis ve Tercüman gazetelerinde yazıları yayımlandı. Türk Ocakları Genel Merkezinin yayımladığı Türk Yurdu dergisinde yazdı. İslâm, Kadın ve Aile, Yörünge, Ufuk, Emelimiz Kırım, Papatya, Tarih ve Düşünce, Yeni Düşünce, Yeni Hafta, Sağduyu, Orkun, Kalgay, Bahçesaray, Türk Dünyâsı Târih ve Kültür, Antalya’da yayımlanan Nevzuhur, Kayseri’de yayımlanan Erciyes ve Yeniden Diriliş, Tokat’ta yayımlanan Kümbet, Kahramanmaraş’ta yayımlanan Alkış dergilerinde, Dünyâ ve Kırım’da yayımlanan Kırım Sadâsı gibi gazetelerde de imzasına rastlanmaktadır. Akra FM radyosunda haftanın olayları üzerine yorumları oldu. 1990 – 2000 yılları arasında (haftada bir gün) Zaman Gazetesi’nde köşe yazıları yazdı. Hâlen; Önce Vatan Gazetesi’nde, yazmaktadır. Oğuz Çetinoğlu; Türk Ocağı, Aydınlar Ocağı, ESKADER / Edebiyat, Sanat ve Kültür Araştırmacıları Derneği ve İLESAM / Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sâhipleri Meslek Birliği Üyesidir. Yayımlanmış Kitapları: 1- Kültür Zenginliklerimiz: (2006) 2- Dört ciltte 4.000 sayfalık Kronolojik Tarih Ansiklopedisi: (2008 ve 2012), 3- Tarih Sözlüğü: (2009), 4- Okyanusa Açılan Kapılar / Tefekkür Mayası Röportajlar: (2009). 5- Altaylardan Hira’ya Türk-İslâm Dostluğu: (2012 ve 2013), 6- Bilenlerin Dilinden Irak Türkleri: (2012), 7- Türkler Nasıl ve Niçin Müslüman Oldu: (2013), 8- Türkmennâme / Irak Türkleri Hakkında Bilmek İstediğiniz Her Şey: (2013). 9- Türklerin Muhteşem Tarihi: (Nisan 2014 ve Nisan 2015) 10- 115 Soruda Türk İslâm-Âlimi Mâtüridî (Röportaj): 2015) 11- Cihad – Gazi – Şehid: Kasım 2015. 12-Yavuz Bülent Bâkiler Kitabı (2016 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 13-Her Yönüyle Kâzım Karabekir (2017 Mehmet Şadi Polat ile birlikte) 14-Dil ve Edebiyat Dergisi / İlk 100 Sayı Bibliygorafyası (2017 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 15-Büyük Türk İslâm Âlimi Serahsî (2018), 16-Âyetler ve Hadisler Rehberliğinde Kutadgu Bilig’den Seçmeler (2018), 17-Edib Ahmet Yüknekî ve Atebetü’l-Hakayık (2018), 18- Büyük Türk İslâm Âlimi Mâtürîdî (2019), 19-Kâşgarlı Mahmud ve Dîvânu Lugati’t-Türk (2019). 20-Duâ / Huzura Açılan Kapılar. (2019) 10-Yesevi Yayıncılık, 12-Yakın Plan Yayınları, 13-Boğaziçi Yayınları, 14-Dil ve Edebiyat Dergisi, diğer kitaplar Bilgeoğuz Yayınları tarafından yayımlanmıştır.