Cumhuriyetimizin kurucusu ulu önder Atatürk’ün fâni varlığının aramızdan ayrılışının 76. yıldönümünü idrak ediyoruz. Zaman ilerledikçe Atatürk’ün büyüklüğünü ve bize kazandırdıklarının değerini daha iyi anlıyoruz. O’nun gerçekleştirdiklerini ve düşündüklerini değerlendirdikçe, bizi ne kadar iyi tanıdığını, görüşlerinin ne kadar isabetli olduğunu, daha iyi kavrıyoruz. O zaman, diğer dünya liderlerinden tamamen farklı bir konumda olduğunu görüyoruz.
Atatürk, sadece Kurtuluş Savaşı’nı kazanan bir asker, Türkiye Cumhuriyeti devletini kuran bir devlet kurucu, ilk cumhurbaşkanı, Türk milletini çağdaş uygarlığa taşıyan bir devrimci ve milletine devletini güçlendirecek ve ayakta tutacak hedefleri ve ilkeleri ortaya koyan bir önder, kendine özgü felsefesi olan bir düşünce adamı değildir. O, dünya liderlerinin bir veya ikisinin taşıdığı bu özelliklerin tamamını şahsında birleştirmiş, ender şahsiyetlerden biridir. O, bir taraftan genç Cumhuriyet’in sosyal, kültürel ve ekonomik gelişmesini sağlayacak devrimleri yaparken, diğer taraftan da milletini aklın ve bilimin rehberliğinde “çağdaş uygarlık” hedefine yöneltmiş bir dünya lideridir.
Atatürk, bu kişiliğe ulaşmak için büyük emek sarf etmiştir. Bilgi olmadan fikir üretilemeyeceğini ve uygulama yapılamayacağını bildiğinden, savaşırken ve hastalığı sırasında bile sürekli kitap okumuştur. Araştırmacı tarihçi Sinan Meydan, onun okuduğu kitaplar hakkında şu bilgiyi veriyor:
879 tarih kitabı okuyarak, ‘Türk Tarih Tezi’ni geliştirmiş,
535 edebiyat, 397 dil-dilbilim kitabı okuyarak ‘Yazı ve Dil Devrimleri’ni yapmış,
197 siyasal bilimler kitabı okuyarak saltanatı, hilafeti kaldırıp cumhuriyeti ilan etmiş,
195 güzel sanatlar kitabı okuyarak ‘Musiki ve Sanat Devrimi’ni gerçekleştirmiş,
139 ekonomi kitabı okuyarak ‘Karma Ekonomik Modeli’ ortaya atmış,
169 hukuk kitabı okuyarak ‘Medeni Kanunu’ kabul etmiş,
104 pozitif bilimler kitabı okuyarak ‘Üniversite Reformu’nu yapmış,
75 sosyoloji kitabı okuyarak ‘Halkevlerini’ kurmuş,
101 eğitim öğretim kitabı okuyarak ‘Eğitim Devrimi’ni gerçekleştirmiştir.
Atatürk, hayatı boyunca Türk milletinin birlik ve beraberliği ile Türk vatanının bütünlüğünün korunmasına büyük özen göstermiştir. Bu yüzden, bugün, her zamandan daha fazla Atatürk’e ihtiyacımız vardır. Eserleriyle ve düşünceleriyle etrafında bütünleşebileceğimiz tek lider o’dur. Artık Atatürk, dil gibi, bayrak gibi, İstiklâl Marşı gibi, vatan gibi, bizi etrafında birleştiren ve bütünleştiren milli odak noktalarımızdan biri olmuştur.
Aramızdan ayrılışının 76. yılında, hepimizin, Atatürk’ün yaptıklarını, söylediklerini ve direktiflerini bir defa daha tarihin süzgecinden geçirmemiz ve yorumlamamız gerekmektedir. 2000’li yıllarda bizi güçlü, modern ve müreffeh bir Türkiye’ye ve “Bilgi Toplumu”nun etkin bir üyesi olmaya götürecek yol, Atatürk’ün ışıklı yoludur. Bize Türklüğümüzü hatırlatan, Göktürklerden sonra ikinci Türk adını taşıyan milli devletimizi kuran, modern çağın normlarıyla buluşturan büyük Atatürk’ü 76. Ölüm yıldönümünde bir defa daha şükran ve minnetle anarken, eserlerine, düşüncelerine ve “Ne mutlu Türküm diyene” sözünde ifadesini bulan çağdaş milliyetçilik anlayışına milletçe sahip çıkacağımızı bir defa ifade ediyoruz.