Atatürk Atatürk’ü Anlatıyor –II-4

95

“Ulusal Giz”

Bu yazı serisini hazırlamaktaki amacım; her 19 Mayıs Gençlik
ve Spor Haftası geldiğinde içimde bir boşluk hisseder, sanki yapmam gereken bir
şey varda yapmıyormuşum gibi bir düşünce boşluğu uyanır içimde. İşte bu boşluğu
doldurmak için bu vatanı bize kazandıran Mustafa Kemal Atatürk, silah arkadaşları ve aziz
şehitlerimize minnet borcumu karınca misali ödemek için düzenlediğim bu yazı
serisini, umarım ki zevkle okuyacaksınız.

Anadolu Topraklarında Kurtuluşa
Atılan İlk Adımlar:

“Samsuna çıktığımda ülkenin durumu çok kötüydü. Çerkez Ethem
ve Demirci Efe Yunan’a karşı daha harekete geçmemişlerdi. Yunan yürüyüşünü
aksatıcı bir dayatma henüz yoktu. İtalyanlar Konya’ya, Antalya’ya, Akşehir,
Fethiye, Afyon, Marmaris, Burdur, Bodrum, Milas, Bucak ve Kuşadası’na asker
çıkarmışlardı. Sanki barış olmuş da nüfuz bölgelerinde iş görmeğe sıra gelmiş
gibi Antalya-Burdur-Bolvadin demiryolu için, uzmanlar ilk çalışmaları
başlamışlardı. Fransızlar Kilikya ve güney bölgelerimize yerleşiyorlardı.

Rumlar oransız azınlıklarına rağmen Sivas vilayetinin Amasya
ve Tokat gibi sancaklarında bile yirmi bir çete ile harekete geçmişlerdi. Amaç
güvenlik olmadığını göstermek ve müdahale bahanesi yaratmak. İngiliz subayları
ile o kadar ilişkileri vardı ki, Havza’daki alay komutanı bir taburla
haydutları yakalamak için bir köyü abluka edince, hemen Merzifon’dan
otomobilleri ile gelen İngiliz subayları müdahale edebiliyorlardı. İstanbul
hükümetinin kaymakamı da Rum Margerit Efendinin, bağımsız Pontus hükümeti kurma
kışkırtıcılığı alabildiğine sürüyor. Rusya da ki bütün Rumları getirip kıyı ve
hinterlandı bölgesine yerleştirmek istediklerini gören Türk halkı da
ayaklanmış. Bir sürü çete de onlardan.

Doğu’daki Brest Litovsk antlaşması ile aldığımız üç vilayeti
geri verdik. Kars ve Sarıkamış’ta on bin Ermeni askeri toplandığı haberi var.
Arkalarında Batum’a giren İngilizler, iki İngiliz subayı Ermeni kuvvetlerinin
başında Nahçivan ve çevresindeki Türk köylerini almışlar. Fransız
Cumhurbaşkanı, Ermeni lideri Bogos Nobas Paşa aracılığı ile Ermeni generali
Antran’ı kabul etmiş. Ermeni davacılarının hayalleri geniş: Yedi ilimizi alıp
Kilikya’ya kadar uzanmak!

İngilizler Van, Diyarbakır, Bitlis ve Musul illerindeki
Kürtleri de kışkırtmakta. İstanbul’da bir dernekleri ve gazeteleri var.
Babanoğulları ve Abdullah Cevdet gibi Osmanlı aydınları işin içinde. Hürriyet
ve İtilaf, Kürtlere otonomi verme yolunda bir antlaşma imzalamış. Hiç biri de
gizli değil. Anadolu’nun göbeğinde belki de denize yolu bile olmayan bir beylik
olarak kalacağız.”

Samsun Limanına İlk
Adım!

Artık toparlanmak sırası idi. Bütün dağınık
ve kendi başlarına buyruk kuruluşları bir araya toplamalı, her toplanışa bir
milli hareket karakteri vermeli, Mustafa Kemal de onun lideri olmalı idi.
Mustafa Kemal adım adım, yoklaya kollaya isteğini iki üç ayda gerçekleştirmiştir.
Bu iki üç ay içerisinde o, bir hayli büyük bir yalnızlık içinde ve içini
açmadan ve dökmeden gelecekte birçokları ile asla birlik olamayacağı kimselerle
çalışmak zorunda idi.”

Falih Rıfkı Atay

“Bandırma Vapuru 19 Mayıs 1919,
Pazartesi sabahı saat altıda, direğine ordu kumandanlığı bayrağı çekilmiş
olarak Samsun limanına demirledi. Bir yandan kenti seyredip bizi almaya gelecek
motoru bekliyoruz, bir yandan da Fenerburnu’ndan ansızın çıkıverecek İngiliz
torpidosu korkusunu yaşıyoruz.

            Nihayet gemiye bir motor yanaştı.
Samsun’daki tümenden Binbaşı Mahmut Ekrem Bey bizleri almaya gelmişti. Kaptanla
helalleşerek hemen motora atladım, sonra bütün arkadaşlar bindi. Biraz sonra
Karadeniz’in tuzlu sularıyla ıslanmış iskele tahtalarının üzerindeydik. Gelişimizi
iskelenin önünde bekleyen birkaç memurdan başka hiç kimse görmüşe benzemiyordu.
Tüm arkadaşlar iskeleye çıktıktan sonra:

-Haydi, arkadaşlar dedim artık karada
bize ölüm yok!

Uzun tahta iskeleden ayrılıp ta ilk
kez Samsun topraklarına ayağımız değdiğinde, bir askeri bando bir asker marşı
çalarak gümbürdemeğe başladı. Samsun Sancak Başkanı Ethem Bey, Askeri kumandan,
Belediye Başkanı, Polis Müdürü Refik Bey (Koraltan) ile hükümet ve kentin ileri
gelenleri sırasıyla ellerimizi sıktılar. Samsun halkının ise bizimle alakası
yoktu.

Sahile yakın Mıntıka Palas, bize
ayrılmıştı. Hemen yerleştik, soyunup döküldük, yıkandık ve elden geldiğince
dinlenmeğe çalıştık. İlk olarak anneme bir telgraf çekerek sağ-salim Samsun’a
ulaştığımı bildirdim. Bir saat kadar geçti geçmedi emir erim Halit koşarak
odama geldi.

Ne
var Halit?

-Torpido gelmiş Paşam!

-Hangi torpido çocuk?

-Zahar, sizi yakalamak isteyen torpido!

Devam edecek.