Aşk; Dünyevi ve Uhrevi Aşk ta Ufkumuzu Açıyor

80

 

Bazı maddi saplantılardan uzaklaşmak, bazen olaylara geniş bakabilmek, bazen uhrevi duygular, çoğu zaman sevgi, ruh inceliği, aşk; ufkumuzu açan etkenlerdir.
Bu öyle bir şey ki neyin ne zaman olacağını bilemezsiniz.  Ama bir de bakarsınız ki, karşınızda birisi var ve sanki siz onu yıllardır tanıyorsunuz. Öyle bir sıcaklık duyarsınız.

Bu karşınızdaki bir insan, bir bitki ya da bir hayvan da olabilir. Bir Deniz, bir DAĞ da olabilir. 

Önemli olan arada bir elektriğin oluşmasıdır.  Bir mesajın alınıp verilebilmesidir.

Sürekli SEBEP-SONUÇ ilişkisi içinde kalırsanız, dar bir çerçeveden bakmaya mahkumsunuz.  Ve o zaman bazı olayları açıklayamazsınız.

Akıllı Kayısı Ağaçları’nı hatırlıyor musunuz? “Aslında ZOR Değil” isimli birinci Ciltte yer alan bu hikâyede Nimet Teyzemizin bahçesindeki Kayısı ağaçlarının, komşu apartmana sarkan dallarında tek bir meyve yoktu. Ama Nimet Teyzenin bahçesinde kalan dallar meyveden adeta kırılıyordu. Ve Nimet Teyze gülüyordu, olayı anlatırken.

Komşu hanım, kayısı ağaçlarının kendi bahçesine sarkan dallarından rahatsız oluyor ve kayısıların tamamının kesilmesini istiyordu. Nimet Teyze ise kendilerine sarkan dalları kesmelerini ya da meyvelerini alabileceklerini söylüyordu. Ve işte bu tartışma ile gelen mevsimde kayısılar olgunlaşmış ve fakat komşuya bakan dallarda TEK BİR KAYISI olmamıştı.  Nimet Teyzenin tarafında dallar kırılıyordu.

İşte bu olayı madde açısından sebep sonuç ilişkisi ile açıklamak mümkün değildir. Burada başka bir neden vardır. Bilmediğimiz, ama tabiatın ve kayısı ağaçlarının bile çok iyi bildikleri bir başka neden… 

Acaba bu neden, kayısı ağaçlarının dahi hissedebildikleri SEVGİ midir? Hissedebildikleri ve cevap verebildikleri SEVGİ midir?.

Ve bir başka olay; akıllı köpek LARA…

Lara, Antalya’da yaşıyordu, Oğlum NURAL’ların köpeği.. Antalya’ya gittikçe Lara’yı alır gezdirirdim. Beni çok seviyordu. Kapıda karşılıyor, ayağıma TERLİK çıkarıyor, üzerime boylu boyunca zıplıyor, her defasında büyük tezahürat gösteriyordu.

Lara hisli ve akıllı bir hayvandı, örneğin, Cansın, beraber büyüdükleri torunum, Antalya’da ayrılıp İstanbul’a geldiğinde, Lara onun odasına gider ve başını divana uzatır resmen ağlarmış… 

Biz Antalya’ya gittiğimizde daha arabamızın parka yaklaştığını sezer ve kapıya koşarmış.  Bizi büyük tezahüratla karşılar, sanki öpecekmiş gibi üzerime atılır, sonra hemen terlik çıkarırdı. Ve lütfen dikkat altı ay önceki gelişimde giydiğim terliği bulur ve bana onu getirirdi. Bir defasında SEMRA; eski, terliği değil de yeni aldığını bana vermek istedi ama Lara, o terliği asla bırakmadı ve illa bana onu vermek için çırpındı,  mecburen o eski terliği giymiştim.

Olay bununla bitmiyordu, Lara şöyle bir saat kadar oturduktan sonra benim ayakkabımı alır ve salona getirirdi. 

“HADİ GİY BUNLARI ve YÜRÜYÜŞE ÇIKALIM” Dercesine. 

Bütün bu tezahüratın nedeni neydi? SEVGİ !… Sevildiğini anlıyor ve aynen karşılık veriyordu.  Ve Lara, Keriman’ı sevmezdi. Neden? Keriman ona yüz vermez ve çoğu zaman da onu Balkona atardı. 

Bizi karşıladığında ise Keriman’a şöyle bir bakar ve arkasını dönerdi.

Lara bir köpekti. Ama sevginin, bitkide ve hayvan da bile bir dili vardı ve insan o dili onlarla konuşabiliyordu.

İşte Kayısı Ağaçları ve İşte LARA… Bunlar yaşanmış olaylar…

                    VE İNSAN SEVGİSİ !…..

İnsanlar arasındaki SEVGİ de böyle değil mi?

Bazen sadece göz göze gelirsiniz, bazen sadece bir el sıkma…  Bazen bir iki sıradan söz.. Ama her insanla değil de bazıları ile başka bir iletişim..

Hiç düşündünüz mü NEDEN?  Ve düşündünüz mü? NASIL?

Bu duygu, bazen bir hayranlık, bazen bir etkileşme, ama bazen ortada hiçbir neden yokken bir yakınlaşma…

Hiç böyle düşündüğünüz oldu mu?

Hiç bunları yaşadığınız oldu mu? 

Tanıştığınız veya özellikle de tanışmadığınız biriyle daha ilk karşılaşmanızda, içinizde değişik duygular uçuştu mu?

Bunun en BASİT açıklaması AŞK.. Yıldırım aşkı filan deniliyor. Klasik manada düşünülen AŞK’la, Sevgiyle, hele de sexle filan asla ilgisi yok bunun..

Bu başka bir şey… Başka bir yakınlık…

İlk defa karşılaşıyorsunuz, ama kırk yıllık dost gibisiniz.    

Ve ne yazık ki bunu başkalarına anlatamıyorsunuz.. Zor anlatırsınız..

Akıllı KAYISI AĞAÇLARINI Anımsayınız.

Akıllı Köpek LARA’yı anımsayınız.

İnsan ilişkilerinde de böyledir. Bazen, o bir dosttur. Bazen bir yabancı.. 

Daha önce hiç görmediğiniz birisi.. Onunla asansörde karşılaşırsınız, bir otobüste, bir vapurda, bir otelde!… Yolda benzincide, yol kenarında bir satıcıda!…

Sıradan bir ilişkidir. Bir merhaba dersiniz, hatta demezsiniz bile, sadece hafif bir gülümseme…

Ya da çok masum küçücük bir bakış… İşte her şey tamamdır. Elektrik alınmıştır. Sanki kırk yıllık  dostunuzdur o.. Sanki çok eskilerden yıllarca beraber olduğunuz bir dosttur, o!…

Topu topu sadece bir iki dakika beraber oldunuz, hatta üç-beş saniye.. Ama unutulmaz bir an yaşadınız,  bunun karşı cinsle, seksle, cinsel eğilimlerle de bir ilgisi yok..

O sadece bir mesaj, bir yakınlık, bir iletişim, bir anlaşma, bir mutabakat..

Hiç böyle bir an yaşadınız mı?  

Çok kısa bir alışveriş ve sonra herkes kendi dünyasında…

Ama unutulmaz o anlar, hiç bu duyguları paylaştınız mı?

Ve O insanla tekrar karşılaşmayı hiç öylesine yoğun bir duygu ile istediniz mi?

O adını bile bilmediğiniz, sadece bir an, çok kısa bir an elektrik aldığınız, O İNSANI, O canlıyı öylesine özlediğiniz oldu mu?

Ve EVREN’in, İLGİSİZ ve UZAK yaratıklar kadar, O, Size çok yakın yaratılmışlarla da dolu olduğunu hiç düşündünüz mü?

Onlarla yakınlığınızın belki de tesadüf olmadığını hiç düşündünüz mü?

Bu tür ilişkilerinizin zaman, zaman yoğunlaştığını hiç fark ettiniz mi?

Bütün bunlara; EVET !..Diyebiliyorsanız, SEVGİ’yi fark ettiniz demektir. .

SEVGİ’yi fark ettinizse DÜŞÜNCE UFKUNUZ açıldı demektir. 

İşte şimdi DÜNYA’ya bir de böyle bakar mısınız?

Her şeyin ne kadar değiştiğini, ne kadar güzelleştiğini, aslında yaşadığımız gezegenin çok da kötü olmadığını; size, bize hepimize yetecek kadar geniş ve güzel olduğunu.

Ve bu anlamda SEVGİ Düşünce UFKUMUZU genişletecektir. Genişletmiştir.