3.7 C
Kocaeli
Perşembe, Aralık 18, 2025
Ana SayfaDin ve AhlâkAsıl Medeniyet

Asıl Medeniyet

     Asrımızda devletler – milletler arasındaki muharebeler;

     Yerlerini, sosyal sınıfların birbirleriyle yaptıkları savaşlara bırakıyor!

     Çünkü insanlar, artık esir ve tutsak olmak istemedikleri gibi,

     Ücret karşılığında çalışmak da istemiyor.

     Şayet Birinci Dünya Savaşı’ndan, galip ve yenmiş olarak çıksaydık;

     Hasım ve düşmanlarımız olan Menfî – Bozuk Avrupa’nın;

     Müstebit / istibdatçı gayr-i insanî taraflarına; daha şiddetli bir şekilde sarılacaktık!

     Hâlbuki o cereyan, o fikrî ve siyasî akım;

     Hem zâlimce, hem de İslâm’ın manevî yapısı ve karakterine zıt ve aykırı bir mâhiyetteydi.

     Üstelik mü’min / inananların çoğunun lehine bir durum arz etmiyordu.

     Kaldı ki, ömrü kısa olup, parçalanmaya namzet ve adaydı.

     Eğer ona yapışsa idik; başını çektiğimiz İslâm Âlemi’ni;

     Fıtrat, nitelik ve yaratılışına muhalif; ters bir yola sürüklemiş olacaktık!

     Menfî / bozuk ve gayr-i insanî vasıflara bürünmüş olan Avrupa medeniyeti ki:

     Biz ondan, yalnız zarar gördük! İslâm’a ters düşen tavır ve davranışlarıyla,

     Kendi içinde bulunan müspet / olumlu ve yapıcı Batı Medeniyeti’yle bile bağdaşmayan

     Emperyalist bir siyasî anlayışa sahip bir vaziyet sergiliyordu!

     Çünkü seyyiatı, suç ve günahları;

     Hasenatına / güzellik ve iyiliklerine galebe etmiş, üstün gelmişti!

     Evet, eğer gâlip gelseydik; insanlığın uyanışı ile sönmeye, yıkılmaya yönelmiş, sefih, rezil

     Ve aşağılık bir hâl almış, inatçı, gaddar / zâlim ve merhametsiz,

     Mânen vahşî, bozuk bir medeniyetin himaye ve korunmasını;

     Asya’da üzerimize almış olacak;

     Ve bunu kendimize bir vazife / görev bilecektik!

     Oysa Bozuk Batı Medeniyeti, beş menfî / olumsuz temel üzerine kurulmuştur!

     Dayanak noktası kuvvettir ki, özelliği tecavüzdür!

     Hedefi menfaattir ki, özelliği sıkıntı ve zahmet vermektir!

     Hayatta kaide ve kuralı cidal, yani kavga, döğüş ve savaştır ki,

     Özelliği çekişmek ve birbiriyle uğraşmaktır!

      Kitleler arasındaki bağı, başkasını yutmakla beslenen unsuriyet / ırkçılık

      Ve menfî milliyettir ki, özelliği çarpışma ve vuruşmadır!    

      Çekici hizmeti, heva ve hevesi tatmindir ki,

      Özelliği insanı meleklik derecesinden, köpeklik seviyesine indirmektir!

      Bu medenîlerden çoğunun içi dışına çevrilse;

      Hayalimizde; kurt, ayı, yılan, domuz ve maymun şekillerini alacakları şüphesizdir.

      x

      Asıl Medeniyet’e gelince, bizim kasdettiğimiz; medeniyetin güzellikleri, 

      Ve insana faydası olan iyilikleridir. Yoksa, medeniyetin günahları, kötülükleri değil.

      Bazıları, o seyyiat, fenalık ve kötülükleri, o sefahatleri,

      Yani nefsin ahlâk dışı isteklerine boyun eğmeyi; mehasin / güzellik ve iyilikler sanıp,

      Onları taklit ederek; asıl ve güzel olan medeniyetimizi harap ettiler!

      Medeniyetin günahları; iyiliklerine üstün gelip, seyyiatı / fenalık ve kötülükleri;

      Hasenatına / güzellik ve iyiliklerine tercih edilmekle,

      İnsanlık iki dünya harbi ile, iki dehşetli tokat yiyip,

      O günahkâr medeniyeti / uygarlığı yerle bir etti.

      Ve öyle bir kustu ki, yeryüzünü kanla bulaştırdı!

     İnşâllah istikbâl / gelecekteki İslâmiyetin kuvveti ile,

     Medeniyet’in mehasini / güzellik ve iyilikleri üstün gelecek;

     Zemin ve arz’ın yüzünü pisliklerden temizleyecek.

     Dünya barışını da, temin edip gerçekleştirecek.

Muhsin Bozkurt
Muhsin Bozkurt
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.

Seçtiklerimiz

spot_img