Asıl Lezzet Değil cennet (1)

53

Dünya ne ki

Asıl içindeki

Mânadır dünya

Cennet ne ki

Asıl içindeki

Anlamdır cennet

Dünyadan cennet

Çok güzel elbet

Mânası ise cennetin

Dünyadakinden a’lâ

Daha büyük cennet

Cennet cennet dedikleri

Gelmez hiç söze

Cennetteki mânanın ise

Olmaz karşılığı

Cennette bile

Demek ki

Asıl lezzet

Değil cennet

Asıl cennet

Mânadır elbet

X

Hz. Peygamber’e sorarlar: “Cennet lezzetlerinin bir örneği dünyada var mıdır?”

Cevap verir: “Siz hiç ilim meclislerinde bulunmadınız mı? Oradaki lezzet, cennet lezzetlerinin bir nümûnesi (örneği)dir.” meâl ve anlamındaki hadisi hatırlayalım önce.

Gerçekten ilim meclislerinde konuşulan İlâhî mâna ve konular, İlâhî sohbetler cennet lezzetlerinin örneklerindendir. Ve cennetteki cismanî lezzetlerden de üstündür.

Demek ister ki, o sevgili Peygamber; ilim meclislerinde konuşulan gerçekler, ortaya çıkan hakikatler, açıklanan Allah’ın esmaü’l-hüsnâsı yani güzel isimleri…Kısaca Ma’rifetullah / Allah’ı bilme, bulma, tanıma ve onda mânen gark olmadan alınan lezzet; cennet lezzetlerinden bir lezzetttir. Hattâ ondan da üstün, ondan da öte bir lezzettir.

Keza bunları tefekkürde / düşünmekte, tezekkürde / zikredip anmakda; öyle mânevî lezzet, öyle mânevî zevk, öyle mânevî haz ve öyle mânevî bir tad vardır ki, cennet lezzetlerinin birer örneği oldukları gibi, onlardan da yüksek bir lezzettir.

“(Çünkü) cennet, bütün lezaiz-i mâneviyeye medar(dır. Tüm mânevî lezzetlerin bulunduğu bir yerdir.)”

Demek ki cennet; evvelemirde özellikle mânevî lezzetlerin bulunduğu bir yerdir. Cennet her şeyden önce mâna, anlam, fehim ve idrâkin kendisini gösterdiği mekândır.

Cennet işte ancak, asıl rızık olan bu mânevî rızıklar için kurulmuş ve kurulacak olan alandır. Dünyada olduğu gibi, fakat daha üstün nitelikleriyle…Cennet’in en güzel tarafı ise, orada da mâna rızkına mazhar olmaktır.

Cennet ancak bu mânevî rızıktan yâni anlamak, mâna vermek rızkından, rızıklanmak için yaratılmış bir çiçekistandır. Çünkü anlamak, mânalandırmak lezzeti; cennet lezzetlerinden daha lezîzdir.

Rayiha ve kokusu olmayan çiçek bir şeye yaramadığı gibi, mânaya işaret etmeyen, mânası olmayan, madde de bir şeye yaramaz. Çünkü kendisi için değil, onu oraya koyan için vardır. Bu mâna için oluşturulmuştur. Bu anlam okunsun diye varlık sahnesine çıkarılmıştır.

İşte bu mânayı okumak ilimdir. Görülen maddede, işaret edilen mâna okunmuyorsa; bu cehildir. Zaten “Allah’ın adıyla oku!” emrinde de; bu hikmet, bu sır gizlidir.

 

 

Önceki İçerikMeral Akşener’in Olağanüstü Kurultay Kararı
Sonraki İçerikBabam Cemil Meriç:
Avatar photo
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.