5.8 C
Kocaeli
Salı, Kasım 4, 2025
Ana SayfaGüncelAnlaşmamak Üzerine Anlaşmak

Anlaşmamak Üzerine Anlaşmak

Anlaşmamak üzerine anlaşmış gibiyiz. Ön yargıyla birbirimize kıyasıya vuruyoruz. Bunun adına da iletişim diyoruz, siyaset diyoruz, etkileşim diyoruz; en kötüsü de sosyalleşme diyoruz.

Birileri derdini anlatıyor, dinlemiyoruz; çözüm üretiyor, çözümde hinlik arıyoruz. Fitne fesat üretmede birinciliği kimseye bırakmıyoruz. Biz niye böyleyiz?

Amacım, kimseyi aşağılamak veya savunmak değil, durum tespiti yapmak. SGK Başkanı bir açıklama yapmış. EYT yasasının çıkarılmasını, çalışanların pirim ödeme sürelerinin kısalığını ve emekli olma yaşının düşüklüğünü, ülkemizde insan ömrü uzadığı için emeklilerin şimdi daha fazla süre emekli maaşı almasını emekli maaşlarındaki düşüklüğün sebebi olarak ifade etmiş. Batı’daki sayısal verilerle bizdeki veriler arasındaki uçurumu vurgulayarak açıklamasını inandırıcı hale getirmeye çalışmış.

Sen misin bunları söyleyen? Adamı tefe koymuşlar, linç kampanyası başlatmışlar. Söylenen her sözde art niyet, yapılan her işte kusur arayan birtakım “her şeye karşıcı” siyaset ve sendika erbabına göre Başkan, Türkiye’de emeklilerin erken ölmesini istemiş. Olaylara at gözlüğüyle bakan, sapla samanı karıştırmayı siyaset yapmak zanneden biri de: “Almanya’da bir saat çalışan işçi 12-13 euro alıyor. Marketten 15 euroya 1 kilogram et alabiliyor. Biz 1 kilogram et alabilmek için 1.5 gün çalışıyoruz. Mukayese edecekseniz bunları edin.” demiş. Nedense bu ülkelerde sigorta pirim oranlarının, emekli olma yaşının daha yüksek olduğunu ve EYT gibi bir ucube yasanın çıkarılmasının mümkün olamayacağını söylemekten kaçınmış. Lafı, kirli siyasetin başka alanlarına kaydırmış.

Birbirini anlamamak için anlaşmış bir kaotik toplum inşa ediyor siyaset.

EYT, bir dönemde “Onlar ne veriyorsa ben iki katını veriyorum.” diyen basiret yoksunu siyaset erbabının bugünlere taşıdığı bir kamburdu. Günümüz partileri de bunu istismar etti, mevcut hükümet seçim kazanabilmek için, daha önce hiç gündemine almadığı halde bu yasayı çıkarmak zorunda kaldı. Pek çok insan, az pirim ödemelerine rağmen erken yaşta emeklilik hakkı kazandı. Emekli sayısı arttı, maaşları tarihin en düşük seviyesinde kaldı. Emekli maaşları arasındaki uçurum da genişledi.

Bu, sayısal çoğunluğu doğru düşünce kabul eden demokratik sistemin ürettiği bir acayip armağandır(!) Hiçbir hesap uzmanının hakkaniyetle çözemeyeceği çarpık denklem üzerine siyaset yapan politikacılar utansın. Utanmak da bir dürüstlüktür.

Ben de bir emekliyim. Kırk iki yaşında emekli oldum. Çalıştığım yıllardan daha fazla yıldır emekli maaşı alıyorum. Emekli maaşım, açlık seviyesinin de altında. Ama ne Almanya’daki kadar yüksek pirim ödedim ne de uzun süre çalıştım. Ne kadar emek, o kadar yemek. Dürüstlük bunu da görmeyi gerektirir.

Erken emekli olmayı ben istemedim, sistem beni zorladı. Bu nasıl bir sistem ki insanını hem erken emekli ederek atıl hale getiriyor hem de açlık sınırının altında yaşamaya mahkûm ediyor. Bu sistemi düzeltecek samimi siyasetçilere ihtiyaç var. Gerçekleri haykıran bürokratları linç eden politikacılar bu ülkede pirim yapmamalı. “Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar.” sözü bize ayar vermemeli.

Sosyal güvenlik sisteminde hesap hatası yapıldığını düşünüyorum. Daha adil bir sistem kurulabilir. Özellikle sağlık alanında denetimin zayıf, israfın yüksek olduğunu gözlüyorum. İnsan unsuru ve maddi kıymetler daha rantabl değerlendirilebilir. Reorganizasyon, şart. Kırk yamalı bohça, artık dikiş tutmuyor. Yeni kumaşa, yeniden ölçüp biçecek terzilere ihtiyaç var.

 Kendime emekli denmesini hiç kabullenemedim, emekliliği yakıştıramadım. Emeklilik, bazıları için özlem, bazıları için bir kompleks. Olması gereken, emekli olmak ve onun getireceği güvence değil, bu ülkede yaşayan her bireyin her yaşında kendini gününde ve yarınında endişeden azade hissetmesidir. Üretmek ve sorumluluk, belli dönemlere mahsus değil, beşikten mezara kadardır. Sosyal güvenlik sistemi bu ön kabuller üzerine kurulmalıdır.

Sosyal güvenlik, insan hayatının bütünüdür, seçim malzemesi kesinlikle olmamalıdır. Hesabi değil, hasbi insanlara ihtiyaç var. Kimse, mağduriyetten nemalanmasın, herkes yapması gerekeni dürüstçe yapsın.

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Seçtiklerimiz

spot_img