Dünyanın güneş etrafında 23 derece 27 dakikalık bir eğimle dönmesiyle güneş ışınları 12milyon Km2′ den oluşan Türk Coğrafyasına 21 Mart’ta dik olarak gelmeye başlar. Bu mevsimsel olarak ilkbaharın başlangıcıdır.
Göktürkler, Hunlar, Uygurlar, Tuna Bulgarları ve İtil Bulgarları 12 Hayvanlı Türk Takvimini kullanmışlardır. İhtiyaçlarına uygun tertipledikleri bu takvim 12 yılın 5 katı olan 60 yıllık devreler şekilde düzenlenmiştir. Buna göre 21 Mart yeni yılın başlangıcı ve aynı zamanda dünyada yeni yılın kutlanması geleneğinin de başlangıcıdır.
Asıl olan kendisine biçilen takdir olmasına karşılık, bize göre kâinatta gelişen ve değişen her şey gibi, mahlûkattan olan zamanda gelişip ve değişmektedir. Bu sırra öyle veya böyle vakıf olan insanlar irrasyonel bir boyut olan zamanı ölçülebilir hale getirmişlerdir.
Takvim yapma ve kullanma matematik dehanın bir ürünü,bunun sonucu uygarlığın açık bir göstergesidir.(Çok önemli olan bu kavramı şimdilik konumuz dışında tutuyoruz.)Zira zamana hâkim olamayan toplumlar, zamanın esiri olurlar. Bu nedenle varlıklarını da uzun süre devam ettirmezler.
Benim tarihimi yazanlar, bana dost olmadıkları için, atalarımınTürkistan bozkırların da oradan oraya dolaşan göçebe bir topluluk olarak dünyaya tanıtmaya çalışmışlardır. Atalarımı toplayıcı olarak ta gösterebilirlerdi.
Ancak gerçeğin bu olmadığını arkeolojik çalışmalar ispatlamaktadır. Ergenekon ile ilk tarih sahnesine bilinçli olarak çıkan Türkler Büyük Göktürk Medeniyetini kurmuşlardır.
Karasal ilkimin hâkim olduğu çetin kış şartlarına sahip Türkistan coğrafyasında yaşayanlar için soğukların azaldığı, toprağın canlanıp, bozkırın yeşillendiği yeni yılın başlangıcı Mart ayının 21.inde Türk dünyasında Nevruz Bayramı olarak kutlanır.
12 hayvanlı Türk takviminde yeni yıl “toprağın uyandığı gün” olan 21 Martla başlar. Tabiat ile iç içe, yaşayan, toprağı “ana” olarak niteleyen biz Türkler için baharın gelişinin önemli bir yeri olması doğaldır.
NEVRUZ 5000 yıldan bu yana Hun Devletinin kuruluşundan itibarenTürkler tarafından hassasiyetle kutlanan bir bahar bayramı geleneğidir. Bu gelenek Adriyatik’ten, Çin Seddi’ne kadar uzanan Türk Coğrafyasında kutlanmaktadır. Nevruz geleneği Yahudi ve Hıristiyan Batının kışkırtması ile sonradan millet olma sevdasına düşenlerin geleneği değildir.
Nevruz Türk Cumhuriyetlerinden “Kırgızistan, Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan, Tataristan ve Azerbaycan’da, “Milli Bayram” olarak ilan edilmiş ve buralarda topluca kutlanmaktadır.
Türk kültürünün zengin kaynaklarından birisi olan nevruz araştırmacı bilim insanlarının tespitlerine göre; tarihi kaynaklarda bayram gibi kutlanan. Değişmeden günümüze kadar yaşatılan en eski Türk geleneği olup, bu geleneğinin hiçbir dini temeli olmadığı ileri sürülmektedir.
Ancak; Nevruz Türk Milletinin dini hayatında da dolaylı yer bulmuştur. Eski Türk kamları dualarına “…Yüce Göktanrı’nın ilk defa gürlediği, yağız yer, altmış türlü çiçeklerle ilk defa bezendiği, altmış türlü hayvan sürülerinin ilk defa kişnediği ve melediği zaman sen (Türk’ün Atası) yaratıldın!” diyerek başlarlardı.
Osmanlılarda Kayı Boyu’na mensup Karakeçili aşiret mensupları her 21 Mart’ta Ertuğrul Gazi’nin türbesi çevresinde toplanarak bayram yaptıkları bilinmektedir. Nevruz, Anadolu Alevi Bektaşilerinde; Hz. Ali’nin doğum günü; Hz. Ali ile Hz. Fatma’nın evlendikleri gün; Hz. Muhammed’in veda haccı dönüşü Hz. Ali’yi kendine halife tayin ettiği gün olarak kabul edilerek, millî yönü yanında inanç dünyamızla da bütünleştirilmiştir.
Nevruzun destansı temeli ise Ergenekon Destanımızda yatmaktadır. 400 yıl etrafı yüksek dağlarla çevrili bir vadide kalarak çoğalan Türk’ün var olma kavgasını anlatan Ergenekon’dan demir dağı eritip ata yurduna dönüp, istiklâlini kazandığı gün Nevruzdur.
Ergenekon Destanını doğru okumak lazımdır. Bu olay bir demir medeniyetinin ortaya çıkışı ve Türklere geleceği şekillendiren ilk kızıl elmadır. Bunun iyi anlaşılması lazımdır.
Türkler, Ergenekon’dan çıkışın yıl dönümlerini her Nevruzda temsili törenlerde, ocakta kızdırılmış demirleri örs üstüne koyup çekiçle dövmüşlerdir. Bu sembolik hareketi 5000 yıldan beri, demirden silah yapan atalarımızı bu günde olduğu gibi saygıyla anıyor ve anmaya devam edeceğiz.
Nevruz bizim için baharın gelişi olmasının yanı sıra, bir kuruluş günü olduğunu da hatırdan çıkarmamamız gerekir. Nevruz Ergenekon’dan çıkışyani yeniden var olma günüdür.
Göktürklere savaş açan yabancı kavimler hile ile bu savaşı kazanırlar. Savaştan sağ kurtulan Göktürkler sarp dağlardan geçerek kimsenin kendilerini bulamayacağı bereketli bir ovaya yani Ergenekon’a yerleşirler 400 yılda çoğalırlar. Bu sabrın, selamet getirdiğinin örneğidir.
Burası kendilerine yetmeyince etraflarındaki demir bir dağı ateşle eriterek buradan çıkarak yeryüzüne yayılırlar. İşte Ergenekon’dan çıkış tarihi, aynı zamanda yeni yılında başlangıç tarihi olarakkabul edilmiştir. Daha sonraGöktürk Hakanları her yıl bu tarihte kızdırdıkları demiri, örs ve çekiçle döverek o günü simgeleştirmiştir. Bu nedenle Türklerde Nevruzu yalnız baharın gelişi gibi algılamak filin hortumunu tutmaktır. Eksik bir bakış açısıdır.
Nevruz, Türkün atasının ruhuyla direnen ve dirilen bir ateştir. Ergenekon’da demir dağları eriterek, binlerce yıl bu ruh yandı. Türk Dünyası’nın tamamında kutlanan Nevruz, canlılığı ve yeniden dirilişi temsil eder.
Bu köhne dünya dört dünya devleti görmüştür. Süper güç ile dünya devleti kavramları farklıdır. Tarihte süper güç olan devletler kısa dönemde sadece gücü elinde bulundurmuşlardır. İngiltere, Fransa,Almanya, ABD ve Rusya gibi. Dünya Devleti ise Kültür ve medeniyetle uzun süre ayakta kalmayı ve dünyaya nizam vermeyi anlatır. Beş Dünya Devleti olmuştur dedik. Bunlar Göktürkler, Hunlar, Çin İmparatorluğu, Roma İmparatorluğu ve Osmanlı İmparatorluğudur.
Türklerin tekrar yeni bir dünya devleti kurabilme potansiyeli vardır. Bunu Türk insanına iyi anlatmamız ve belletmemiz, geleceğimizi buna göre şekillendirmemiz gerekir. Bu bir hayal değildir. Bu ifadeler bazılarında istihza uyandırabilir. İstikbale yönelik gerçekleri şimdiden kavramak ve gereklerini yerine getirmek gerekir. Bu izahlarımız sosyal bilimciler tarafından bir tez konusu yapılmalıdır.
Nevruz bayramın, Türk Dünyasının Nevruz ateşiyle uyanıp, yeniden şahlanarak, zilletten kurtuluşuna ve yeniden dünya devleti olmasına vesile olmasını yüce Rabbimden diler, Nevruz Bayramınızı kutlarken, hepinize Saygılar sunarım.