Ana Dilde Eğitim (2)

88

Kendimizi kandırmayalım.

Ayrılığa götürecek yolları kendi ellerimizle açmayalım.

Kendi kuyumuzu, kendimiz kazmayalım.

Hangi ülkede, her dalda resmî dil dışında ana dilde

Eğitim ve öğretim yapılıyor veya yapılabiliyor?

Bu işi, ana dilini serbestçe konuşmakla karıştırmayalım.

Bireysel hak olarak ana dilini konuşmakla,

Ana dilde her branş ve dalda eğitim istemek aynı şey değil.

Ana dili resmî dille bir tutmak bireysel hak değil.

Olsa olsa; devlet gemisinde delik açmaktır.

Bu işin sonu -Allah korusun- isteyen ve istenilen için hüsranla biter.

Son pişmanlık ise fayda vermez.

Çünkü tarihî süreç hep ileriye doğrudur.

Hep kaldığı yerden başlar ve asla geriye doğru gitmez.

Tıpkı nehrin aynı suyunda iki defa yıkanılamıyacağı gibi.

Uyanık olalım! Batı tuzakcılarının ağına düşmeyelim!

Düşenin dostu olmaz.

Şeytan bile kandırdığı kişilerin kendisine yönelmelerinden kaçar.

Kendi tuzağını inkâr eder!

Aklını kullansaydın da düşmeseydin ağıma der.

Benimki sadece bir vesvese verişten ibaretti. Kanmasaydınız!

Aman benden uzak durun, der.

Bu gibi gâfillerden, o bile Allaha sığınır.

İşte AB devletlerinin patronları da, tıpkı şeytan gibi sinsice kulaklarımıza üflemekte,

Aleyhimize olacak nice şeyleri yapın demekte.

Aba altından -olmayan- sopası varmış gibi tehditler savurmaktadır.

Sonra da yağ gibi suyun üstüne çıkmakta.

Verdiği sözleri, vaatleri unutmakta; hatırlatan gafillere de katıla katıla gülmektedir.

Günaydın, geçmiş olsun demekte.

Aklın neredeydi? İnanmasaydın! Kanmasaydın!

Bilmiyor musun ki ben söz veririm ama tutmam!

Vaat ederim lâkin sözümde durmam!

Çünkü ben fazîletin değil, menfaatimin emrindeyim!

Bilmiyor musun ki, ben gayem için her şeyi mübah ve uygun görürüm.

Küçücük bir çıkarım için:

 

Dünyayı bile ateşe veririm de, vız gelir bana vız

Giderek, bu kalleşçe tutumlarımdan, hız alıyorum hız

 

Sizler, hiç mi tarih okumadınız Allah aşkına

Dünya, bakıp eğleniyor, siz gibi gâfil şaşkına

 

Ben, ne zaman sözümde durdum ki, şimdi durayım

Fikren hep düşünürüm, nasıl tuzaklar kurayım

 

Bilmez misiniz ki, dünya kurulalı, zehri sunarlar altın kupada

Boşuna heveslenmeyin, sizlerin asla, olmaz yeri Avrupada

 

 

Önceki İçerikDevletin Reorganizasyonu III
Sonraki İçerikBataklık ve Sinekler (1)
Avatar photo
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.